Ortadoğu, eski Ortadoğu değil!

14.11.2018
A+
A-

İran’a tarihinin en büyük ambargosunu uyguladığını açıklayan ABD Başkanı Donald Trump ve ekibi, özellikle petrol satışlarına getirdikleri bu yaptırımlarla tarihi bir başarı elde ettiklerini kutlar gibi sevinmekteler.

Ama dünya eski dünya değil, keza Ortadoğu eski Ortadoğu değil!

Bu bağlamda şunları sormalıyız:

İran’da iktidarı ele geçirdiği 1979’dan bu yana ne zaman İran bu ambargolardan kurtuldu ki, son nükleer anlaşmasında yumuşatılana kadar?

40 yıl boyunca bütün bu baskı ve ambargolardan İran rejimi ne kadar etkilendi?

Tam tersi bu uygulamaların gölgesi altında İran nükleer programını güçlendirmedi mi?

Bu süreçte askeri anlamda büyük gelişmeler ve başarılar elde etmedi mi?

Daha ötesi, son geldiğimiz noktada en önemli 4 Arap ülkesi başkentini işgal etmedi mi?

Ve bütün bu kazanımları ambargo etkisi altında gerçekleştirdi, bir de bu ambargo olmasaydı demek ki neler görecektik neler?

Bütün bunun yanında unutmayalım ki, İran halkı ekmeğinden oldu, ne olduysa “kötü anlamda” ona oldu.

Hele şu son yaptırımlardan sonra ve Tümen’in değerinin neredeyse yüzde 80 düşmesiyle birlikte asıl yokluk ve zorlukları yine çekecek olan İran halkıdır.

Batı’nın hele hele Amerika’nın ambargo ve cezalarından kim zarar görüyor öyleyse?

Halklar değil mi?

Ne oluyorsa, dediğimiz gibi halklara oluyor!

Rejimler hayatın keyfini sürmeye, ülkelerin elde kalan nimetlerini kullanmaya tam gaz devam ediyor.

Ülkeyi demir yumrukla yöneten İran Devrim Muhafızları, etkilememiş olması gerek ki Ortadoğu’da girmedikleri kasaba veya belde kalmadı. İktidarda olanları etkilememiş olması gerek ki, bütün İslam alemindeki yerel Şii grupları destekleyerek ve kışkırtarak kaos ortamı yaratmayı başardılar.

İran’da halk bütün bu süreçte hayat zorluğu ve ekonomik çıkmazdan dolayı bir kez 2009 yılında rejime karşı ayaklanmayı denedi ve başarısız oldu, öyle ki rejim bütün askeri ve baskıcı gücünü kullanarak halkı yeniden kendine itaat etmesini zorla da olsa başardı.

Körfez savaşından sonra Amerika’nın Irak’a uyguladığı ambargo ve baskıları unutmayalım, kırtasiye malzemelerini bile yasaklamıştı on üç yıl boyunca. Bu süreçte gıdaya karşı petrol programını bile imzalatmıştı. Bununla Irak rejimine diz çöktürmeyi düşünüyordu.

Peki ne oldu, Saddam Rejimi etkilendi mi?

Tabii ki hayır!

Halk aç ve sefil hayatını devam ettirmeye çalışırken, Saddam Küba’dan özel getirttiği puroyu içmeye devam etti.

Ama sürecin sonunda İngiltere ile birlikte Irak’a askeri müdahale düzenleyerek hem Saddam rejimini düşürdü, hem de Irak ulus devletini yok edecek hale getirerek günümüze kadar devam eden ve etkileri olan bir siyası ve toplumsal yapıyı geride bıraktı.

2011 yılında NATO uçakları tarafından kıskaca alınıp, yerdeki silahlı unsurlarca katledilene kadar, yıllarca süren ve Libya’ya uygulanan ambargo ve şantajlar Kaddafi rejimini etkilemediği gibi, Libya halkını içinden çıkılmaz ekonomik ve toplumsal travmalara soktu.

Ve en önemlisi son 8 yıldır bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen Esed rejiminin barbarca katliamlarına karşı, Amerika ve Batı tarafından, Şam rejimine sözde ekonomik ve askeri ambargo ve yatırımlar uygulanmasıdır.

Sarayında her türlü zevkten geri kalmadığını gördük oğul Esed’in. Bu lüks yaşam tarzıyla boykot ve ambargolara karşı koyduğunu ve bununla iftihar ettiğini defalarca katil Esed beyan etmişti.

Bunun yanında her zamanki gibi etkilenen yine Suriye halkı olmuştur.

Bütün bunlara bakılarak şunu sormak istiyorum: Sözde rejimlere karşı Batı tarafından uygulanan ambargo ve yaptırımlar, rejim yöneticilerini ve yandaşlarını etkilemezken, halklar bunun bedelini lokması ve geleceğiyle ödüyorsa bu yaptırımlardan Batı’nın hedefi ne?

Amerika gerçekten bu rejimleri (ki Amerika ve Batı yanlısıdır hepsi) cezalandırmak istiyor ise, neden yıllarca yaptırım uygulayarak halkları cezalandırıyor ve ileriki safhada askeri müdahale ile rejimleri yıkmak için geliyor. Baştan bu müdahaleyi gerçekleştirip halkları bu rejimlerden kurtarsaydı! Niyeti gerçekten buysa!

Ama görünen o ki hedef, bu yöntemler ile bu ülkelerin hem siyasi, hem de toplumsal ve ekonomik yapısını yok etmektir.

Buradan özetle diyebiliriz ki; Amerika, Ortadoğu ülkelerinde rejimleri tayin ediyor, sonra bu rejimleri kullanarak halkları ve toprakları çıkarlarına uygun şekillendirip parçalıyor.

Olan her zamanki gibi masum insanlara oluyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.