İmamoğlu’ndan Erdoğan’a “Başakşehir Metrosu” çağrısı
20’nci ilçe belediyesi ziyaretini Sultanbeyli’ye yapan İmamoğlu’ndan Erdoğan’a “Başakşehir Metrosu” çağrısı: “El birliğiyle duran bütün metro hatlarını harekete geçirelim.”
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 20’nci ilçe belediyesi ziyaretini Sultanbeyli’ye yaptı. İmamoğlu, gazetecilerin sorularını da Sultanbeyli’de yaptığı saha incelemesi sırasında yanıtladı. Başakşehir Hastanesi’ne bağlantılı olacak metro hattının İmamoğlu tarafından durdurulduğu iddia edilmiş, ancak talimatın eski İBB Başkanı Mevlüt Uysal tarafından verildiği ortaya çıkmıştı. Gazeteciler, İmamoğlu’na bu konuyu sordu. İmamoğlu, “Benim arkadaşlarım evvelsi gün buna bir açıklama yazdılar. ‘Yanlış ifade’ diye belirttiler. Doğru, ama eksik. Yalan; yanlış değil, yalan ifade” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bazı bakanlar tarafından yanlış yönlendirildiğini belirten İmamoğlu, şu çağrıyı yaptı:
“Ben, Sayın Cumhurbaşkanı’na buradan çağrı yapıyorum. Gelin, el birliğiyle duran bütün metro hatlarını harekete geçirelim 2022-2023 bitmeden. Bu durmuş, 2 yıldır yapılamayan bütün metro hatlarını hemen bitirelim. Kimin bu metro? Ekrem İmamoğlu’nun mu? Sayın Erdoğan’ın mı? Hayır; milletin. Beraber çözelim. Onun için bakanların bu yanıltmalarıyla, yalan ifade kullanarak hem Sayın Cumhurbaşkanı’na hem hükümete hem millete zarar verdiklerini düşünüyorum.”
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 20’nci ilçe belediyesi ziyaretini Sultanbeyli’ye gerçekleştirdi. Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, İmamoğlu ve İBB üst yönetimini makam odasında ağırladı. İlçe belediyelerine yapacakları ziyaretleri hızlıca bitirme çabası içinde olduklarını belirten İmamoğlu, “Ortak çalışmaya dönük süreci hızlandırma çabası içindeyiz. Sultanbeyli Belediye Başkanı’mızla ilçemizi konuşacağız. İBB ile bugüne kadar yapılan, bitmesi gereken işler ve bundan sonraki süreçte beklentilerini dinleyeceğiz. Tüm arkadaşlarımla beraber dinleyeceğiz. Bu süreci koordineli yürütme çabasındayız. Umarım hem Sultanbeyli hem İstanbul’un tümü için bir bütüncül çalışmayı, birlikte geliştiririz. Verimli bir Sultanbeyli günü geçirmek istiyoruz. İstanbul’un en doğusunda bulunan ilçelerden bir tanesi olan Sultanbeyli’den, en batısına kadar her aşamasını, her noktasını eşit hizmet noktasında bir ahlakla yönetme çabası içerisinde olacağız” dedi. Keskin de İmamoğlu ve ekibine, ziyaretlerinden dolayı teşekkür etti. Konuşmaların ardından, Sultanbeyli’nin sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçildi. Sunumda, İmamoğlu ile birlikte İBB üst yönetimi de hazır bulundu. Başkan Keskin ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı.
KİTAP YANITI
Sunumun ardından, İmamoğlu ve Keskin İBB’ye ait Sultanbeyli Gölet Sosyal Tesisleri’nde incelemelerde bulundu. İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da burada yanıtladı.
İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şunlar oldu:
“Selahattin Demirtaş’ın kitaplarının İstanbul kitapçısında satıldığına dair. Bu yeni bir uygulama mı? Sakine Cansız’ın envanterden bugün çıkarıldığına dair bazı görseller dolaşıyor…”
-Bu şekilde tartışılması bizi üzüyor. Kitap konusu yıllar önce de başka şekilde eleştiriye sebep olmuştu. “Bomba kadar etkili” diye bir tarif yapılmıştı. Bu olaydan sonra, bunu yapanlar, bu ülkede 15 Temmuz’u gerçekleştirmişti. Bu tarz laf söyleyenlerin pişman olduklarını düşünüyorum. Belki sormanız da gerekebilir o dönemin Başbakanı böyle bir ifade de bulunmuştu. Sayın Demirtaş’a ait kitap her yerde satılıyor. Devletin kurumları da buna dahil. PTT’nin de sitesine girin, var TBMM’nin de sitesine girin, var. İktidara çok yakın kitapçıda da var. Başka kitapçılarda da var. Olabilir de. Olmalıdır da. Kaldı ki bir kitabın yasak olup olmadığına karar verecek olan, bu ülkenin mahkemeleri, savcılıkları. Diğer kitapla ilgili olarak; 5 yıldır satışta olan bir kitap. Yeni değil. İstanbul Kitapçısı’nda 5 yıldır satışta. Ama gelen haklı tepkiler üzerine biz, o kitabın satışını sitemizden iptal ettik. Ama bu konu üzerinden bir hamaset oluşturarak, yine bir düşmanlık kurgusu üzerine önce sosyal medyadan başlatıp sonra başka iletişim araçlarına taşıyarak, yani bir nevi böyle toplumu infiale getirmek… Bunlar hoş şeyler değil. Toplumu boş işlerle uğraştırma meselesi.
OYUN YANITI
“Demirtaş’ın ‘Devran’ oyununu izleyenler arasında sizin eşiniz de vardı. Hükümet kanadından özellikle İçişleri Bakanı’ndan oyunu izleyenlere tepkiler geldi.”
-Benim eşim, iyi eğitim almış, üniversite bitirmiş, masteri olan, doktorası olan bir Türk kadını. Benim eşim, nereye gideceğini bilir. Türkiye’yi yorumlayan, dünyayı yorumlayabilen ve ona göre nereye gideceğini bilen Türk kadını. Sadece benim eşim değil, oraya gelen diğer kadınların da aynı şekilde olduğunu düşünüyorum. Öyledir de. Kadınların bir kitap üzerinden bir oyunu izlemesi, sürece katkı sunmasını çok olgun bir tavır olarak görüyorum. Destekliyorum da. Eşimin de başta olmak üzere, bana soracak halleri yok. Ben, bu devlet adamlığı çağrısını her zaman ifade etmiştim. Söylenen sözler, ifade edilen tanımlar, tarifler o kadar kötü ki. Üzüntü ile takip ediyorum. Keşke bu kadınların yaptığına, 10-15 kadın daha eklense. Belki bu ülkede kadın eliyle farklı bir atmosfer doğabilir. Belki bu ülkede, barış ve huzur ortamı oluşabilir. Keşke bunu yapabilsek. Bu konuda biraz erkek çeneleri az konuşsa. Ben sahada gezerken de aynı dili konuştum. Trabzon’da da Diyarbakır’da da İstanbul’da da. Şu anda da görev yapıyorum ve aynı şeyleri konuşuyorum. Bizi hamaset çerçevesi içerisine sığdıramazlar, girmeyiz. Orası, onlara kalsın.
METRO YANITI
“Başakşehir Hastanesine bağlantılı olacak metro hattını sizin durduğunuzu iddia edildi…”
-Benim arkadaşlarım evvelsi gün buna bir açıklama yazdılar. “Yanlış ifade” diye belirttiler. Doğru, ama eksik. Yalan; yanlış değil, yalan ifade. Ben, bu yalan ifadelerden dolayı bir uyarıda bulunmak istiyorum. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanı’na uyarıda bulunmak istiyorum. Ben, kendilerini yanılttıklarını düşünüyorum kendi bakanlarının. Örnek mi? Melen Barajı. Melen Barajı’nı biz gündeme taşıdık. Devlet Su İşleri’nin (DSİ) gündeminde çözüm aradık, didindik; olmadı. Bizim gündeme getirmemizle Sayın Cumhurbaşkanı’nın haberi olunca ödeneği çıktı DSİ üzerinden. Çatlakları, biz gündeme getirince öğrendi Sayın Cumhurbaşkanı. İkincisi Kanal İstanbul’da 30 milyon metrekareye yakın arsa hareketi olduğunu tariflediğimiz yerde, birkaç gün önce, “Burada hiç arsa hareketi yok” diyen bakan var. Tek bir yalanlama yok. Çünkü biz doğruyu söyledik. Bu konuda da herhalde Sayın Cumhurbaşkanı’nı yanıltıyorlar. Sadece o da değil. “ÇED raporuna İBB memuru onay verdi” dediler. Halbuki öyle bir şey yok. Hazirun cetveline attığı imzayı, onay olarak Cumhurbaşkanı’na anlatmış olabilirler.
-Aynı şeyi Ulaştırma Bakanı yaptı: “Efendim şehir hastanesine giden metroyu İBB iptal etti.” Bizim öyle bir hamlemiz yok, hiç olmadı da. Bir gün sonra, “Bana Sağlık Bakanı böyle dedi’ dedi. Başından beri Ulaştırma Bakanlığı’nın sürece dair söylediği her şey yanlış, eksik. Şimdi işin içine yalan ifade de girdi. Bu çok ayıp. Yakışıksız bir durum. Buradan siyaset yapmayın. Bu ülkede bir süreç yaşanıyor doğrusuyla, yanlışıyla. Toplum tarafından eleştirilen tarafları çok. Cumhurbaşkanı bir görev yapıyor. Yardımcı olması gereken atanmış bakanların işi, bize laf yetiştirmek. İşinize bakın. “Efendim ben İBB Başkanına bilgi vermem. Çünkü ikna olmaz!” Nereden biliyorsun? Bilgi al, bilgi ver. Sayın Bakan’ın görevi ne? Bu ülkeye fayda sağlamak. Ben burada, Sayın Cumhurbaşkanı’na da doğru bilgileri aktarmadıklarını düşünüyorum. Yanıltmaya çalıştıklarını düşünüyorum. Çünkü söylediğiniz şey tümüyle yalan. Halbuki biz, oradaki sorun çözülsün diye, Sayın Vali de dahil, kaç tane toplantı yaptık. Çünkü biz geldiğimizde, yaklaşık 2 yıldır duran bir metro hattından bahsediyoruz. Orayı hareketlendirme, bir an önce bitirme çabamız var.
-Ben Sayın Cumhurbaşkanı’na buradan çağrı yapıyorum. Gelin, elbirliğiyle duran bütün metro hatlarını harekete geçirelim 2022-2023 bitmeden. Bu durmuş, 2 yıldır yapılamayan bütün metro hatlarını hemen bitirelim. Bakın bir başka uyarıda daha bulunayım. 2020’de, özellikle kredi imkanı sağladığımız bazı metro hatlarıyla ilgili de talep açmıştık. Bizim krediyi harekete geçirebilmemiz için Hazine onayı gerekiyor. 3 hatla ilgili bizim bu talebimiz reddedildi Ocak ayının ilk haftası. Belki bundan da Sayın Cumhurbaşkanı’nın haberi yok. Reddedilmese, biz o kredi imkanlarıyla metro hatlarını çok hızlı harekete geçirebileceğiz. Buradan çağrı yapıyorum. Hem o 3 hat hem diğer hatlar… Sayın Cumhurbaşkanı, el ele kol kola hepsini bir anda bitirelim. Kredi imkanı var, biz buluyoruz. Sadece istediğimiz bir dokunuş. Finasmanını da beraber çalışabiliriz. Kimin bu metro? Ekrem İmamoğlu’nun mu? Sayın Erdoğan’ın mı? Hayır; milletin. Beraber çözelim. Onun için bakanların bu yanıltmalarıyla, yalan ifade kullanarak hem Sayın Cumhurbaşkanı’na hem hükümete hem millete zarar verdiklerini düşünüyorum.
KANAL İSTANBUL YANITI
“Finansmanı tartışılan bir başka konu da Kanal İstanbul. Dün Sayın Bakan, ‘15 milyar dolar’ dedi. Daha önce 75 milyar lira konuşuluyordu. Finansman konusundaki bu soru işaretlerine ne diyeceksiniz? Bir de ÇED raporunda Kanal İstanbul gerçekleşirse o bölgeden taşınması gereken mahalleler var. O mahallelere nasıl sesleneceksiniz? Çünkü kamulaştırılan alanlarda çok fazla mağduriyet olduğu iddia ediliyor…
-Bir ara ‘75 milyar lira’ dendi. Bir ara ‘20 milyar dolar’ dendi. Şimdi ‘15 milyar dolar’ deniyor. Sayın Bakana bir kişi şunu sorsun; ‘Kaç metreküp hafriyat çıkacak, birim maliyeti ne? Ne kadar köprü yapılacak, birim maliyeti ve toplam yaklaşık maliyeti şu.’ Yukarıdan aşağıya bir diziversin ya. Bu ülkenin milyarlarca dolarlık iş yapmış müteahhitleri, teknik insanları var. Bir anda, bir günde maliyet ortaya çıkar. Niye böyle yuvarlak kelimeler? Bu ülkenin milyarlarca dolarlık iş yapmış müteahhitleri, müşavir firmaları, teknik insanları var. Neden böyle yuvarlak kelimeler? Çocuk oyuncağı mı bu? 15 milyar dolar, 20 milyar dolar, 75 milyar lira… Bu konu çocuk oyuncağı değil. Bu ciddi bir konu. İstanbul halkının da büyük bir kısmının karşı çıktığı bir konu. Maliyetiyle ilgili ‘Yılda beş milyar dolar gemilerden gelir kazanacak’ deniyor. Be ne diyebilirim ki? Yeğeninin yarım saate karşıdan karşıya geçtiğine inanarak bunun doğruluğunu savunan bir bakanın söylemine, benim inanmak içimden gelmiyor. Bize, İstanbul halkına, kurumlara maliyeti bir döksün. Maliyeti bir görelim? Gerçekçi mi, değil mi? Diğer yapı maliyetleri nelerdir? Orada, 1 milyonun üzerinde bir şehir tasarlanıyor. Bana göre bu rakam daha yüksek, 1,5 milyon.
-Ben söylemiştim. ‘Bu iş yüz milyarlara çıktı, ekranlarda iki yüz milyar verseniz kurtarmaz’ demiştim. Göreceksiniz. Maliyetin ne kadar yüksek olduğunu hep beraber göreceğiz. Tahmin edilemeyen maliyetler de bu işin dışında. Hele işin içine hafriyat ve alt yapı sokmuşsanız, yirmi otuz metre alttaki çamur tabakalarla ilgili somut bilgiler yoksa, şehri Allah korusun! Birçok konuyla ilgili Allah korusun ama işin maliyet boyutu da böyle. Dolayıyla bu maliyet rakamlarının gerçekçi olmadığını, kamuoyunu açık bilgilendirme prensibinden uzak bir tavır olduğunu, her gün bir rakam sıçratarak insanların kafasını bulandırmaktır. Çıkarsınlar ondan sonra biz daha somut eleştirilerimizi yaparız. Kamulaştırmayla mahallelerinden olan, yaşam alanlarından olan insanlarla ilgili bu bir başlangıç. Bu feryatlar daha yüzbinleri bulacak. Biz oradaki haritayı görüyoruz. Küçükçekmece’yi, Başakşehir’i Arnavutköy’ü etkileyen alanları haritada görüyoruz.
-Daha bu başlangıç. Feryatları göreceksiniz. İnsanların elli yıldır, yüz yıldır yaşadıkları yuvalarından edildikçe, bir de ‘Gidin orada kooperatif kurun evleriniz yapın’ diye hayal satacaklar insanlara. Bu tarafı konuşulduğunda ÇED raporu asıldı, şimdi planlar askıda, hemen kamulaştırma yazısı yazıldı. Kimin haber var? Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye’yi ve İstanbul’u bu kadar alabora eden, akşamdan sabaha kadar bu kadar meşgul eden bir süreç, akıl tutulmasıdır. Sultanbeyli’de insanların yıllardır süren tapu sorunları var. Çözümü için 30 yıldır insanlar burada emek harcıyor. Mekan sahibi olabilmek, kendi yuvalarının sahibi olmak için. Siz geliyorsunuz 30 yıldır yaşadıkları yerden “Hadi güle güle” diyorsunuz. Hem de burası gibi değil, imarlı hazır yerler. Bu işler öyle kolay değil. İnsanları mekanlarından alıp sağa sola getirip götürmek. Çocuk oyuncağı mı bu? Biraz öyle bakıyorlar sürece. Bu da ayrı bir travma. Kanal süreci böyle devam ederse yüzbinlerce insanın çığlığını duyarız. Umarım bu olmayacak. İnşallah bu iş olmayacak. İnşallah bu geri dönecek. İstanbul adına da Türkiye adına da bir travmadır.
SULTANBEYLİ ZİYARETİ YANITI
“Sultanbeyli’de yapmış olduğunuz toplantıda neler konuşuldu? Sultanbeyli için önemli kararlar alındı mı? İlerleyen süreçte Sultanbeyli’ye kazandıracak projeniz var mı?”
-Bugün yaptığımız toplantı, ilçelerle yaptığımız uyumlu çalışma işbirliği toplantısı. Bugün, Sultanbeyli Belediye Başkanı’mızla çok önemli diyalog ve işbirliği içinde olduk. Burada Büyükşehir’in var olan projeleri, yarım kalmış işleri, eksiklikler, daha önce tasarlanmış ama henüz başlanmamış işleri konuşuldu. Bunlar içinde ulaşım, yeni başlattığımız Çekmeköy- Sultanbeyli metro hattının süreci gibi birçok konu var. Örneğin; İETT hatlarıyla ilgili sıkıntılarını aktardılar. Bunların çözümleriyle ilgili aktif hareket etme adına hemen İETT sorumlusu arkadaşımızı bıraktık, masa kuruldu, çalışıyorlar. Ulaşımla ilgili aktardıkları konularla ilgili bir hafta içerisinde, yine iki tarafın yetkilileri bir araya gelip çözüm bulacaklar. Özellikle İstanbul’un doğusunda, Anadolu yakasında Marmaray ve metro devreye girdikten sonra insanların kuzey-güney hattında iletişimlerinde sıkıntı olduğunu tespit ettik. Onla ilgili bir müjde verdik. Onla ilgili çalışmalar son safhasında. Özellikle arkadaşlarımız Sultanbeyli’yi de çok ilgilendiriyor. Vatandaşlarımızın İETT otobüsleriyle, metro ya da tramvaya ulaşmalarını sağlayacak, aktarmalarını ücretsiz hale getirecek bir sistem çalışıyor. Bu Sultabeyli adına çok verimli olacak. Onun müjdesini verdik. UKOME aşamasına gelmek üzere. Oda temsilcileri oradaydı. Çok demokratik sağlamıştı sayın başkan. İlçe başkanlarını davet etmişti. Karşılıklı çok verimli bir toplantı yaptık.