İYİ Partili Aytun Çıray, muhalefetin oy oranı oranını açıkladı
İYİ Parti Milli Güvenlik Politikaları Başkanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray, muhalefetin oy oranının yüzde 55’e sabitlendiğini ve bu yüzden Cumhur İttifakı’nın erken seçime gitmesinin imkansız olduğunu savundu.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray, Sözcü Gazetesi yazarı Uğur Dündar’a erken seçim tartışmalarına ilişkin konuştu.
AYTUN ÇIRAY (A.Ç.): Sayın Dündar, sizinle yaptığımız mülakatlarda sürekli vurguladığımız bir gerçek var. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanı’nda vücut bulan AKP iktidarları tarafından daimi bir seçim-referandum sarmalıyla yönetildi. Bu seçim-referandum süreçlerinde Sayın Bahçeli hep öncü oldu. Sonuçta bu sarmal, muhalif yorumcular dahil herkeste bir alışkanlık yaptı. Bayram değil seyran değil denecek durumlarda dahi seçim beklenmeye başlandı.
UĞUR DÜNDAR (U.D.): Bu açıklamalar MHP’nin milletvekili transferlerinin önlenmesine yönelik görüşleriyle birleştirilince, bazı çevrelerce bir erken seçimin alameti olarak yorumlandı. Sizce de öyle değil mi? Değilse neden?
MUHALEFETİN OYU YÜZDE 55… ERKEN SEÇİM İMKANSIZ
(A.Ç.): Yeni rejimin 16 Nisan Anayasası’na bakalım. Ona göre Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilleri seçimleri -halk dilinde birbirinden ayrılamaz durumlar için yaygın biçimde söylenen şekliyle- “Katolik Nikahı” ile birbirine bağlanmış durumda. Matematik olarak Meclis’te ne Cumhur İttifakı’nın, ne de muhalefetin tamamının erken seçim kararı çıkarma ihtimali yok. O halde tek çare; Türkiye’yi Sayın Erdoğan’ın seçime götürmesi. Ancak bu durumda hakkı olan 3 seneyi kullanmamış olacak. Zorda olan ekonomi, başarısız Covid -19 süreç yönetimi, hem de muhalefetin oylarının yüzde 55’te sabitlenmiş olması, erken seçimi halen imkânsız kılıyor.
(U.D.): Daha da önemlisi, Türkiye’nin temel meselesi ‘erken seçim mi’ veya meselelerimizin yegane çözümü erken seçim mi?
(A.Ç.): Bu tür tartışmalar hakikati bulandırıyor, yakıcı gerçekleri gölgeliyor. Ancak kasıtlı çarpıtmaları veya yanlış anlaşılmayı önlemek için hemen vurgulayayım: Bir erken veya baskın seçim hiçbir şekilde Millet İttifakı’nı ürkütemez. Bu doğrultuda alınacak kararı “Yaa… Allah işte böyle şaşırtır” sevinciyle karşılarız.
(U.D.): Saadet Partisi lideri Sayın Temel Karamollaoğlu’nun kuşkulandığı gibi başka hesaplar olabilir mi?
(A.Ç.): Olabilir. Ama bu tür yeni seçim kumpas planları varsa, onu neden bir erken veya baskın seçimde uygulayıp da ziyan etsinler?..
(U.D.): Nasıl yani, bu sözlerinizi biraz daha açar mısınız?..
ERKEN SEÇİM TARTIŞMALARI MİLLETİN CEBİNE ZARAR VERİR
(A.Ç.): Eğer seçimlere ve seçim sonuçlarına daha önce hiç uygulamadıkları metotlarla müdahale edeceklerse, bunu 2023 Haziran’ındaki seçimlerde yapmaları daha makul, daha akıllıca olmaz mı? Çünkü böylece 2023 Haziran’ına kadar olan süreyi gözden çıkarmamış olurlar. Neyse bütün bunlar sadece nafile değil, Türk Milleti’nin genel iyiliğine, menfaatlerine, ihtiyaçlarına aykırı, onların cebine zarar veren tartışmalar. Biz, Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti ve Millet İttifakı olarak bütün ilgimizi ve dikkatimizi gerçek sorunlara vermek zorundayız. Erken seçimmiş, baskın seçimmiş bunlar bizim meselemiz değil. Asli ve hakiki gündemi karartmak, gölgelemek için atılan sahte işaret fişekleriyle gereksiz yere dolduruşa gelmeyelim.
(U.D.): O halde Sayın Devlet Bahçeli gibi deneyimli bir siyasetçinin uyarısını seçim değil, başka bir çerçeve içine yerleştirmemiz gerekiyor.
(A.Ç.): Elbette. Her şeyden önce Sayın Erdoğan’a koşulsuz bağlı seçmenlerin oranında sanıldığından çok daha fazla bir aşınma söz konusu. Bu aşınma Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ve Sayın Ali Babacan’ın farklı türden açıklamalarıyla hızlanmakta. Efendim, milletvekillerinin parti değiştirmesi engellenmeliymiş, bu yapılamıyorsa sıkı kayıtlara bağlanmalıymış. Neden? İYİ Parti’nin YSK müdahalesiyle seçime girmesini engellemeye yönelik kumpas, Sayın Akşener ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü ahlaklı ve demokratik iş birliğiyle bozulduğu için mi? O dönemdeki tüzüğe göre çok yetkili Genel Sekreter olarak süreci ben takip ediyordum…