İmamoğlu: Özgür sanat, güzel işler üretir…
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2019-2020 Kültür Sanat Sezonu’nun açılışında önce konuştu, sonra orkestrayı yönetti.
“Bu şehrin insanlarına güvendiğimiz kadar, daha fazlasıyla sanatçılarımıza güveniyoruz” diyen İmamoğlu, “Lütfen yanımızda olun. Ürettiklerinizi bu kentin her noktasıyla paylaşmak için, biz, bu sürecin emrine amadeyiz. Biz, yönetimde şehrin moderatörü olduğumuz gibi, kültür ve sanat yaşamında da bir moderatörü olacağız. Kültür ve sanata, sanatçıların işine karışmayacağız. Özgür sanat, güzel işler üretir” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen 2019-2020 Kültür Sanat Sezonu’nun açılışına katıldı. Açılış sanat, siyaset, iş ve medya dünyasından birçok ismi bir araya getirdi. Açılışa, bini aşkın sanatsever de katıldı. Açılış öncesinde adeta bir “İmamoğlu izdihamı” yaşandı. Yüzlerce kişi, İmamoğlu ile fotoğraf çektirmek için birbirleriyle yarıştı. Işık gösterisi ile başlayan açılışın ilk oyunu, “Yıl 4153: Lüküs Hayat” oldu. Oyunun ardından İmamoğlu, alkışlar eşliğinde sahneye çıktı.
“SANAT ÇOK BÜYÜK BİR AYRICALIK”
İmamoğlu, konuşmasına, “Keşke sahneye sanatçı olsam da çıkınca alkışlasanız ama sanatçı değilim. Sanat, çok büyük bir ayrıcalık. Hissedemediğim için böyle tarifliyorum” sözleriyle başladı.
Yeni sezonun İstanbul’a hayırlı olmasını dileyen İmamoğlu, “Kültür sanat hayatının bu tarihi kentte dünyanın en üst seviyelerinde olması için çalışacağız. Bu akşam İstanbul’un mevcut kültür ve sanat yaşamını ileriye taşıyacak, kentin ruhunu özümseyerek, ‘Her yerde, herkes için kültür ve sanat’ idealimiz için bir araya geldik” dedi. Kadim bir şehir olan İstanbul’un, her noktasıyla bir zaman tüneli olma özelliği bulunduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Ne şanslıyız ki; şu an bulunduğumuz Haliç’ten Üsküdar’a, Kadıköy’ü, Beşiktaş’ı, Fatih’i. Beylikdüzü’nü unutmamak lazım tabii ki. Buram buram tarih kokan toprakların üzerinde yaşıyoruz. Her ilçe, hatta her sokak, yüzyıllardır kendi hikayesini anlatıp duruyor bize. Böyle güzelliklerle donanmış İstanbul’u yönetme göreviyle onurlandırılmış biri olarak, kendimi çok, ama çok şanslı sayıyorum. Çünkü bu şehri bize kazandıran Fatih Sultan Mehmet’in ilk belediye başkanı Hızır Bey ile bir milleti ayağa kaldıran, bu gönül kentimizi işgalcilerden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’ün ilk belediye başkanı Ali Haydar Yuluğ isimleriyle yan yana anılmaktan büyük onur duyuyorum. O iki başkanımla yan yana anılmanın bana yüklediği sorumluluğun bilinciyle hareket ediyorum. Onların bıraktığı eserlere yenilerini eklemek, sonraki nesillerin de bizi, onlar gibi güzel yad etmesi için hizmet seferberliği anlayışında çalıştığımı söylemek isterim” dedi.
“SANAT, DEMOKRASİYLE GELİŞİR”
İstanbul’un tarihten gelen bir birikime sahip olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Bu birikimi doğru yorumlayıp, değerleri sahiplenirseniz medeniyetler inşa edebilirsiniz. Biz bu birikime sahibiz. Ancak yorumlama ve sahip çıkma konusunda maalesef başarılı değiliz. Derin geçmişi olan bu şehri tümüyle sahiplenemeyebiliyoruz. Ekonomiden teknolojiye, bilimden sanata birikimlerimizi değerlendiremediysek bakış açımızı değiştirmeliyiz. İşi, sahiplerine bırakmayı tercih ediyoruz. Zaten bir kişi karar verince de iyi olmuyor. Demokrasi, çok önemli ve değerli. Yeni nesil belediyecilik anlayışımızla biz tam da bunu başarmaya çalışıyoruz. Bu kentin en demokrat belediye başkanı olacağımı söylüyorum. Evet, böyle olacağım ve böyle olmam, şu buluşmamız için de önemli. Çünkü sanat, demokrasiyi sever, demokrasiyle gelişir. Sanata sınırlar çizilemez. Dikte ettirilerek sanat yapılamaz. Aksine, sanatın ve sanatçının yolunu açmak, eserlerine saygıyı yüceltmek; yaratıcılığı ve farklılığı onaylayıp zenginlik saymak her yöneticinin görevi olmalı. Ama söyleyeyim; bu ancak demokrasiye inanmış yöneticilerle olur. Onun için, bizim yönettiğimiz İstanbul’da sanat, özgürlüğünü yaşayacak ve bu özgürlük içinde daha çok üretecek, bu kente zenginlik katmaya devam edecek. Çünkü sanat üretiyorsa, toplum ilerliyor demektir. Bu anlayışımızla, bu topraklara emek vermiş, kafa yormuş, eserler kazandırmış herkesi şehrimizin değeri görüyoruz. Hepimizin yaşam yolculuğunda kazanımlarımız olarak kabul ediyoruz. Gerçek sanatçıları, başımızın tacı edeceğiz” diye konuştu.
“HEDEF; KÜLTÜR VE SANAT KENTİ”
“Hedefimiz; İstanbul’u kültür ve sanat kenti haline getirmek, yeni vizyonumuzla dünyanın en nitelikli etkinliklerine ev sahipliği yapan merkezler arasında anılmasını sağlamaktır” diyen İmamoğlu, “İstanbul’un konserler, müzikaller, festivaller ve bienaller kenti olması, sanatla iç içe yaşaması ideali her zaman zihnimizde yer bulacak. İstanbul’da kültür sanat etkinlikleri seyirciyle dolup taşsın, kültür sanata yeni bir soluk gelsin diye ‘yeni nesil yönetim anlayışı’ diyoruz. Bu yönetim anlayışı İstanbul’umuzu, geçmişinden aldığı güçle yarın daha büyük birikimlere taşısın, evrensel dile unutulmaz katkılar yapsın istiyoruz. Gelecek vizyonuna bu göz ve hedefle bakıyoruz” ifadelerini kullandı.
“KENTE MORAL KATACAĞIZ”
İmamoğlu, şunları söyledi: “İBB bünyesinde, kültür merkezlerimize, çok güzel anların olduğu salonlarımıza, bunun yanında var olmuş ya da var olan ama tehlike içinde kendini hisseden salonlarımıza da sahip çıkmak ve onları bizim kültür-sanat yaşamımızın simgeleri olarak mal etme ve yaşatmaya da hepinizin huzurunda söz veriyorum. Var olan merkezleri, alanları güçlendirmeyi de başaracağız. Bizim, kente katacağımız moralle, özel tiyatroların desteklenmesiyle, kültür-sanat yaşamının desteklenmesiyle, farklı alanlardaki farklı insanların da katkılarıyla, sadece İBB bünyesinde değil, ‘Yeter ki İstanbul kazansın’ felsefesiyle, bu kentin her yöresinde her ilçesinde her ortamında farklı sanat dallarında, kültürel alanlarda çok güzel işlerin olduğu, çok keyifli gösterilerin olduğu anları hep birlikte yaşayacağız.”
“SANATÇILARIMIZA GÜVENİYORUZ”
“Bu şehrin insanlarına güvendiğimiz kadar, daha fazlasıyla sanatçılarımıza güveniyoruz” diyen İmamoğlu, “Lütfen yanımızda olun. Ürettiklerinizi bu kentin her noktasıyla paylaşmak için, biz, bu sürecin emrine amadeyiz. İş birliğiyle sanatın her alanını sevdirmek, geçmişten gelen gelenekleri, Darülbedayi gibi, Şehir Tiyatroları’mızı geleceğe taşımak, müziğin farklı alanlarında evrensel hedefler koyup senfoni orkestralarını büyütmek, geliştirmek, var etmek ve buna benzer birçok alanda güzel işler yapmak adına lütfen bizimle var olunuz. Biz, bu şehri, kültür ve sanatla kucaklaşmasına ve o değerlerle bütün dünyayla kucaklaşmasını servis etmeye etmeye geldik. Biz, yönetimde şehrin moderatörü olduğumuz gibi, kültür ve sanat yaşamında da bir moderatörü olacağız. Kültür ve sanata, sanatçıların işine karışmayacağız. Özgür sanat, güzel işler üretir” diye konuştu.
GÜLDÜREN SANDALYE GÖNDERMESİ
İmamoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu arada bu salonda, tam da bu noktalarda adaylık konuşmamı yapmıştım. Allah’tan ayaktayım, sandalye yok. Kendi sandalyeme çok dikkat etmiyorum ama ilginç bir şey gelişti; birisi bir sandalyeye oturunca bir sorun var mı diye bakasım geliyor. Bu ülkede, herkesin oturduğu sağlıklı ve sıhhatli bir yol haritasıyla oturduğu her sandalyeyi de güçlendirmek bizim de işimiz olacak galiba. Bu yolda emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Bizi yalnız bırakmayan ve bundan sonra da bırakmayacak olan 16 milyon İstanbulluya da ayrıca teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.”
İmamoğlu ve davetliler, konuşmanın ardından Şehir Tiyatroları’nın hazırladığı gösteriyi izledi.
İmamoğlu, gösterinin sonunda klasik müzik orkestrasının çaldığı “Lüküs Hayat” operetini yönetti.