İYİ Parti: Kanal İstanbul’u cevap alana kadar soracağız
İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, partisinin Başkanlık Divanı toplantısının ardından yaptığı basın açıklamasında Kanal İstanbul projesine ilişkin eleştirilerde bulundu.
İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu. Parti olarak Kanal İstanbul projesinin takipçisi olmaya devam edeceklerini ifade eden Ağıralioğlu, “Buraya harcanacak bu paraların çok daha azıyla aynı verimlilikte başka bir fayda sağlamak başka bir imkanı konuşmak hiç mümkün değil midir?” diye sordu.
İYİ Parti Sözcüsü Ağıralioğlu’nun açıklamaları şöyle:
Sözlerine Libya meselesi ile başlayan Ağıralioğlu, geçen hafta tezkere sürecinde endişelerini ifade ettiklerini hatırlatarak, “Suriye politikası başta olmak üzere Ortadoğu da yaptığımız bazı müdahalelerin arkasından ödediğimiz bedellere bakınca Libya’ya askeri tezkerede bu yüzden endişelerimiz vardı. Bu mevzuda muhalefet ihtiyacının ötesinde, milletin ödeyeceği ağır bedelleri yönetme irademizle endişelerimizi ifade ettik. Bunun bir muhalefet karşı çıkışından daha anlamlı tarafı var. Onu kamuoyuna arz etmemiz lazım. Milletimiz bilsin ki; muhalefet iktidarı tehdit ederken yanılmayı istemez. Muhalefet iktidarı eleştirirken haklı çıkmaya heves eder. Biz Libya tezkeresi ile ilgili endişelerimizi ifade ederken yanılmayı bekledik. Biz muhalefet olarak iktidarı hataya düşmek ile ilgili ikaz ederken hissemize İnşallah endişelerimizin haksız çıkacağı bir süreçte bizim listemize yanılmak düşeriz dedik” dedi.
LİBYA’NIN DA HUZURUNU SAĞLAYACAK ŞEKİLDE BİR DÖNÜŞÜM TEMİN ETMEK ZORUNDAYIZ
Libya’da arabuluculuk rolünün biraz daha kabul edilebilir hale gelmesinden memnuniyet duyduklarını ifade eden Ağıralioğlu, “Nihayetinde Rusların Amerikalılarla anlaşma ihtimali bölgedeki bütün siyasal denklemi her şartta değiştiriyor. Bu süreçte hem devletimizin hakkını hukukunu muhafaza etmek hem bölgedeki haklarımızın bölgedeki istikrarla Libya’nın da huzurunu sağlayacak bir şekilde dönüşmesini temin etmek zorundayız. Süreci dikkatle takip ediyoruz” dedi.
Avustralya’da çok geniş bir sahaya yayılan ve hâlâ devam eden orman yangınlarının sebep olduğu can ve mal kayıpları ile koala, kanguru gibi çeşitli hayvan popülasyonunun %30 civarında yok olması hadisesinden büyük üzüntü duyduklarını ifade eden Ağıralioğlu, “Bu vesile ile tabiatı ilgilendiren her türlü meselenin, konunun uzmanlarıyla, bilim adamlarıyla enine boyuna istişare edilerek çözülmesi ve tabiat dengesinin bozulmasının bu sayede önüne geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aynı bağlamda, 17 Ağustos depremi hafızalarımızdaki yerini korurken ve İstanbul’da büyük bir deprem ihtimali de söz konusuyken Kanal İstanbul projesinin bu yönüyle sebep olması muhtemel tüm menfî yönleriyle birlikte hesap edilerek neticesinin kamuoyunun bilgisine sunulması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
CEVAP ALANA KADAR SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Kanal İstanbul ile ilgili İYİ Parti olarak sordukları soruların cevabını alamadıklarını bu yüzden de bu soruları sormaya devam edeceklerinin altını çizen Ağıralioğlu şu soruları yöneltti:
“Bu kanalları yapmak mecburiyetimiz nedir? Bu kanalın yapılmasında irade beyanının arkasında hangi sayılar vardır? Bu kanalın yapım maliyetlerinin bütün detayıyla ortaya çıkması sadece bir ticari bir yatırım olabilme ihtimalinden daha önemli olarak İstanbul’daki yaşam kalitesine tesirleri konuşma bilmiş midir? Burada şehir trafiği gerekçe gösterilerek kanalın etrafındaki trafiği rahatlatmasına dair bir hassasiyetin bu kadar büyük paralarla aşılması doğru mudur? Buraya harcanacak bu paraların çok daha azıyla aynı verimlilikte başka bir fayda sağlamak başka bir imkanı konuşmak hiç mümkün değil midir?
“KANAL İSTANBUL’UN ONDA BİRİ MALİYETİYLE…”
Kanal meselesi ile ilgili önerileri de olduğunu ifade eden Ağıralioğlu, “Daha önce üniversiteden hazırlanmış raporlar da var. İstanbul Boğazı’na Kanal İstanbul alternatif ile mukabele etmenizi eğer trafiğin sıkışıklığına bağlıyorsanız İzmit Körfezi’nden aşağı bağlantının bunun onda birine mal olacağına dair üniversite raporları var. Bunları da ciddiyetle etüt etmek zorundayız, konuşmak zorundayız. Osmanlı döneminden beri konuşulan üzerinde üniversitelerin çalıştığı İTÜ’deki hocaların Amerika’ya kadar gidip fizibilite raporları üzerinden mukayeseler yaparak detaylandırdığı bir projede var. Eğer kanal trafiğini rahatlatmak istiyorsanız bu da bir alternatiftir bunun onda biri maliyetiyle İstanbul’u büyük sorunları ile büyüyen bir şehir olmaktan çıkararak, bir projeyle ciddiyetle konuşabilme imkanı bulmamız lazım” dedi. Türkiye’de çevre hassasiyetinin anketlerden de anlaşılacağı üzere bariz bir şekilde hissedildiğini iddia eden Ağıralioğlu “Bu çok sevindirici bir gelişmedir. Bunu Avustralya’daki aylardır sürmekte olan yangınla da birleştiriyorum. Türk toplumunun çevre hassasiyetini hükümetin de Avustralya’daki yangınla ilgili açıklamaları ile paralellik arz edecek şekilde olduğunu bizim de bunu makbul bulduğumuzu, bu kıymetli bir şuurun memlekette hep bir siyasal davranış haline getirilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
“RANT ETRAFTAKİ ÜÇ BEŞ YANDAŞA DAĞITILIYOR”
Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan’ın “Kiremit üretiyoruz rant üretmekte kötü bir şey değildir” açıklamasını eleştiren Ağıralioğlu, “Hükümetler rantta üretebilirler, rantı üretmek ücretleri kötü etmez. Rantı belirlerken adaletsizlik hükümetleri kötü eder. Dolayısıyla biz hükümetin bu anlamda siyasi dilinin de bozuk olduğunu düşünüyoruz. Bu mevzuda bizi endişeye sevk eden; oluşan rantın etrafta toparlanmış üç beş tane yandaşa dağıtılmış olmasıdır” dedi.
“4 SENEDİR DARBENİN SİYASİ AYAĞI ORTAYA ÇIKARILAMADI”
Cumhur ittifakından münhasıran da Milliyetçi Hareket Partisi’nden FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilgili açıklamalar geldiğini geçen haftalarda Fethi Bey’in, şimdi de Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin konuyla ilgili açıklama yaptığını belirten Ağıralioğlu “İYİ Parti olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkartılmalı açıklamasını sonuna kadar destekliyoruz. Daha evvel bu mevzuda 3 araştırma önergesi verdik. Ak Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Dün CHP önerge verdi ve yine reddedildi. Şayet bu önergeleri bizim getirmemizden muzdarip olunuyorsa ve Ak Parti yahut MHP bu konuda gerçekten samimi ise kendileri getirsinler biz hemen destekleyeceğiz. Eğer önergelerimiz desteklenebilseydi 4 senesini doldurmuş bir darbede her türlü detay konuşulurdu. Darbenin siyasi ayağının ortaya çıkarılmamış olması gibi bir mahcubiyet taşımazdık” dedi.
PARASIZ BIRAKILAN BELEDİYELER TUZAĞI
Konuşmanın sonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yavuz Ağıralioğlu, son günlerde belediye başkanlarının parti değiştirmesi ile ilgili gelen soruya “Türkiye’de belediyecilik sistemini toptan konuşmak lazım. Hükümete yakın olduğunuz zaman devletin imkanlarını, borçlanma imkanlarını ve İller Bankası’ndan kendinize kaynak bulma imkanlarını, hazine garantileri verilerek veya borçlanma garantileri verilerek dış finansman bulma imkanları daha rahattır. Muhalefet partisin de olunca belediyecilik hizmetleri daha çok maddi konforla yapılabildiği için o maddi konfor ele gelmediği için kendinizi seçen seçmeninize karşı vazifelerinizi yapamıyor oluşunuz, hükümet tarafından ayartılma sürecine dönüşüyor. Belediyelere bize gelirseniz size para veririz gelmezseniz böyle canınız çıkar falan gibi bir asabiyetle devlet yönetilmez. Tayyip beyin cümlesi ile mukabele etmem lazım buna “böyle iki tane kaz bile güdülmez”. Partimizce belediyenin hizmetlerini yapabilmesi için bir finans modeli üzerine”
“FAİZ MESELESİNE TAYYİP BEY BAKIYOR”
“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği bir fetvada sosyal konut projelerinde faiz, caizdir ifadesinin kullanması hakkındaki görüşlerinin sorulduğu soruya Ağıralioğlu, “Diyanet kurumu AK Parti’nin iktidar olduğu bu süreçte kurum olarak saygınlık olarak en çok aşınan kurumlardan biridir. Siyaset kurumu da çok aşındı ama en fazla Diyanet aşındı. Adrese teslim fetva, siyasi kuvvete dönüştürülebilecek Cuma hutbeleri, insanları Cuma’ya gitmekten soğutacak kadar bir partinin basın açıklaması gibi Cuma nasihatleri son raddede de hükümetin ekonomiyi canlandırmak için TOKİ’nin sosyal konut projelerine kredi alırsanız o günah yazılmaza döndü. Bu masaya biz bakmıyoruz. Faiz meselesine biz değil de Tayyip bey bakıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda çok hassastır 18 senedir iktidarın iktisadi olarak zor döneminde bir faiz lobisinden bahsediyor galiba bu faiz lobisinin ucu belli oldu; Diyanet İşleri Başkanlığı. Beyefendi sonunda faiz lobisini buldu galiba” yanıtını verdi.”