CHP’de Baykal krizi
Bir önceki yazımızda, “Muhalefetin Sedat Peker kompleksi” başlığını kullanmış ve içeriğinde muhalefetin doğrular karşısında takındıkları kompleksleri dile getirmiştim.
Siyasette ana muhalefet partisi iktidarın en büyük alternatifidir, bizde ise ana muhalefetin değişmez kadrolu partisi CHP’dir.
CHP son iki yıldır iktidarın alternatifi olma yolunda önemli adımlar attı ve kapılarını her kesime açtı. İYİ Parti’ye seçimlere girmesi için verdiği destek siyasetin gidişatını değiştirmeye yetti.
Yerel yönetimlerde Millet İttifakı’nın amiral gemisi CHP’nin adaylarının büyükşehir belediyelerini kazanması iktidarın iyice zayıflamasına neden oldu.
Buraya kadar her şey normal gibi gözükse de yolunda gitmeyenler de var.
Muhalefet dâhil olmak istemese de Sedat Peker’in ifşalarından sonra dereyi görmeden paçaları sıvadı ve iktidarın kesin kaybedeceğini her ortamda söylemeye başladı.
Fakat Sedat Peker sosyal medya paylaşımlarında her ne kadar iktidarı topa tutsa da CHP’yi muhalefet etme konusunda uyarılarda bulunmayı ihmal etmedi. Son paylaşımlarında Deniz Baykal – Korkmaz Karaca olayını gündeme getirdi ve CHP fırtına öncesi derin sessizliğe gömüldü.
Konuyu hatırlayalım; Peker, Cumhurbaşkanlığı ekonomi politikaları kurul üyesi ve AK Parti yerel yönetimler başkan yardımcı Korkmaz Karaca ismini ifşa etmiş ve bu şahsın zamanında Deniz Baykal’a kadın temin ettiğini iddia etmişti.
Peker, Karaca ifşasında Antalyalı bir ailenin durumdan haberdar olmasıyla Korkmaz Karaca’nın kendisini arabulucu yapmak istediğini iddia etmiş ve bir de telefon kaydı fotoğrafı paylaşmıştı. CHP’nin müzmin hastalığı hizip de yeniden hortlamış oldu ve konuya sanatçı Zülfü Livaneli dâhil oldu.
Deniz Baykal, genel başkanlığı döneminde tek başına iktidarı hiç görmedi, en fazla koalisyon ortağı oldu, partisini demir yumrukla yönettiği için yeni nesil CHP’lilere üst yönetimlerde kapılar hep kapalı bırakıldı.
Uzun süre siyasetin içinde kalanların zaafları Ankara siyasetinin arka sokaklarında iyi bilinir. Deniz Baykal konusunda nelerin konuşulduğunu şimdiki partinin yöneticileri gayet iyi bilirler ama Deniz Baykal’a karşı tepkisiz ve suskun kalmayı tercih ederler.
CHP lideri her konuşmasında, siyasi ahlak yasasından bahsediyor son zamanlarda ama geçmişte bu anlayışa uymayanların hasta halinde milletvekili yapılması büyük bir handikap değil mi?
AK Parti’nin 19 yıldır iktidar olduğu eleştirisini yapanların partisinde 30-35 yıl aralıksız milletvekilliği yapanlar olduğunu hatırlatalım.
Deniz Baykal, CHP ve sol için ciddi bir engeldi ama partisinin dizginlerini hiç elinden bırakmadı. Bu gün Baykal’ı eleştirenler o dönem, ‘padişahım çok yaşa’ anlayışıyla parti içinde var olmaya çalışıyorlardı.
Hangi siyasi partide görevden uzaklaşan, hatta kendi isteği ile ayrılan biri tekrardan milletvekili adayı olmuştur ki?
Kılıçdaroğlu, Baykal’ın adaylığını kabul etmeseydi ne olurdu? Hiçbir şey olmazdı, lakin yapmadılar.
Bu gün eski de olsa CHP’nin genel başkanlığını yapmış siyasetçi hakkında kadın temin etme iddiası, çok su götürür bir olaydır ve CHP bu iddialara cevap vermelidir.
Sadece CHP mi?
İddiaların odağındaki diğer isim Korkmaz Karaca, şu an halen aktif görevde ve AK Parti’de suskunluğunu koruyor.
Her kim; her sözünde ahlak, namus, hukuk ve dürüstlükten dem vuruyorsa…
Dikkat…