İki karga ve dayanışmanın gücü
17 aylık torunumu oyalamak için pencereden bahçemizde gezinen kargalara bakıyorduk. Pencerenin altındaki çimenlerde gezinen bir karga otların arasında karnını doyuruyordu. Kargayı seyrederken birden gül fidanının altında pusuya yatmış bir kedi gördüm. Kedi kargayı gözüne kestirmiş, saldırmak için uygun bir anı kolluyordu. ‘Ne olacak’ diye merakla izlerken, birden başka bir karga uçarak diğer karganın yakınına, kedinin saldırı yolunu kesecek bir yere kondu. Bir – iki dakika içinde aralarında konuştular ve açığa çıkmış kedinin üzerine yürüdüler. Gerileyen kedi neden sonra pes ederek biraz uzaklaştı. Kargalar bununla yetinmeyerek kediyi kovalamaya devam ettiler. Sonunda kedi bölgeden uzaklaşmak mecburiyetinde kaldı.
Evet, iki karga işbirliği yaptı ve kendilerinden daha güçlü bir saldırganı alt ettiler, etkisiz hale getirdiler. Kargalar; ”Gemisini kurtaran kaptandır; Bana ne; Her koyun kendi bacağından asılır; Düşenin dostu olmaz; O ölürse bahçe bana kalır; Ya bana birşey olursa” gibi insani düşüncelerden uzak oldukları için, insan gibi davranmadılar ve yardımlaşarak düşmanlarını püskürttüler.
Pazar yerinde sebze satanlar, meyve satanlar yan yana tezgah açarlar. Domates, patates satanlar yan yana durmaktan, rahatsız olmaktan korkmazlar. Ama tekstilcilerimiz dış pazarlarda, fuarlarda yan yana gelmezler.
Sektörde kayıtdışılığın getirilerinden, zararlarından birisi de özgün ürün yapanların korunmamasıdır. Sektörde düne kadar AR-GE’nin anlamı “Arakla-Getir”di. Firmalarımız geçmiş yıllarda dış ülkelerde açılan fuarlara kabul edilmiyorlardı. ‘Desen, kartela çaldı’ diye işadamlarımız göz altına alınmıştı.
O günler geride kaldı, şartlar büyük firmaları özgün ürün üretmeye zorladı. Şu an bu problem küçük ve orta boy firmalarda sürüyor.
Ancak tekstil sektöründe işbirliği, kümeleşme çok ağır gidiyor. Sebebi; “Acaba firmamdan desen, formül çalınır mı?” anlayışının devam etmesi. Maalesef bu anlayışın temelini kayıtdışılık oluşturuyor. İç piyasada faturasız, düşük faturalı kumaş satışı yaygın. Ancak bütün bu olumsuzlukları aşmanın yolu birlikte hareket edip, ortak pazarlama şirketi oluşturmak ve uygun pazarlar araştırmaktır.
Seksenli yıllardan sonra oluşan, oluşturulan ve temelini “Köşeyi dönmek” anlayışından alan yeni kültürle; önce söz, sonra senet, şimdi de çek geçmez oldu. Medeni ülkelerde senet geçerlidir, çek günlük ödeme aracıdır, kredi kartına taksit yapılmaz, limitine kadar harcarsın.
Yeni kültür bize dayanışma ve yardımlaşma duygusunu da unutturdu. Köşeyi dönmek için her şey mübah anlayışının sonucunda rakibimizden pahalıya ürün satmaya çalışmak yerine; “Ondan on liraya aldığın mal, bende 7 lira” anlayışı sonucunda tekstil ürünlerimiz neredeyse maliyet fiyatına satılır oldu. Yetmezmiş gibi komşu ülkelere cennet vade ürün satılmaya başlandı. Sonuçta ülkemiz yüz milyonlarca dolar zarara uğradı.
Ne dersiniz, kargalar bize örnek olabilirler mi? Rakip gördüklerimizle partner olabilir miyiz? Eski ticari kültürümüze dönebilir miyiz?