Ergenekon kumpası çöktü, onlar bu kararı göremedi!
12 Haziran 2007’de İstanbul Ümraniye’deki bir gecekonduda el bombalarının bulunmasıyla başlayan kumpas süreci 4 bin 403 günün ardından bugün resmen sona erdi. Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan 235 sanıklı davada mahkeme, “Ergenekon örgütünü kurma”, “yönetme” suçundan tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi. Ancak geriye o acı tablo kaldı… 18 kişi dava sürerken yaşamını yitirdi.
Ergenekon Kumpası resmen çöktü.. 4 bin 403 günün ardından geriye sadece acı tablo kaldı… Bu süreçte İlhan Selçuk’tan Türkan Saylan’a Ali Tatar’dan Kuddusi Okkır’a kadar birçok kişi acı dolu günlerin kurbanı oldu… 18 kişi dava sürerken yaşamını yitirdi. Doğan Yurdakul, kanser olan eşini ancak cenazesinde görebildi. Fatih Hilmioğlu, oğluna son kez cenaze töreninde sarıldı. Yarba Mustafa Sönmez, “kaçabilir” denilerek oğlunun cenazesine deniz yoluyla götürülmedi. Kara yolculuğu 7 saat sürünce evladına veda bile edemedi. Mezarlıkta “Hayatımda ilk kez yenildim” diye haykırdı.
Ergenekon süreci, 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında, 27 el bombası bulunmasıyla başladı. 1 Temmuz 2019’da mahkemenin verdiği kararla Ergenekon diye bir örgütün olmadığı karara bağlandı.
Ergenekon davası sürecinde gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk, Kuddusi Okkır, Türkan Saylan, Uçkun Geray, Ali Tatar, Erhan Göksel, Arif Doğan, Emcet Olcaytu, Fatih Derdiyok, Hüseyin Görüm, Mehmet Koral, Muzaffer Tekin, Münir Kemal Yavuz, Salih Kunter, Sami Hoştan, Ünal İnanç, Kaşif Kozinoğlu, Engin Aydın yaşamını yitirdi.
KUDDUSİ OKKIR
Kuddusi Okkır, Ergenekon soruşturmasının kayıplarından yalnızca biri. Teknopark Elektronik Bilişim ve Danışmanlık şirketinin sahibiyken 24 Haziran 2007’de, “Ergenekon’un kasası” olduğu öne sürülerek tutuklandı. 8 ay tutuklu kaldığı cezaevinde akciğer kanserine yakalandı. Tahliyesinden 5 gün sonra yaşamını yitirdi.
Okkır’ın sağlığı, cezaevindeki son iki ayında hızla kötüleşti. Okkır’a ilk önce major depresyon tanısı kondu. Son günlerinde soruları algılamakta ve kendini ifade etmekte güçlük yaşıyordu. Yatalak bir hasta gibiydi. Tam teşekküllü bir hastanede tedavi olmak istiyordu. Okkır, Bayrampaşa ve Haseki devlet hastaneleriyle, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi arasında defalarca dolaştırıldı. Trakya Üniversitesi Hastanesi’ne yatırıldığında kanserin son evresiydi. Öldüğünde hakkında iddianame bile yoktu. Sabriye Okkır, “Eşim kahrından öldü” diyerek, davalar açtı. Okkır’ı tutuklamaya sevk eden savcı ve tutuklama kararı veren yargıçlar hakkındaki şikâyete Adalet Bakanlığı soruşturma izni vermedi.
ALİ TATAR İNTİHAR ETTİ
Amirallere Suikast davası nedeniyle tutuklanan Deniz Yarbay Ali Tatar, suçlamayı gururuna yedirememişti. Tahliye olduktan iki gün sonra ikinci kez tutuklama kararı çıkınca veda mektubu bırakarak intihar etti. ‘Son Mektup’unda “Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım. Başınızı dimdik tutun. Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam. Belki benim ölümüm benim durumumda olanların aydınlığa çıkmalarına vesile olur… Şunu bilin ki, en küçük suçu ve günahı olmayan ben bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum” diye yazan Tatar’ın sözleri yaşanan sürecin adeta özetiydi.
DOĞUN YURDAKUL’UN EŞİ KANSERE YENİLDİ
Oda TV davasından tutuklanan gazeteci Doğan Yurdakul cezaevindeyken eşi Güngör Yurdakul kansere yakalandı. Yurdakul, son telefon konuşmalarında “Zor günlerinde yanında olamadım, bana kırgın mısın” diye sormuştu. Eşi de “Kırgın değilim. Beni hep iyi günlerimizdeki gibi hatırla” yanıtını vermişti. Doğan Yurdakul eşini son kez cenaze töreninde görebilmişti.
FATİH HİLMİOĞLU OĞLUNA ANCAK CENAZE TÖRENİNDE SARILDI
İnönü Üniversite Rektörü’yken tutuklanan Hilmioğlu, tutukluyken 3 ayrı kansere yakalanmasına karşın tahliye talebi aylarca kabul edilmedi. O içerde yaşam savaşı verirken, oğlunun ölüm haberiyle yıkıldı. Oğluna son kez cenaze töreninde sarılabildi.
‘HAYATIMDA İLK KEZ YENİLDİM’
Ergenekon duruşması sırasında Yarbay Mustafa Sönmez oğlunun ölüm haberini aldı. Oğlunun Bandırma’daki cenaze törenine “kaçabilir” denilerek deniz yoluyla götürülmedi. Kara yolculuğu 7 saat sürünce evladına veda bile edemedi. Mezarlıkta “Hayatımda ilk kez yenildim” diye acısını haykırdı.
TÜRKAN SAYLAN
Dava sürecinde ÇYDD’ye baskın düzenlenerek evraklara el konuldu. Kanser tedavisi gören Saylan o baskından bir ay sonra yaşamını yitirdi.
KAŞİF KOZİNOĞLU
2011’de tutuklanan MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu, davasına bir hafta kala cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
MEHMET KORAL
2009 yılında tutuklanan Mehmet Koral, cezaevindeyken beyin kanserine yakalandı. Tahliye talebi “kaçma” şüphesi olduğu gerekçesiyle ancak 2.5 yıl sonra kabul edildi. Ancak hastalığı çok ilerlemişti. Yaşama tutunamadı.
(krrtv.com.tr)