Güncel Güneydoğu Anadolu İzlenimleri
Mezopotamya yukarı ve aşağı olarak ayrılan Dicle ve Fırat nehri ile sulanan bereketli hilalin en verimli coğrafyası. Coğrafi olarak Irak’a Suriye kadar ilerlemekte aynı nehirlerin hayat verdiği topraklar. İpek yolu üzerinde tarihi ticaretin geçiş güzergâhı olan kadim medeniyetlere beşiklik etmiş onlara hayat vermiş kucak açmış. Fakat şehirler burada su kenarında kurulmuş. Barajlar kurulmaya başlayınca nehir kıyısına kurulmuş eski medeniyete ait şehirler su altına kalmaya başlamış ama kurtarılanlar müzeye taşınarak kurtarılmış. Eski medeniyet gibi yeni kurulu köylerde su altında kalınca istimlâk edilmiş bölge insanına ciddi maddi kaynak aktarılmış. Halk mağdur edilmemiş tapusu olana büyük paralar tapusu olmayana TOKİ’den ev verilmiş. Hasankeyf üzerine tarihi Zeynel Bey Türbesi taşınmış, TOKİ ev yapmış ama çoğu villa yaptırmış batman yolu üzerinde ve batmandan lüks yeni daireler almışlar. Örneğin Halfeti’de köyler baraj altında kalmış ama halk hem para, hem de turizm gelirleri ile aktif para kazanılan ticarethaneye dönüşmüş. Halfeti’de 120 tekne mevcut, tekne turu yapıyor, restoranlar açılmış, hediyelik eşya satıyorlar, refah seviyesi de artırmış.
Hasankeyf baraj altında kalacak eski tarihi şehirlerden biri aynı şekilde akın akın görmeye gelen turist akınına uğramış, orda da turizm gelir kaynağı olmuş. Baraj yapılınca Halfeti gibi tekne turu batık dalma turları ile turizm bölgenin geçim kaynağına dönüşecektir.
DİYARBAKIR GELİŞMİŞ BİR KENT
Güneydoğu Anadolu Projesi’nde Fırat (SAZLI) ve Dicle (NAZLI) nehirleri üzerinde barajların inşa edilmesinin yanı sıra, hidroelektrik santralleri ve sulama tesisleri de kurulmuş. Hem elektrik enerjisi üretilmiş, hem de bereketli hilalin kavruk kurak suya hasret toprağına can suyu olmuş. Toprak sulanınca mahsul artmış tarımsal üretim artınca nüfus artışını beraberinde getirmiş. Adana’ya tarım işçisi olarak çalışan halk kendi memleketinde çalışmaya ekmeye üretmeye başlamış, hem batıya göç frenlenmiş Adana’ya göçenler de kendi memleketlerine geri dönmüş, tersine göç başlamış. Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da tarlalar ekili pamuk tarlaları ile dolmuş; mısır, arpa, buğday, kavun, karpuz, sebze ve meyve yetiştiriliyor. Diyarbakır’da pamuk toplama, makinelerle yapılıyor fakat Urfa’da hala elle insan gücü kullanılarak toplanıyor. Kentsel ve kırsal ulaştırmanın, sanayi, eğitim, sağlık ve diğer sektörlerin gelişmesini ve bölgenin gelir düzeyinin yükseltmiş. Diyarbakır sur dışında büyük yeni lüks binalar, lüks zengin mahalleler kurulmuş. Trilyonluk akıllı evler, lüks konutlar, AVM ve rezidanslar ile dolmuş. Turizm çok yoğun, oteller dolu. Otellerde gecelik ücret; minimum 350-400 TL. Hava alanı askeri hava üssü, üniversite, öğretmen, öğrenci, akademisyen nüfus kozmopolit metropole döndürmüş kafeler dolu. Restoranlar yemek, kahvaltı salonları dolu, içki serbest olan tek güneydoğu ili. Zorunlu göçle gelenler ve köyden şehre göç edenler de yavaş yavaş şehirli olmaya aday, o biraz zaman alacak. Eskiye göre kayyum sonrası şehir daha temiz nezih ve devlet yatırımı artmış daha düzenli olmaya başlamış.
KÜLTÜREL ZENGİNLİK YAŞANIYOR
Diyarbakır’dan Siverek’e kadar uçsuz bucaksız tarlalar karaca dağ volkan taşları ile dolu taşları temizleyen az tarla ekim yapılıyor taştan arındırmadan tarıma kazandırılması zor. Urfa yakın, pamuk tarlaları ile ekili, Urfa’dan Akçakale sınırına kadar uzun Harran ovası hepsi ekili çoğu pamuk tarlası insanlar elle topluyor. Devlet destekli şahısa özel aşiret sahibi zenginlerin açtığı fabrikalar, suyu ve elektriği ücretsiz sulama kanalları, alt geçitler üst geçitler asfalt yollar ile narların kesilip lüks binaların yükseldiği yeni akıllı binalar rezidans AVM ile zengin gelişmiş bir kent. Evler çok çocuklu ailelere özgür geniş ferah yazın yatmak için de büyük balkonlu olanlar revaçta. Kiralar yüksek, aidatlar yüksek, akıllı evler, trilyonluk zengin lüks kent. Çocuk üretimin en fazla olduğu, hala kan bağı aşiret kültürünün egemen olduğu ehliyetin 5 milyara gitmeden verildiği, trafik polisinin ceza yazamadığı, siyasi partinin pazarlıklara göre menfaate göre verildiği, binalar, lüks insanlar hala köylü davranış kalıbı…
Medeni olmaktan uzak rahatına düşkün çayırlara yatan uzanan oldukça rahat insanların şehri. Sokakları güvenli, çocuk seslerinin her sesi bastırdığı bol çocuklu şehir. En fazla hatta üst üste, yan yana okullar, bol kadın doğum ve çocuk hastaneleri ile dolu. Çok eşlilik azalmış, filmlere kızıyorlar. Biz yapınca kuma onlar yapınca ‘aşkito yaptım’ diyorlar diye eleştiriyorlar. Kız çocukları eskiden sayılmazmış artık erkek yanında kız çocuklarını da söylüyorlarmış. Nüfus fazla olduğu için restoran ve dışarıda yemek kültürü az, en becerikli yemek ustaları İstanbul veya diğer büyük şehirlere gidiyormuş. Restorana sadece turist gittiği için çok sık iflaslar, devirler yaşanıyormuş. Roma’dan kalma şehrin kalesi çok güzel, etkileyici…
TARİH KOKAN ŞEHİR
Altında İbrahim peygamberin doğduğu mağara, camii ve balıklı göl mevcut. Balık azalmış çevre kirliliği su oksijen düzeyi düşüklüğü nedeni ile. Çevre kirliliğine çözüm bulunmaz o tesis koruma altına alınıp restoran kafeler kapatılmazsa onların kirli sularının aktığı balıklı gölün kutsal şifalı balıklarının nesli tehlike altında. Kanalizasyon bulaşmasını önlemek atık suların başka yere drenajı ve çevresi su ile yıkanıyor o pis su havuza atan temizlik görevlisi eğitilmeden olmaz. Hele temizlik araştırma için diğer havuza alınması sonrası yeniden eski yerine taşınması zavallı balıkların başına gelmeyen kalmamış. Kaba şiveli rahat bir ahali üniversitenin geç açılması eğitim ortalamasının düşüklüğü, aşiret kültürü ve kan bağı asabiyesinin hala kuvvetli olması kentleşmeyi kültürel gelişme ile beraber olmamasına sebep olmuş. Koca bir köy havası var. Diyarbakır, Midyat ve Mardin’de tabelalar afişler çok dilli iken, Urfa ve Antep’te tek dil hakimiyeti daha fazla. Kürtçe konuşan var ama tabela afiş hep Türkçe. Her evin balkonu Türk bayrağı ile süslü.
Mardin o tarihi eski hanları taş evleri ile eskiden büyüleyici bir güzelliği vardı gece gerdanlık gündüz seyranlık deniliyordu. Dağ başında korunaklı kale onun eteklerinde Nahit (lahit) taşından yapılmış sırt sırta yan yana sık taş evler arsında abbara denilen geçitleri ile labirenti andırırdı. Çarşı baharatları kendine özgü kahvesi, Süryani kahvesi, telkâri, gümüş el yapımı sanat eseri mücevherleri ve Süryani şarabı ile ünlü. Uzun Hasan döneminden Kasımiye medresesi, Artuklu camileri, kervansaray hanları, Hatuniye medresesi ile Türk İslam eserleri ile dolu. Eskiden güneşe tapan Zerdüştlerin güneş tapınağı olan sonra kilise manastıra dönüşmüş, Dar-ül zaferan, Mor gabriyel kiliseleri ile Süryani yapıları mevcut. Eskiden şehir enine yapılaşma yoktu ve Arap ağırlıklı nüfus taş evlerde ikamet ediyordu. Fakat şimdi eski taştan evler metruk bakımsız boş ve Suriyeli barındırıyor. Suriyelilerin oturduğu yerler bakımsız köhne izbe kirli çöplü pis kokuyor kamyonete göçü yükleyen Suriyeliler hala geliyor. Eski yapılara benzer mimari yerine yanlara ve dağın aşağı tarafına apartmanlar yapılmış eski yapısı bozulmuş göç en fazla Mardin’i perişan etmiş. O nezih butik küçük sandık içinde mücevher olan saklı kent kirli solgun perişan gecekondu dolmuş.
MUTFAK KÜLTÜRÜ ZENGİN
Antep güneydoğunun en gelişmiş en büyük şehri. Enine yeni lüks binalarla yeni mahalleler ilave edilmiş. En fazla Suriyeli nüfusa sahip olan ilimiz en fazla da bedeli de ödemiş. İlk gelenler plansız bakımsız canını kurtarmak için gelmiş sığınmış otoparklara doldurmuşlar sonra kamplar kurulmuş birazı oraya taşınmış. Sonra bir milyona ulaşmış mülteciler suç oranlarında artma halkın isyan etmesi üzerine adı konulmamış bir konsensüs ile yerlilerin yerleşik halkın olduğu yerden uzaklaştırmak zorunda kalmışlar. Nezih lüks zenginleri yeni binalara taşınmış eski köhne evler Suriyelilere kiraya verilmiş. Çalışan işçi daha ucuza çalışan tekstil ayakkabıcı otoparkçı ayakçı olarak Suriyelilere işini kaybetmiş rekabet nedeniyle daha az ücrete razı olmak zorunda kalmışlar. Eskiden Güneydoğu’nun en gelişmiş, en zengin, en sanayileşmiş kenti iken ekonomik krizle Suriye göçmen sorunları şehrin refahını azaltmış ekonomiyi daraltmış, halk ‘artık Suriyeliler ülkelerine dönmeli’ diyor. Ağır sanayisi olan, sanayi kenti olan Ortadoğu’nun üretim üssü olan Gaziantep, Suriye savaşı sonrası Ortadoğu pazarını kaybetmiş. Bu küçülme ile işçi maliyetinin yüksek, enerjinin pahalı olması nedeniyle rekabet gücü azalan sanayici teker teker iflas etmiş. Hukuka olan güvenin azalması, kur dalgalanması, FETO nedeni ile birçok firma hatta holding el koyma korkusu birleşince sanayici ve sermaye kaçmış. Ama gastronominin merkezi olması Nizip zeytininden zeytin yağından baklavasına, Beyran Antep fıstığına kadar tüketim yönelik ticaret ve GAP, gurme turları ile turizmin ekonomide ağırlığı artmış. Antep markalaşmış ticareti çok iyi bilen homo ekonomikus (esnaf, ticaretçi) şehri. Kendi şehrinden sadece alışveriş yapan, baklavacı veya restoran başka şehirlerde açanlar dahi hala malzemesini Antep’ den getirirlermiş. Karayolu ile Antep’e giden başka ilin arabasına binmez Antep arabasını saatlerce beklermiş.
Zeugma antik kentinin mozaiklerinin sergilendiği mozaik müzesi, yemek mutfak müzesi, para müzesi gibi müze bir de kale girişinde açık hava tarih müzesi mevcut. Antep dışarıda yemek yeme kültürü olan dışarıya açık batı illerine yakın medeni gelişmiş büyük şehir. Camileri Mısır camilerine benzer çünkü çoğu Memluklu yapımı. Dülkadirli, Memluklu, Osmanlı kervansaray hanları mevcut, İpekyolu üzerinde olan yol, deve kervanı heykelleri ile simgelenmiş.
NEMRUT’A TURİST İLGİSİ
Adıyaman Nemrut Dağı eteklerinde dağlık kırsal geri kalmış kasaba büyüklüğünde büyük bir köy görünümünde şehir. Çok eski Komagene krallığının mirasçısı, Roma döneminden köprü antik kent ve Komagene krallarının heykelleri ve dünya tarih mirası olan Nemrut Dağı kral mezarı ve Yunan tanrı ve tanrıçalarının heykelleri sergilenmekte zirvesinde. Güneşin doğuşu ve batışı bir muhteşem deneyim. Merkeze otobüsle zirveye yakın minibüslerle ulaşım yapılıyor. Asfalt yol gece fosforlu işaret ve işaretçi aydınlatma uyarı levhaları, çelik koruma eksik. Bilet yerinden zirveye yürüyerek tırmanılıyor. Merdivenlerde yan dayanma koruma yok, teleferik veya yürüyen merdiven yok, yaşlılar yollarda dinlene dinlene yardımlaşma ile çıkabiliyor. Sağlık kabini, hemşire, doktor, ambulans devamlı hazır değil. Çok eksik var yatırım lazım. Turizm liselerinin, turizm otelcilik yüksek okulunun açılması, heykel boyama, hediyelik eşya yapımı için meslek edindirme kursları açılması yeni lüks otel yatırımı gerekiyor. Menzil tarikatı güçlü, halk muhafazakar, içki yok. Soğuk, rüzgarlı bazen dumanlı, sisli dağ… Kapalı giyinmek, zirveye montla çıkmak gerekiyor.
Güneydoğu’da aşiretler güçlü, dindarlık ve muhafazakârlık ne kadar güçlü ise orada AKP’li belediye kazanmış, laik seküler kentli, eğitimli nüfus, Arap ve Türkmen nüfusun da az olduğu, Kürt nüfus fazla hale gelen şehirlerde HDP belediyesi kazanmış. Zaman HDP lehine işliyor, hele imam hatipler kapatılıp cemaat, tarikat ve aşiret yapısı da kaybolursa bu siyasal Kürtçülüğe alan açacak gibi duruyor. Batıda siyasal kutuplaşma, AKP-CHP şeklinde gözükürken Güneydoğu’da AKP-HDP olarak tezahür ediyor. Eğitim düzeyi artıp kentli medeni olunca Atatürkçülük veya Türk milliyetçiliği artmıyor Güneydoğu’da.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun Doğu aşiret ve cemaat mensubu tarikat mensubu olanlarla ilgili tavrın basiret ve feraset sahibi olduğunu Adıyaman Urfa Diyarbakır Mardin Antep içeren güneydoğu gezisinde anladım