İTO’dan ‘sosyal girişimciler’ için yasal zemin önerisi 

İTO’dan ‘sosyal girişimciler’ için yasal zemin önerisi 
05.03.2019
A+
A-

İstanbul Ticaret Odası (İTO) öncülüğünde gerçekleştirilen Sosyal Girişimcilik Arama Konferansı’nda, sosyal girişimciliğin yasal zemine kavuşması için ilk adım atıldı.

İTO’dan yapılan yazılı açıklamada, şirketlerin kâr amacının yanı sıra kamu yararını da gözetmesi ve sosyal sorumluluk projelerine imza atması olarak tanımlanan “sosyal girişimciliğin” yasal bir zemine kavuşması için ilk adımın, İTO öncülüğünde düzenlenen arama konferansında atıldığı bildirildi.

Açıklamada, sosyal girişimciliğin, dünyada İngiltere, Güney Kore, ABD, Brezilya, Latin Amerika gibi birçok ülkede 2000’li yıllardan itibaren yasalaştığı, Türkiye’de ise henüz yasal bir statüye sahip bulunmadığı kaydedildi.

“Sosyal girişimciliğin ne olduğuna, topluma ne gibi faydaları bulunduğuna ve yasal mevzuatta ne gibi düzenlemeler yapılabileceğine” dair konuların ele alındığı konferansta, sosyal işlerin şirketleşmesi ve bu şirketlerin “toplum yararına ticari müessese” olarak tanımlanması için gerekli mevzuat düzenlemesinin önemli bir ihtiyaç olduğu vurgulandı.

“Sosyal işletmeler, iyilikleri çoğaltan müesseseler olmalıdır”

Konferansta konuşan İTO Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, özel sektörün içinden çıktığı topluma karşı en önemli görevi olan sosyal girişimciliğin yasal altyapıya kavuşturulması gerektiğini bildirdi.

Kuralay, “Türkiye’de yüzlerce şirket, gönüllülük esasıyla gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projeleri için, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi farklı bir yasal mevzuattan faydalanmak istiyor. Avrupa’da ve dünyanın farklı ülkelerinde bu şirketlerin özel mevzuatları ve tanımları varken; Türkiye’de sosyal sorumluluk projeleri, şirketlerin kendi tercihine bırakılmış durumda ve bunun için özel bir zemin bulunmuyor.” ifadelerini kullandı.

Sosyal işletmelerin, kâr odaklı kurum değil, iyilikleri çoğaltan müesseseler olduğunu aktaran Kuralay, bu girişimlerin, mevcut kapitalist düzene aykırı gibi görünen yeni bir ekonomik modelin başlangıcı olabileceğini aktardı.

Kuralay, Türk Ticaret Kanunu’nda herhangi bir tanımı olmamasına, bu şirketlerin faydalanacağı özel bir fon bulunmamasına karşın, Türkiye’de yüzlerce şirketin “sosyal girişimcilik” örneği sergilediğini bildirdi.

Bu şirketlerin yalnızca kâr amacı taşıyan şirketlerle aynı tanımda olduğu için fonlara erişim noktasında çeşitli zorluklarla karşılaşabildiğini kaydeden Kuralay, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’de bu şirketler için yeni bir mevzuat belirlenirse, şirketlerin gönüllülük projeleri daha sistematik bir şekilde gerçekleşiyor olacak. Türk milleti hamiyetperver bir tutumla, sosyal işleri daha çok yardım kapsamında değerlendiriyor ancak bu çalışmalarla ilgili sürecin mevzuata kazandırılmasının şart. Sosyal girişimler hem şirket hem vakıf hem de derneklerin faydalandığı bütün fonlardan faydalanabilmeli.”

“Sosyal işletmeler, iyilikleri çoğaltan müesseseler olmalıdır” 

İTO 18-19. Dönem Başkanlarından ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yalçıntaş ise Türkiye’nin köklü vakıf kültürünün getirdiği birikimden de istifade eden bir iktisadi sistem için akademi, iş dünyası, bürokrasinin beraber çalışması gerektiğini bldirdi.

Sosyal girişimci işletmelerin kamunun üzerindeki iş yükünü azaltma görevi gördüklerine işaret eden Yalçıntaş, şu ifadeleri kullandı:

“Sosyal işletmeler vasıtasıyla kamunun yükünü hafifletilecek ve böylece kamu, kaynaklarını çok daha etkin ve sonuç odaklı sorunlar için kullanabilecek. Sosyal girişimcilik sayesinde istihdam artacak ve ülke ekonomisine oldukça yüksek oranda bir katkı sağlanması mümkün olabilecek. Türkiye köklü ve tarihsel birikimiyle bu konuda öncü olabilir. Sosyal işletmecilik ve sosyal girişimcilik, geleceğimizin şekillenmesinde etkin rol oynayacaktır.”

Konferansa AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan, Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Lütfihak Alpkan, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdullah Şevli, İstanbul Social Enterprise Kurucu ortağı M. Hakan Elbir, Koç Üniversitesi Sosyal Etki Forumu Yöneticisi Dr. Gonca Ongan, S360 Genel Müdürü Kerem Okumuş, İmece Platformu Strateji ve İş Geliştirme Yöneticisi Duygu Kambur, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Öykü İyigün, Fazla Gıda Genel Müdürü Berat İnci ve Reflect Genel Müdürü Eray Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 30’dan fazla isim katıldı.

Avrupa’da 16 ülkede mevzuatı var

Toplantıda verilen bilgiye göre, Avrupa’da İngiltere, Danimarka, Belçika, Çekya, Fransa, İtalya, Portekiz, İspanya, Finlandiya gibi 16 ülkede sosyal girişimcilik ile ilgili yasal bir mevzuat bulunuyor. İngiltere’de bu şirketler “Toplumsal Menfaat Şirketleri”, İspanya’da “Sosyal İnisiyatif Kooperatifleri”, Lüksemburg’da “Sosyal Etki Şirketleri” adıyla tanımlanıyor.

Avrupa’nın haricinde ABD, Güney Kore, Şili, Brezilya ve Kolombiya gibi ülkelerde de bu şirketlerle ilgili düzenlemeler bulunuyor. Bu şirketler için dünya genelinde sağlanan imkanlar; çeşitli fonlara erişim kolaylığı ve teşvikler yönünde olurken, kimi ülkeler de bu şirketlere vergi indirimi sağlıyor.

Konferans sonucunda yapılan değerlendirmede sosyal işletmelerin tanımlanması, bunun için de kanun ya da kararname ile bir yasal düzenleme yapılması gerektiği vurgulandı. Sosyal işletmelerin kuruluş itibarıyla ticaret kanununa göre yapılandırılmaları, dernek ve vakıfların yararlandığı haklardan yararlanmalarının sağlanması gerektiğine dikkat çekildi.

(AA)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.