İmamoğlu, ‘İSMEK’ler kapatılıyor’ iddialarına son noktayı koydu
İBB Başkanı İmamoğlu: Daha fazla insana hizmet eden bir kuruma dönüşecek ve verimliliği artacak.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, önce yetkililerden bilgi aldı, sonra bonesini takıp, önlüğünü giyip İSMEK Pastacılık ve Fırıncılık Okulu’nda incelemelerde bulundu.
“İSMEK’ler kapatılıyor” iddialarını kesin bir dille yalanlayan İmamoğlu, “Daha sağlıklı ve verimli, part-time (yarı zamanlı) ve mevsimlik çalışandan daha çok, sürekli çalışan yapısına kavuşturmak istiyoruz İSMEK kurumunu. Bu şekilde yılın bütününe yaydığımızda, çok daha yüksek sayıda kursiyer sayısına da ulaşacağız. Bu gibi yerleri daha geliştirmek, daha etkin hale getirmek istiyoruz. Bu bir geçiş süreci. Görecekler daha yüksek sayıda kursiyer, daha fazla insana hizmet eden bir kuruma dönüşecek ve verimliliği artacak” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugünkü mesaisine, Davutpaşa’daki İSMEK (İBB Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları) Pastacılık ve Fırıncılık Okulu’nu ziyaret ederek başladı. İmamoğlu’na ziyaretinde İBB Genel Sekteri Yavuz Erkut, Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli ve Başkan Danışmanı Murat Ongun eşlik etti.
Halk Ekmek Genel Müdürü Salih Bekaroğlu ve İSMEK Fırıncılık ve Pastacılık Okulu Yöneticisi Mehmet Ali Öztel, İmamoğlu ve beraberindeki heyete, slaytlar eşliğinde sunum yaptı. İmamoğlu, sunumun ardından bonesini takıp, beyaz önlüğünü giyerek, okulun sınıflarında incelemelerde bulundu. Öğrencilerle tanışan İmamoğlu, onlarla sohbet edip, anı fotoğrafları çektirdi.
“İYİ ÖRNEKLERİ 2020’YE YETİŞTİRMEK İSTİYORUZ”
Ziyaretiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, “Buradaki amaç meslek edinmek; ama aynı zamanda iş bulmak olmalı” dedi. Okul için emeği geçen herkese teşekkür eden İmamoğlu, “Fakat daha çok tanıtmamız lazım. Bu sektörün yeniliklere ihtiyacı var, özellikle pastacılık ve fırıncılık konusunda. Umuyorum biz, bu işe niyeti olanlara meslek edindirdikten sonra, iş bulma konusunda ya da girişimcilik konusunda da destek olma zincirini konuştuk az önce. Bunu bütünleştirdiğimiz zaman anlamı var. Yoksa size meslek öğretip, iş bulma konusunda destek olamazsak anlamlı değil. O zinciri tamamlamak niyetindeyiz. İş geliştirmenize fırsat vermek niyetindeyiz. İnşallah iyi örneklerini 2020’de hızlıca gerçekleştirelim istiyoruz. Halk Ekmek’in bazı mekan geliştirme önerileri var. O geliştireceğimiz mekanlarda, buradaki sertifikalı arkadaşlarımızla yol yürünebilir. Dolayısıyla bir nevi iş garantili bir süreç geliştirilebilir” diye konuştu.
“İSMEK ÜRÜNLERİ SATACAK ALANLAR PLANLIYORUZ”
İmamoğlu, gazetecilerin sorularını da okulda yanıtladı. İmamoğlu, “Burada yapılan ürünleri satın alabileceğimiz bir yer var mı projelerinizde” sorusuna, “Az önce tam da o öneri geldi Halk Ekmek Genel Müdürümüzden, arkadaşlarımızın öğrendiklerini üretip, sergileyip, satabilecekleri alanlar… İstanbul, buna müsait. Bir yerde üret, rafa diz, sat değil. Gerçekten arkadaşlarımızın yeteneklerini de gösterebilecekleri, buna alt yapı oluşturan alanlar… Burada amaç şu: Bir kere toplumun hijyenik koşullarda iyi üretilen ürünlere erişmesini sağlamak. O kadar zincirleme faydası var ki. İkincisi, istihdam sağlamak. Burada görüyoruz ki, yoğunluklu kadın. Üçüncüsü, kadın istihdamını desteklemek. Bir başka boyutu sağlıklı. Niye sağlıklı? Özellikle ülkemizin topraklarında yetişen bazı buğday türlerini desteklemek. O buğday türlerinden yola çıkarak, yine yerel bir takım karakteri olan, ülkemize ait, bu topraklara ait karakteri olan ürünleri orada servis etmek. Tümüyle faydalı ve geleneksel. Yakın zamanda bir bakmışız turistlerin birçok ilgisini çekecek bir hale dönüşebilir bu. Böyle bakıyoruz. Şu sabahın bana verdiği enerji, böyle bir enerji” yanıtını verdi. İmamoğlu’na yöneltilen sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“VERİMLİLİK ARTACAK”
Bazı İSMEK’lerin kapatıldığı, öğretmenlerin sözleşmesinin yenilenmediği, o ihalenin beklendiği sırada birçok öğretmenin işsiz kaldığı iddia ediliyor. İSMEK’teki kurslar ne aşamada?
-Aslında bir geçiş süreci olduğunu birkaç kez söyledik. Daha sağlıklı ve verimli, part-time (yarı zamanlı) ve mevsimlik çalışandan daha çok, sürekli çalışan yapısına kavuşturmak istiyoruz İSMEK kurumunu. Bu şekilde yılın bütününe yaydığımızda, çok daha yüksek sayıda kursiyer sayısına da ulaşacağız. Burada ayrıca zincirin halkalarını tamamlama amacı var arkadaşlarımızın, sadece bir meslek kursundan ziyade bir sonraki aşamayı, hatta öncesini, işsiz başvurusundan başlayan uygun meslek grubuna dahil edilip meslek öğrenen, daha sonrasında da iş bulma konusunda kurduğumuz kurumlar ve ofisler tarafından desteklenen, hatta girişimciliği de desteklenen boyuta kavuşturmak istiyoruz. Burası geçmişte güzel tasarlanmış; ama çok da duyurulmamış. Şimdi bunu duyurmak, bu gibi yerleri daha geliştirmek, daha etkin hale getirmek istiyoruz. Bu bir geçiş süreci. Görecekler daha yüksek sayıda kursiyer, daha fazla insana hizmet eden bir kuruma dönüşecek ve verimliliği artacak.
“İŞİMİZLE İLGİLİ BİR ŞİKAYETİMİZ YOK!”
Dün TBMM’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarında hedefindeki isimlerden biri de sizdiniz. Özellikle meclisin size borç verme yetkisini eleştirerek, borç yiğidin kamçısıdır, bu krediyi bulmak sizin işiniz eleştirisi geldi.
-Bizim işimizle ilgili bir şikâyetimiz yok. Görevimizin farkındayız. Elbette ki görevimizi layıkıyla yerine getirme çabasındayız. Bu çok önemli ve değerli. Bunu takdir edecek olan da halktır. Biz sadece görevi yerine getirmeyenlerle ilgili duyuru yapmıştık. Keşke ona yaklaşım gösterseydi Sayın Cumhurbaşkanı. Çünkü bu yukarı doğru gidiyor, görevi yapmayanlar arttıkça. Birbirini tetikliyor. Yani, kamu kurumlarının, kamu bankalarının görevlerini yeterince, liyakatli ve de vicdanlı, adaletli yapmamasının yansımasından bahsettik. Örneğin kamu kurumlarının, kamu bankalarının kredi vermemesi. Bize bir lütufta bulunmuyor. Zaten olan, hemen seçimden bir gün önce, bir hafta önce olan uygulamayı, seçimden bir hafta sonra uygulamaması! Bu tümüyle siyasi, tümüyle taraf olma ile ilgili. Bahsettiğimiz şey ise şehrin çıkarı. Bu konuda, borcu bilme konusunda, bizimle hiç vakit harcamasına gerek yok Sayın Cumhurbaşkanı’nın. Kamu kurumlarının içinde olan, başında olan, kamu bankaları… İşte sudan bahsediyor. Devlet Su İşleri (DSİ) ya da bakanlık. Bence oralardan hesap sorulmalı. Çünkü, yani yanılmış da olabilir Sayın Cumhurbaşkanı. Mesela seçimden önce, ‘2040’a kadar hiçbir su problemi yok’ dediği İstanbul… Biz de sayın Cumhurbaşkanı’nın sözüne itimatla göreve geldik, ama öyle değilmiş. Ne yazık ki 3-5 aylık kuraklıkla sıkıntı çekebilir İstanbul var! Niye yanıltılmış sayın Cumhurbaşkanı? Bence onun hesabını sorsun. Yani ilgili kurumlar; bu DSİ olabilir. Mesela DSİ Genel Müdürü ne yapıyor, İstanbul’un barajları ile ilgili? Bence bunlarla ilgili bir denetim başlatsın. Bir rapor istesin. Umudum budur. Biz, görevimizi yapıyoruz. Ama hatırlatmak isterim: Bizim işimiz var, işimize bakalım, ama sayın Cumhurbaşkanı da İstanbul’la meşgul olmasın. Bakın, ülkede 10-11 insan intihar ediyor işsizlikten, ekonomi problemlerinden; üzülüyoruz. Gerçekten ülkenin bazı travmaları var. Gerçekten İstanbul’la yorulmasın, bize destek olsun. Biz işimizi yapalım, Sayın Cumhurbaşkanı ülkenin bütüncül sorunlarına odaklanırsa birbirimizi destekleyen ve ülkenin ve milletimizin mutluluğuna refahına beraberce katkı sunmuş oluruz.
“2040’A KADAR SU SORUNU YOK DİYORLARDI!”
İlk kez Cumhurbaşkanından bir su uyarısı duyduk. Bunu söylerken de atık sudan bahsetti. Yine sizin nezdinizde, “Madem bu horana girdiniz, çözeceksiniz bu işi” eleştirisi de geldi. Hem horon benzetmesi hem de atık suyla ilgili aslında bir mesaj mıydı sizce? -Ben, kendimden daha iyi horon oynayan bir siyasi bilmiyorum Türkiye’de. Horonu iyi bilirim. Yani işimin gereğini yapmayı da iyi bilirim. İnşallah bir gün aynı halkada horon da oynarız yani, sorun yok. Ama dediğim gibi; ‘2040’a kadar İstanbul’un su sorunu yok. Hatta 40-50 yıllık su sorunu çözdük’ diye açıklamaları var belediye başkanlarının. Ama bugün gördüğümüz, şurada 3-4 aylık süreçte bile, kuraklık sürecinde bile İstanbul’un sıkıntı yaşadığını gördük! Her konuda biz süreci takip ediyoruz. Devletin kurumları ile irtibat halindeyiz. Gerekirse kamuoyu ile paylaşacağımız kaygılarımız da var; ama şu anda kamu kurumları ile bakanlıkla, DSİ ile başka kurumlarla süreçlere çözüm arıyoruz. Çözümde art niyet ya da çözümsüzlük oluşturma eylemini gördüğümüz anda, hem sayın Cumhurbaşkanı’nı bilgilendiririz hem de kamuoyunu bilgilendiririz. Herkesin itinalı, dikkatli, kendi konularına konsantre bir şekilde işlerini yapmalarını diliyorum.
“ÖNÜMÜZDEKİ YIL İÇİN İSTANBUL’UN BİR SU SORUNU YOK”
Yetkili bir isim olarak size soralım. İstanbul için böyle bir risk yok mu?
-Şu anda yok. En az iki yıl üst üste İstanbul’da kuraklık yaşandığında risk var. Çünkü az önce dediğim gibi Melen Barajı devreye girmedi mesela. Ya da orada alternatif yaratmaya çalıştığımız hususlarda bazı kurumlar yavaş hareket ediyor. İki yıl üst üste kuraklık olur mu? Tabi onu şimdiden kestirmek mümkün değil. Yani tabii ki 4-5 aylık kuraklık üzerinden bizi suçluyor, ‘Su problemini çözün kardeşim’ falan tarifler var. Ama çözeceğiz. Sürecin, ihmal edilmiş sürecin ve bugüne kadar çözülmemiş birtakım konuların çözümü de geliştiriyoruz, geliştireceğiz. Ama şu anda önümüzdeki yıl için İstanbul’un bir su sorunu yok.