Her şey bir oy fazla alabilmek içindi…
28 Haziran 2018, İçişleri Bakanı Süleymen Soylu, bir oy fazla alabilmek için; “Valilere müsteşarım üzerinden talimat gönderdim; ‘CHP il başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin’ dedim. Bu kadar basit” dedi.
26 Şubat 2019, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir oy fazla alabilmek için, resmi twitter hesabından yaptığı paylaşımda; “Millet ittifakı Kandil’in ve Pensilvanya’nın güdümündedir. Amacı terör örgütlerinin uzantılarını belediye meclislerine ve bürokrasisine taşımaktır” ifadelerine yer verdi.
5 Mart 2019, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir oy fazla alabilmek için, “Zillet İttifakı’nın terör sevgisi, bölücülük merakı iyice somutlaşmış, gün yüzüne çıkmıştır” dedi.
Bu söylemler, geçtiğimiz süreçte, değişik şekillerde, bir oy fazla alabilmek için, meydan meydan haykırıldı. İktidarın yayın organı TV kanallarınca sabah akşam, her vesile ile tekrar edildi.
Elbette büyük şehirlerdeki okumuş yazmış insanlar bu nefret söylemine pirim vermedi.
Bir oy fazla alabilmek için dillendirilen bu mantıksız sözler beklenilen o bir oyu getirmedi ve iktidar siyasi tarihinin en ağır yenilgisini aldı.
Peki neticede ne oldu?
Bir oy fazla alabilmek için söylenen o mantıksız sözler, bir köylünün sıkılmış yumruğu oldu ve bu ülkenin ikinci büyük partisinin Genel Başkanının suratında patladı.
Bir oy fazla alabilmek için söylenen o mantıksız sözler, bu ülkenin ikinci büyük partisinin Genel Başkanına atılan taş oldu.
Bir oy fazla alabilmek için söylenen o mantıksız sözler, bu ülkenin ikinci büyük partisinin Genel Başkanının sığındığı evin yakılması için haykırış oldu: “Yakın o evi, yakın…”
Olanların bir provokasyon değil de şehit yakınlarının gerçek tepkisi olduğunu düşünsek bile, gelinen nokta, acılarını dahi paylaşamayan bir millete dönüştüğümüzün resmidir.
Şimdi dönüp soruyoruz bu beyfendilere, memnun musunuz saçtığınız nefret tohumlarından.