Domuzdan kurban olur mu?

23.08.2019
A+
A-

Kurbansızlığa doğru giden bir kurban bayramını geride bıraktık.

İnsanlarımızın, “Ah nerede o eski bayramlar” serzenişinin yanında, “Ah nerede o eski kurbanlıklar” demeye başladıklarını da duyar olduk.

Kurban, bir Ortadoğu geleneğidir. İslam geldikten sonra Türk toplumu, bölgedeki diğer Müslüman topluluklarla birlikte bu ritüeli devam ettirmişlerdir.

Kurban ritüeli, İbrahim Peygamberden beri koyun ile sembolize edilmiştir. Zira koyun, Ortadoğu halklarının kendisinden beslendikleri bu bölgenin kadim bir hayvanıdır.

Anadolu ise etinin ve sütünün lezzetiyle, yapağısının sağlıklı mukavemetiyle dünyanın en gelişmiş genetiğine sahip koyun ırklarına ev sahipliği yapan coğrafyadır. Müslüman Ortadoğu halkları koyundan sonra keçiyi ve sığırı da damak zevkine dâhil ettiklerinden, kurbanda, bunları da koyunla eşitlemişlerdir.

1980’lerde nüfus 50 milyon iken 80 milyonun üzerinde küçükbaş (koyun-keçi) ve büyükbaş (sığır-manda) hayvan vardı. Terör bölgelerinde meraların boşaltılmasıyla bu rakamlarda hafif bir azalma oldu ancak terör sıfırlanınca hayvancılık yeniden gelişmeye başlamıştı.

AKP iktidarı döneminde nüfus hızla artarken hayvan varlığı hızla düştü ve tam tersi oldu: Nüfus 80 milyonun üstüne çıktı, hayvan varlığı 50 milyonun altına düştü. Tarıma ve hayvancılığa yapılması gereken devlet desteği, hayvanları ithal eden birkaç yandaş tüccarın cebine aktarılınca, girdi maliyetleri arttı ve hayvancılık yapılamaz hale geldi. Hayvan üretiminin hızla düşmesi vatandaşın yoksulluğu ile birleşince de kurban kesimi yarıya indi.

Çiftçiler ekemedikleri tarlasını, hayvan yetiştiricileri boş kalan ahırını terk edip kentlerde bulabilirlerse apartman kapıcılığı, inşaat bekçiliği yapmaya gitti. Ne idüğü belirsiz birileri de bu boşluktan yararlanıp şehirlerin varoşlarında maliyeti düşük domuz yetiştiriciliğine başladı.

Domuz, camın dışında kendi pisliği de dâhil her şeyi yer. Senede 2-3 kez ve her batında 15-20 yavru doğurur. Yavrular 4-5 ayda 100 kiloya ulaşabiliyor. Türkiye’deki domuz çiftliklerinde yılda 3 bin ton et üretilmekte. Kilosu 1-3,5 liradan ülkemizin çok tanınmış ve itibarlı firmalarınca alınarak pizza, hazır mantı, börek, fast food tarzı hazır yemeklere konulup, kıyma, sosis, salam, sucuk vb. et ürünlerine dönüştürülerek yemek fabrikalarına, otellere ve marketlere verilmekte, turistlerin yanında milletimize de afiyetle yedirilmektedir.

Oysa domuz, Sümer mitolojisine göre Kibele’nin sevgilisi Temmuz’u öldürdüğü için bu bölge toplumlarının geleneğinde lanetlenmiş, Kur’an da Müslümanlara haram kılmıştır. Buna rağmen demokratik ve laik Türkiye’de demokrasi ve din iman diye takiyye yaparak iktidara gelen AKP, hem geleneği ve demokrasiyi ortadan kaldırmış, hem de Kuran’da ne kadar haram varsa topluma aşılamaktadır.

Yetmezmiş gibi yüzde 99’u Müslüman dediği, yıl boyunca da aç ve perişan bıraktığı vatandaşlarına bayramda kesecek kurbanlık hayvan bırakmayıp, tarıma ve hayvancılığa devlet desteği vermeyerek tarımı ve hayvancılığı bitirmekle de ülkenin ekonomisini çökertmiştir.

Hiçbir konuda boşluk bırakmaya gelmez; Bu bereketli topraklar üzerinde koyun, keçi ve sığır yetiştiriciliğini imkânsız kılarsanız, kent çöplükleriyle beslenen domuz çiftliklerini ikame etmek zorunda kalırsınız. Kafasındaki yurttaşlık bilincini boşalttığınız milleti din bezirgânı cemaatlere mürit eylediğinizde ise tamamını Kafka’nın Gregor Samsa’sına dönüştürmüş olursunuz. Domuz etinin % 30-50’si yağ ve bu domuz yağının nerelerde kullanıldığı ise meçhul. Devlet kurumları işlevsiz kılındığı için denetim yapılamıyor. İnsan yaşamıyla, ekonomik gidişatıyla memleketin durumu tüm vahametiyle ortada!

Böyle gider de hiç kurbanlık hayvan kalmaz, ülke sathında da domuzdan geçilmezse, neredeyse ülkede domuz eti yemeyen kalmadığına göre acaba gelecekte ‘kurbanlıklarımızı bu hayvancıklar arasından seçelim’ denmesi kabil midir, kabil değil midir?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.