Feyzi’nin oğlu Metin…

20.08.2019
A+
A-

Gemisini kurtaran Numan,

Soyunu hatırlayan Süleyman,

Davasını satan Bilge,

Ve son olarak huzurlarınızda Feyzi’nin oğlu Metin.

Oysa biz onu Metin Feyzioğlu olarak tanımış ve sevmiştik.

2014 yılında Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü töreninde, “çocuklarını bekleyen cumartesi annelerinin, eşlerini ve babalarını bekleyen vardiya bizdecilerin, Van depreminde mağdur olan vatandaşlarımızın” sesi olarak, bizim söylemediklerimizi devrin muktedirlerinin gözlerinin içine baka baka söyleyen, Barolar Birliği Başkanı olarak gönüllerimizde taht kurmuştu.

Mirasçısı olduğu aile, almış olduğu eğitim, düzgün fiziği, güçlü hitabeti ve sakin duruşu ile birçok kişi tarafından umut bağlanan bir figür idi.

Sayın Erdoğan’ın salonu terketmek zorunda kaldığı o törende neler demişti?

İşte uzun konuşmasından birkaç can alıcı bölüm;

“Dünyanın bu güzel ülkesinde yaşayıp, 1960 askeri darbesi sonunda ülkemizin başbakanının, bakanlarının asılmalarının üzüntüsünü; üç fidanımız Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamlarının acısını yüreğinde hissetmeyenimiz var mıdır?

Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Komiser Mustafa Sarı, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Hasan Ferit Gedik evlatlarımızın yasını tutmayanımız olabilir mi?

Uludere’de savaş uçaklarınca param parça edilen 34 yurttaşımızın; Sivas’ta, Kahramanmaraş’ta, Çorum’da, Reyhanlı’da katledilen canlarımızın dağlamadığı yürek var mıdır?

Uludere katliamının takipsizlikle, Sivas davasının bir kısım sanıklar için zamanaşımıyla sonuçlanmasını içimize sindirebildik mi?

Mardin Derik’te, Hakkâri Yüksekova’da, Şırnak Silopi’de, Muş Altınova’da, Bitlis Yaygın köyünde terörle mücadele adına işlenen cinayetleri ve daha nice faili meçhul cinayeti meşru görüp faillerini arayıp bulmaktan, cezalandırmaktan vazgeçebilir miyiz?

Sırf komünist olduğu gerekçesiyle sürgün yiyen, cezalandırılan şairlerimizin, yazarlarımızın, Nazım Hikmet’imizin çektiği acıları görmezden gelebilir miyiz?

Bu topraklar sayılamayacak kadar çok zulme tanıklık etti.

Tuvalete bile gidemeyecek kadar ağır hasta olmasına rağmen, her an kaçabilir diye yatağa zincirlenerek ölümüne seyirci kalınmış Kuddusi Okkır,

Prof. Dr. Uçkun Geray, İlhan Selçuk, Türkan Saylan, Engin Aydın, Kaşif Kozinoğlu, Albay Halil Yıldız, Albay Ali Tarık Akça, Yarbay Ali Tatar ve en son Albay Murat Özenalp…

Vicdanlarımız kanamıyor mu?

Bombalanmış, boşaltılmış köyler, yakılan ormanlar.

Faili meçhul cinayetler, altıbini çocuk, tam onaltı bin kayıp.

Çocuklarını bekleyen “cumartesi anneleri…”

Eşlerini, babalarını bekleyen “vardiya bizde”ciler ve “sessiz çığlık”çılar…

Şafak vakti operasyonları, sonu gelmeyen davalar, karartılan hayatlar.

 Şiddet mağduru kadınlar.

Dinlemeler, fişlemeler, basılmadan yasaklanan kitaplar.

Gezi olayları esnasında sırf yaralılara yardım ettiği için yargılanan doktorlar.

Ve benzeri yürek yaraları.

Tüm bunlar çözümsüz bırakılabilir mi?”

Evet bundan 5 sene önce bunları söylemişti Sayın Metin Feyzioğlu.

Peki bu gün Feyzi’nin oğlu Metin, ne yapıyor ve ne diyor?

Önce, yargı reform paketi ile bir kısım avukata bahşedilen yeşil pasaport hakkını çılgınca alkışlarken gördük onu.

Sonra, Bilge(!) Lider’in tanımlaması ile kaçak ve karanlık sarayda yapılacak olan ve 41’den fazla baro tarafından, yargı bağımsızlığına gölge düşüreceği gerekçesi ile boykot edilecek, adli yıl açılış törenlerine katılacağını ve bir de konuşma yapacağını beyan ederken…

Oysa o tarihi konuşmasından sonra, sırf o konuşamasın diye adli yıl açılış törenlerinin formatı değiştirilmişti.

Metin Feyzioğlu olmak zor iştir ama Feyzi’nin oğlu Metin olmak çok kolay.

O nedenle etrafınızda sıkça görürsünüz bu tiplerden.

Akademik kariyeri için hocasının çantasını taşıyan asistan, müdürüne yalakalık etmek için hiç de komik olmayan fıkrasına katıla katıla gülen şef, ustasının  ekmeğin gramajından çalmasına göz yuman fırıncı çırağı hep aynı yolun yolcusudur.

Şimdi 2 Eylül’deki toplantıda Feyzi’nin oğlu Metin tarihi bir konuşma daha yapıp hem bizi utandırır, hem de yeniden Metin Feyzioğlu olur mu bilinmez ama biz ona mevcut tutum ve davranışları itibariyle Nazım’ın sözleri ve Cem Karaca’nın unutulmaz bestesi ile seslenelim:

“Gönlümle baş başa düşündüm demin.

Artık bir sihirsiz nefes gibisin…

Şimdi taa içinde bomboş kalbimin

Akisleri sönen bir ses gibisin.

Bence artık sen de herkes gibisin…” Sayın Feyzi’nin oğlu Metin…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.