Çiftçiye sesleniş…

Çiftçiye sesleniş…
29.03.2019
A+
A-

“Topraklarının efendisi olamayan köylü, memleketinin ve milletinin efendisi olamaz.”

Atatürk, “Memleketin hakiki sahibi ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür” diyor. Lakin bundan, ‘Köylü eğer üretirse memleketin sahibi ve efendisidir’ anlamını çıkarabiliriz ancak. Atatürk’ün ve Cumhuriyetin köylüye bakışı bu iken, çoğu siyasi iktidar, sırtını sıvazladığı köylüye ‘Sen milletin efendisisin, oyunu bize ver gerisini merak etme’ diyerek, tarımı yeterince desteklemediği gibi köylüyü tembelliğe mahkum ediyor, kandırmaca yöntemlerle oylarını çantada keklik biliyor, böylece tarımsal üretimi de baltalamış oluyor.

Oysa Atatürk’ün ve Cumhuriyetin bu konudaki gayesi, ekonominin temeli olduğuna inandığı tarımda, hem üretimde bulunmak, hem de ürettiği tarımsal ürünlerden katma değeri yüksek yeni mamuller çıkartmaktı. O yüzden tütünü üretmekle kalmıyor, sigara yaparak tütüne katma değer kazandırıyordu. Pamuktan ve yapağıdan önce iplik yapıyor sonra kumaş dokuyordu. Pancardan şeker ve melas, sütten süt ürünleri, etten et ürünleri, ayçiçeğinden – kanoladan – zeytinden yağ, meyvelerden meyve konsantresi, sebzelerden her zaman tüketilebilecek çeşitli sanayi mamulleri vb. listeyi daha da uzatabiliriz.

Ayrıca mera ıslahının yanında bütün bu tarıma dayalı sanayilerden, hayvancılığın birinci sıradaki girdisi olan yemi de sağlıyordu.

Atatürk’ün izinden giden ülkemizin yurtsever ziraatçıları ve çiftçileri başarılamayan toprak reformunu başarıya ulaştırmanın, ayrıca tarımdaki bütün bu atılımları daha da ileriye taşımanın derdindeyken, iktidarı ele geçiren AKP yönetimi, on yedi yılda ne yazık ki bu atılmış hamlelerin köküne kibrit suyu döktü. Bu ve ilgili kuruluşların tamamını sattı savuşturdu, tarımı ve hayvancılığı yok etti.

Nasıl ki silahlı kuvvetleri, emniyeti, yargıyı, üniversiteleri, milli eğitimi, sağlık kurumlarını, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını baskılayarak işlevsiz hale getirdiyse, ziraat odaları, kooperatifler ve üretici birlikleri gibi çiftçi örgütlerinin de tamamının gücünü kırarak atıl hale getirdi. Bununla da kalmadı, çiftçiyi, toprağını ekip biçemez hale getirdi. Daha kötüsünü de yaptı: Ortaklık payının yüzde sekseninin doksanının yabancılara ait olduğu bankalara çiftçiyi gırtlağına kadar borçlandırdı, tarlasını, ahırını, bağını, bahçesini, traktörünü ipotek ettirdi.

Bütün ülkelerde tarımdaki desteklemeler ayrıcalıklıdır. Avrupa Birliği, a’dan z’ye tüm fonlarının en az yüzde ellisini tarımdaki desteklemelere ayırır. AKP iktidarı ise ‘gayrı safi milli hasılanın yüzde biri tarıma destek olarak verilir’ diyen anayasamıza dahi uymuyor, bunun ancak yarıdan azını, onu da lütfen veriyor. Gelişmiş ülkelerde bu oran, bizim anayasada belirtilenin iki ile dört katı arasındadır.

Ülkemizin yoksul bırakılmış köylüsü, çiftçisi; bu vatan, dünyanın en polikültür tarımının yapıla geldiği topraklardır. Her karışı, ecdadının sevdasıyla, kanıyla, teriyle yoğrulan bu topraklar kolay yurt edinilmedi. Ataların, bu kutlu toprakların hakiki sahibi ve efendisi olma onurunu bahşetti sana. Tarih boyunca hep kendine yeten uygarlıkların beşiği olan bu topraklar, ancak sen o onuru taşıdığın müddetçe senin hazinendir.

Böyle iken, neden bugün sarayın artıkları ile beslenenlerin dışında, toplumun bütün kesimlerinin kuru bir soğana muhtaç hale getirildiğini bir düşün. Adam diksen bitecek olan bu verimli toprakları neden ekip biçemez hale geldiğini bir düşün. Kanunen sana ucuz çiftçi kredisi vermekle görevli yerli ve milli Ziraat Bankası’na değil de, neden asırlardır bu stratejik topraklara göz diken elin gavurunun bankasına, yüksek faizlerle, seni gırtlağına kadar borçlandırarak yeni kapitülasyonlar yaratıldığını bir düşün. Amerikan ulusal güvenlik danışmanı, “Biz, kurduğumuz Büyük Ortadoğu Projesi ile Ortadoğu’da bazı ülkelerin sınırlarında değişiklik yaparak, yirmi iki yeni devletin oluşmasını sağlayacağız” dedikten sonra, neden seni yönetmekte olan kişinin,  “Ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım” dediğini bir düşün.

Ülkemizin yalnız bırakılmış köylüsü, çiftçisi; Bütün bunları ve daha fazlasını iyi düşün ki, on yedi yıldır seni yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, ülkeni ve milletini bölecek, seni de topraksız bırakıp öz yurdunda köle yapacak olan bu ihanet projesinin bir parçası olduğunu anlayasın.

Unutma ki; bereketli topraklarının sahibi ve efendisi değilsen, memleketinin ve milletinin efendisi asla olamazsın!

Türk çiftçisine ve köylüsüne saygılarımla…

YORUMLAR

  1. Bünyamin Aydın dedi ki:

    Kalemine sağlık kardeşim