Çöplerin Uzun Atlayışı

20.04.2022
A+
A-

AKP, Türk milletini dünyanın çöplüğünde boğmak amacıyla mı iktidara geldi? Değilse Avrupa’nın doğada belki de bin yıl yok olmayacak plastik çöplerinin Çukurova’da işi ne?

Çukurova, Avşar’ın kıyam ettiği, Karacaoğlan’ın “Bayramlık giydirdiği” yurttur. Çukurova, İnce Memed’in yaslandığı Toroslar’ın kekik ve ardıç aromalı yüzeyinin milyonlarca yılda güneşin, yağmurun, rüzgarın buyruğuyla göçüp, Ak Köpüklerin üstünde katmer katmer oluşturduğu uçsuz bucaksız bir mümbit çatalağızdır.

Türkiye onca yatırımla birlikte 1934 yılına ithalatı 75, ihracatı 95 yani 20 milyon lira ihracat fazlasıyla girmişti. Çukurova, Cumhuriyetin bu kalkınmacı ilkelerine bağlı kalınıp rantabl kullanılsaydı bugün tek başına Türkiye’nin toplam ithalatını karşılayan katma değeri yüksek tarım ürünlerinin yetiştirildiği bir ekonomi merkezi olurdu.

“Bereketli Hilal” tarih boyunca insanlığın çekim merkezi olmuştur. Çünkü tüm canlılar gibi insan soyu da her türlü yaşayabilir ama bir tek karnı doymadan yaşayamaz. Bereketli Hilal ezeli ve ebedi olarak dünyanın hiç boş kalmayacak gıda ambarıdır. Çukurova işte bu gıda ambarının en önemli bucaklarından biridir. Yılda birbirinden farklı üç ürün veren bu asil toprak, maalesef bugün AKP iktidarının onayı ile Avrupa çöplüğünün istilası altındadır.

Doğaya yapılan ihanetlere duyarlı bir İngiliz, ülkesinin doğada yok olmayan plastik çöpü nereye döktüğünü merak edip plastik atıklardan birine bir çip takar ve çipin yolculuğunun Türkiye’de tarımın en iyi yapıldığı Çukurova’da sona erdiğini tespit eder. Türk halkı da iktidarın Avrupa’dan çöp ithal ettiğini, üstüne para aldığını ve aldığı zehirli çöpleri de verimli tarım alanlarına döktüğünü bu sayede öğrenir.

Bir diğer çöp de küresel güçlerin çıkar ve pazar alanlarını genişletmekte kullandıkları paryalar, maşalar! Maşallahı olan iktidar bunlara da kucak açıp yurttaşlarımızın dişinin kovuğuna yetmeyen ekmeğine ortak ediyor bunları. İlginçtir; bir yurttaşımız bir köyden bir köye veya bir şehirden bir şehre kolay gidemezken, elin ne idüğü belirsiz, kime hizmet ettikleri bilinmeyen kopukları ışık hızıyla ülkeleri, kıtaları aşarak bir anda Anadolu’nun hemen her köyünde çoban ya da çiftçi; bütün kentlerinde esnaf, işçi, memur, işveren, öğrenci ya da kağıt toplayıcısı olarak pıtrak gibi bitiveriyorlar.

Kimin aklına gelirdi; aç, işsiz, geleceksiz, çaresiz bırakılan Türk gençleri, tarlasını ekip biçemeyecek hale getirilen Türk çiftçileri ile Suriye’den, Afrika’dan, Afganistan’dan toplanarak getirilen kopukların önemli bir kısmının Türkiye’nin çöplüklerinde aynı kaderde buluşacağı!

Bu haliyle Türkiye canlısıyla cansızıyla bir gün kaçınılması imkansız, ne sonuçlar doğuracağı kestirilemeyen büyük çaptaki sosyal patlamalara yol açacak bir suç ve suçlu çöplüğüne dönüşmüş durumda.

Cumhur ittifakı, çiçeklerinin güzel pembemsi oluşuyla halkımızı ne kadar aldatmaya çalışsa da zakkum zeytine aşılanmaz. Aşılansa da tutmaz. Dolayısıyla ülkemizi yönetenlerin ne yapıp edip kaynaşması asla mümkün olmayan Avrupa’nın bu zehirli çöpünü topraklarımızın, milletimizin başına bela olmuş, aklını terör örgütlerine ve küresel savaş baronlarına teslim etmiş, entegrasyonu imkansız bu kopukları da gelişleri bir daha mümkün olmayacak şekilde gerekli ekonomik, sosyal, hukuki ve siyasi tedbirleri alarak tümüyle ülkemizin dışına atması zorunlu bir hal almıştır.

Zira bu ülkenin sahipleri savaşarak, çalışarak bu anayasal devleti kurdu, kimseden emanet almadı. İç barışını sağlamış, güçlendirmiş laik Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıllık Türk devlet geleneğinin son bakiyesidir. Türk ulusunun, çeşitli hilelerle uzaklardan taşınarak kendisine musallat edilen yıkıcı etkenlerle, faaliyetlerle istila ettirilerek güçsüz düşürülmesine, emeğinin, kaynaklarının sömürülmesine izin verilemez.

Kimse başkasının hurafelerini bizim tarihsel gerçeklerimizle karıştırıp bu söylemi insani veya vicdani olmamakla itham etmesin. Çünkü burası Arabistan değil, ensarlık muhacirlik de bu milletin kültürü değil. Anadolu misafirperverliğini de sakın baldırı çıplakların tarih öncesinden gelen barbarlıklarıyla eş tutmasın; yük taşıtlarının istiap haddi gibi engin hoşgörünün de bir sınırının olduğunu bilsin yeter!

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.