Dert oldu!

İstanbul Sözleşmesi günlerdir konuşuluyor.

Kadınlara şiddetin önlenmesi için uluslararası bir sözleşmedir..

Sözleşmeyi ev sahibi olarak imzalayan temsilcimiz Sayın Erdoğan’dır.

Sözleşmenin adı güzel ama bana göre bir anlam ifade etmiyor!

Kadınlara şiddet sözü dahi insanlığa yakışmıyor.

Şiddet, sözleşme ve kanunlarla önlenecek bir mesele değildir.

Her türlü şiddetin önlenmesi, tüm insanlığın görevi olmalıdır.

Tarihin her döneminde kadınlar geri plana atılmıştır.

Sebepleri elbette insanlığın en ağır sorumsuz davranışıdır.

Nice yıllardan sonra nihayet devletler, kendi utançlarından, yapılan haksızlıklardan kurtulmak için bir araya gelerek, güzel İstanbulumuz’da, kadınları korumak adına bir sözleşme yaparak, insani kararlar almışlardır.

Böyle bir şerefli sözleşmeye ilk imzayı atan da sayın Erdoğan’dır.

Peki sormazlar mı;

Niçin imzaladın, niçin tek taraflı feshettin?

Tabii, uluslararasında bunun bir bedeli olacaktır.

Minareyi çalan kılıfını hazırlar, diyemezsiniz!

Hatırlatalım;

Su uyur düşman uyumaz.

”Türkleri yok etmeliyiz.” Ta 1854’te Kardinal Nevmann söylemiş…

”Türk kanı içmeden…” diye  zırvalayan papaz…

”Biz Bizans’ın çocuklarıyız” diyen Fransa cumhurbaşkanı…

Ve bu günlerde ABD’nin iki yüzlü hakaretleri…

***

TBMM Başkanı Mustafa Şentop; -düğün değil, bayram değil- ”İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin ardından, Cumhurbaşkanı Boğazların teminatı olan Montrö’yü de isterse feshedebilir” diye  yeni bir zıtlaşmanın fitilini ateşledi.

O günler geçti sayın başkan…

İstanbul Sözleşmesi, Boğaziçi, Kanal İstanbul göz önüne alınmalıdır.

Artık  ayrıştırma ve keyfi yönetime rahat geçiş dönemi bitmelidir.

Milletimiz sizlerden ilgi, tatlı dil, şeffaf olmanızı bekliyor.

”Ben yaptım oldu, bu iş bitti” diyerek inatlaşmanın kimseye yararı olmaz.

Değerli okurlarım,

Montrö neden gündeme getirildi?

Düşünmeliyiz!!!

Bir gazetenin yazıcısı şunları yazmış;

”DEVİR DEĞİŞTİ, ŞARTLAR DEĞİŞTİ”

Bu sözleşme büyük büyük Türkiye’ye dar geliyor.

85 yıl Türkiye’nin elini kolunu bağlıyor.

Marmara, Çanakkale Boğazları üzerindeki denetimini büyük ölçüde

kısıtlıyor. Ya iptal ya revize edilmeli.”

***

Yönetenler,

İyi niyetten uzak yol göstericiler,

Akil adamlar neredesiniz?

Diplomalı, ünvanlı koltuk seviciler…

İnsan ilerisi ile alakadar olmazsa kötülüklerin suçlusu olur.

İnsanca konuşalım, iyi niyetle şeffaf olalım.

Her konuşulan söz dert oluyor,

İnatlaşmanın ardından, bir gece ansızın kim gelir bilinmez!

Sözleriniz dert oluyor!

Yanılıyorsunuz, aldanıyorsunuz!

“Güçlü Türkiye inşa ediyoruz” lafla olmaz.

Unutmayın, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır!!!