Deprem yıkmadan biz yıksak!
İstanbul’da olacak deprem sürekli gündemde. Bursa pek gündeme gelmiyor. Oysa 1999 depreminden hemen sonra beklenen Bursa depremi öncesi, İstanbul yönündeki köprüler yenilendi.
Şimdi haftada iki üç gün sallanıyoruz. Ancak yöneticilerimizden pek ses yok. Açıkçası onlar da nereden başlayacaklarını bilmiyorlar. Gözler Külliye’de, oraya bakıp yerel politika belirleniyor. Deprem henüz Külliye’nin gündeminde değil.
İzmit, Bolu ve Güney Marmara tarih boyunca şiddetli depremleri yaşamıştır. İznik ve İzmit ile Erdek civarındaki kentler ağır yıkıma uğramıştır. Dönemin büyük kenti İzmit, bir depremde yok olmuş ve bir daha eski parlaklığına kavuşamamıştır. Antik çağın en önemli kentlerinden ve adı efsanelere konu olan Truva, geçirdiği deprem sonrası surları yıkıldığı için Grekler’in eline geçmiştir. İlimizin depremden nasıl etkilendiğine örnek; İznik gölünün altı metre derinliğindeki bazilikadır. Zemin uygun olmayınca, ağır kütle zemine batıyor.
Bursa pek önemli bir kent değildi. Osmanlı döneminde büyük bir kent oldu. Bursa, 1855 yılında geçirdiği ve “Küçük Kıyamet” diye adlandırılan depremde büyük bir hasar görmüştür. Muradiye’nin Uludağ eteklerine yakın kısımları hariç yıkılmadık kubbe ve minare kalmamıştı.
Bursa depremi, “Osmanlı’nın dibacesi yıkıldı” diye geçer. Bursa’nın makus talihini iki kişi değiştirir. İlki günümüzde bazı “dincilerin” acımasızca saldırdığı ve yaptıkları anlaşılmamış olan Ahmet Vefik Paşa’dır.
Batı Kol Müfettişliği’ne atanan Ahmet Vefik Paşa, Bursa’nın halini görünce daha ileri gitmez, Bursa’da kalır ve şehri ayağa kaldırmaya girişir. Paşa’nın Bursa’nın imarı konusunda yaptıkları yabancı seyyahların anılarında ve konsolosluk raporlarında yer alır.
Ahmet Vefik Paşa, Bursa’ya vali olarak geldiğinde imar faaliyetlerine devam ederken, diğer yandan da “93 muhacirlerini” de iskân eder. Bu dönemde yapılan camiler kubbesiz, çatılıdır. Deprem korkusu yüzünden kubbeden kaçınılmıştır. Bu camilerdeki minarelerin boyları kısadır. Mahalle mescitlerine zaten minare yapılmıyordu.
İlk ve orta öğrenimimi Bursa’nın İnegöl ilçesinde yaptım. Bolu-Adapazarı-Kütahya illerinde bir deprem olduğunda İnegöl’de hissedilirdi. Herhangi bir yıkım olmadı ama bazı minareler yıkıldı, bazıları hasar gördü. Üstelik boyları da günümüzdekilere göre çok kısaydı.
Bursa’da olacak deprem dağ yöresi hariç tüm Bursa’yı etkileyecektir. Bursa’da bağımsız faylar da mevcut. Ellili yıllarda Harmancık’ta bir deprem fırtınası oldu. Buradaki depremler günlerce sürdü.
Bursa ve ilçeleri, 1855 yılına göre çok daha kalabalıktır. Elli-altmış bin nüfuslu Bursa merkezi, şimdi yaklaşık iki milyon kişidir. Üstelik tehlikeli kimyasallar ve kullanan binlerce fabrika vardır. Depremin şakası yok. Olası depremde ovadaki çok katlı evler, üstleri kapatılıp cadde haline getirilen evler, eski dere yatakları üzerine yapılmış evler, halen akan derelerin dibine yapılmış çok katlı yapılar yıkılacak.
Meraklısı için yıkılan tarihi yapıları yaptıran ikinci şahıs Kazım Baykal’ın başkanı olduğu Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu’ydu.
1999 Ağustos depreminden sonra Bursa’da Alemdar ve Sırameşeler bölgesinde 300 binanın tehlikeli olduğunu okumuştuk. Ama sonra o da unutuldu. Sadece Mollaarap semtinde bir okul yıkıldı ve yenilendi.
İşin şakası yok, nerelerin yıkılacağı belli. Şehir içinde çok sayıda balkondan çevrilmiş katlar var. Bunlar hemen yıkılacak. Ayrıca sanki çok sıcak bölgede yaşıyor, balkonda yatıyormuşuz gibi evlerin dört bir yanına balkon yapıldı.
Deprem sonrası halkın sığınma yerleri olacak okullar, camiler, hastaneler iyice kontrol edilmeli. Öncelikle zeminlerine bakılmalıdır. 5.8’lik İstanbul depreminde zemini uygun olmayan yerlerdeki yüksek minarelerin yarattığı tehlikeyi gördük. Beton minareler acilen yıkılmalı ve hafif malzemelerden minareler yapılmalı. Zaten minareden ezan okumak çoktan unutuldu, geçmişte kaldı.
Öncelikle büyük balkonlu yapılar, ek direklerle güçlendirilmeli. Yığma tuğla ile yapılan kaçak katlar (şimdi affedildiler), Demiryolu Caddesi’nin altında kalan bölgedeki çok katlı yapılar gözden geçirilmeli.
Kentsel dönüşüm yerini, TOKİ’nin ve Osmangazi Belediyesi’nin yaptığı biçimde dönüşüme bırakmalı. Bütün bunlar acilen yapılmalı, yoksa yarın çok geç olacak.
Felaket tellalı olmak istemiyorum ama 7 şiddetindeki bir depremde Bursa’nın üçte biri yıkılabilir. Depremden sonra kalp hastaları, şeker hastaları, diyaliz ve benzeri rahatsızlıkları olanlar ne olacak? Bunlara nasıl ulaşılacak? Bu işin şakası yok. Yüksek binalar arterleri, apartmanlar sokakları tıkayacak.
Aksi taktirde bir müteahhit dostumun dediği gibi; “Depremde hemen ölenler çok şanslı olacak.”