Doğru… Yanlış…
Doğru ve yanlışın tarifini yapın, denilse…
Anında cevap vermekte zor anlar yaşarız.
İnandırıcı bir açıklama yapmamız da mümkün değildir.
Çünkü her doğruya şaşı bakanlar olacaktır.
Keza, yanlış denildiğinde de şaşı bakışların olacağını söyleyebiliriz.
Doğru ile yanlış arasında denge kurmak çok zordur!
İnsanoğlunun başlangıçtan beri anlaşamadığı konudur.
Çünkü, insanlar akıl ve nakil yoluyla öğrenmenin tesirinden kurtulamıyor!
Bütün yanlışların ve tartışmaların sebebi de budur.
Hal böyle olunca da birbirimizle anlaşmamız mümkün olmuyor.
***
Acı gerçek şudur; ‘siyaset kazanımı davulumu diyelim’ başımızın belası olmuştur.
Toplum daima siyaset kazanına sokulmaya çalışılmış ve pişirilmek istenmiştir!
Ne hazindir ki, ülkemizdeki gerginlik ve kutuplaşma bunun bariz tescilidir.
Diğer taraftan siyaset davulu, gece gündüz şer tokmağı olarak ekranlarda başımıza vuruluyor!
Yalan dünyanın perileri, çıkarları için gönüllü kulluğu kabul edince…
Toplumda da doğru ile yanlışın, anlaşılması mümkün olmuyor olması da mümkün değil!
***
Şu sözler doğru mu, yanlış mı?
“Kur’an okumayan çocuklar şeytanla beraberdir.”
“Kur’an’ın girmediği yer karanlıktır.”
Diyanet İşleri Başkanı söylediğine göre doğrudur.
Biri çıksa cevap verecek olsa, hemen; ‘dinsiz imansıza bakın Kur’an a dil uzatıyor’ diyecekler!
Bir başkası, doğru söylemiş diye mutlu olacaktır.
Bir din adamı da çıkıp; ‘Doğru ama söyleniş üslubu yanlış’ derse başına kargalar nasıl konar düşünelim!
Ben Hz. Ali (R.A) sözlerinden ilham alarak konuşsam üfürükçüler ne der bilemem.
“İlimsiz ibadete, tefekkürsüz Kur’an tilavetinde hayır yoktur.”
***
Doğru ve yanlışı anlayabilmek için su sözler akıl ve vicdan kapılarımızı açabilir. .
Düşünce de bizleri en yüce makama ulaştırır.
Bilindiği gibi insan olabilmenin en yüce makamı düşüncedir.
“Allah’ın iradesini, hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanlar kullanır.
Yer yüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Allah’ı kullanır”
***
Akıl, vicdan, düşünce insanların cennet yoludur.
Doğru yanlış seline kapılmayalım.
Davul tokmağına başımızı uzatmayalım.
Çok sevdiğiniz bir devlet yöneticimiz şöyle bir söz etse …
“Yolsuzluğun ve yasakların olmadığı bir Türkiye inşa ettik” derse…
Kendisinden taraf olanlar; ‘doğru söyledi’ diyecektir!
Ama aklı olan bir insanın buna ‘doğru’ demesi mümkün değilken …
Doğru diyenlerin, ruh halini nasıl okumalıyız!
İnanıyorum ki, çoğunluk ‘yanlış’ diyecektir.
Doğru yanlış karşıtlığı toplumumuzun ciddi sorunlarındandır.
Paralı laf cambazları da ayrı bir sorundur..
Utanmadan yalanlarıyla karşısındakini mat etmeye çalışıyorlar.
Milletin gözünün içine bakarak yalanlarıyla halkı da kandırıyorlar.
Ekran sineklerine (!) iyi, dürüst bilgi sahiplerini tenzih ederek, yalan makinası olduğunu söylemiş olsam yanlış mı?
Adam kılıklı tetikçilerin, birilerinin kulu olduğu yanlış mı?
Birilerinden para ve koltuk kapmak için sözde akıl hocalığı yapıyorlar.
Doğru ve yanlışı ayırt edebilmek için iyi vatandaş olmak lazım.
Diyeceksiniz ki;
Sormayın…
Cevap vereyim;
Korkunun güç olduğu bir ülkede iyi insan olmak kolay mı?
Hele hele… İyi vatandaş olmak mümkün mü?
Hal böyle olunca, doğru ile yanlış arasında yuvarlanmaya devam!!!