İYİ Partili Cesur’dan ‘Süleyman Demirel’ tepkisi
İYİ Partili Aylin Cesur: Bu karar Konya Selçuk Üniversitesi kadrolarını rahatsız etmiştir, kamu vicdanını yaralamıştır. Konyalıları üzmüştür. Süleyman Demirel’i sevenleri üzmüştür. Süleyman Demirel’in ülkemiz için yaptığı hizmetleri yok sayan bu saygısızlığın sebebi nedir?
İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, Konya Selçuk Üniversitesi Yönetimi’nin Süleyman Demirel’in adını Kültür Merkezi’nden kaldırmasına tepki gösterdi.
Cesur, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, ”Soruyoruz; Süleyman Demirel’in ülkemiz için yaptığı hizmetleri yok sayan bu saygısızlığın sebebi nedir?” dedi.
İYİ Partili Aylin Cesur’un açıklamaları şöyle:
”Bugün bu toplantıyı yapmamızın nedeni, Konya Selçuk Üniversitesi Yönetimi’nin, üniversitenin kurulmasında imzası ve gelişiminde büyük katkısı olan 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in adını, Kültür Merkezi’nden kaldırılmasına yönelik kararı hakkında görüşlerimizi kamuoyuna açıklamak ve önerilerimizi sunmaktır.
İlk olarak söylemek isteriz ki; bu karar basit bir isim değişikliği değildir. Biran evvel dönülmesi gereken bir yanlıştır, ayıptır. Tarihe karşı yanlıştır. Eğitim veren bir kurumda verilecek olan insanlık, vicdan, vefa ve tarih bilinci kavramlarını zedeleyici olduğu için yanlıştır.
Bu karar Konya Selçuk Üniversitesi kadrolarını rahatsız etmiştir, kamu vicdanını yaralamıştır. Konyalıları üzmüştür. Süleyman Demirel’i sevenleri üzmüştür.
Sultan Alparslan tarihimizin, milletimizin çok önemli şahsiyetlerdendir ve adı yaşatılmalıdır ama yapılacak olan bir yeni eser yapıp ona ismi verilmesidir.
Soruyoruz; Süleyman Demirel’in ülkemiz için yaptığı hizmetleri yok sayan bu saygısızlığın sebebi nedir?
İsmi silinmeye çalışılan kişi, bir ömrü “Daha hür, daha demokrat, daha zengin, daha güçlü ve daha mamur bir Türkiye hedefine” adamış Süleyman Demirel’dir. Süleyman Demirel; demokrasi ve kalkınma kahramanıdır.
Cumhuriyet’in 50 senesinde Süleyman Demirel vardır. 10 sene yüksek idarecilik, 12 sene Başbakanlık, 6 hükümete başkanlık, 21 sene muhalefet liderliği, 7 sene Cumhurbaşkanı olarak geçen bir 50 sene, nasıl silinebilir, neden silinmek istenir?
Süleyman Demirel’in bir ömre değil, bin ömre sığacak kadar çok hizmetlerle ve eserlerle dolu ömrünü neye adadığını yeni nesillere aktaracak yerde, böyle bir isim değişikliğine gidilmesi, yıllarca tanık olduğumuz pek çok emsali de göz önüne alınca, halkımızın tarihi ile bağlantısını kesmeye yönelik bir girişimin devamı mıdır?
KONYA SELÇUK ÜNİVERSİTESİ YÖNETİMİNİN ALDIĞI BU KARAR DEĞER BİLMEZLİK VE VEFASIZLIK ÖRNEĞİDİR
Konya Selçuk Üniversitesi yönetiminin aldığı bu karar ancak art niyetle açıklanabilen, bir değer bilmezlik ve vefasızlık örneğidir.
Çünkü Konya Selçuk Üniversitesi, Süleyman Demirel’in Başbakanlığı zamanında kurulmuş, yine üniversitenin büyütülmesi ve kapasitesinin arttırılması Süleyman Demirel’in talimatı ile gerçekleşmiştir. Bu katkıya minnet duyulacağı ve ülkesine bir şey yapmaya heves uyandırsın diye örnek olacağı yerde, isminin silinmesine yönelik bu gafletin yaşanması üzücüdür.
Konyalının ve Türkiye’de sağduyu sahibi herkesin sinesinde bir ateş yakılmıştır. Soruyoruz? Bu mu sizin Türk töresinden anladığınız?
DSİ Müdürü olarak, başbakan olarak, cumhurbaşkanı olarak Konyalı Konya Ovası Projesi hizmetleri, Konya’ya su ve sulama sağlayan Apa ve Altınapa, Derebucak, İvriz, May, Sille Barajları. 31 Mart 1975’de henüz hükümeti güvenoyu almışken 11 Nisan 1975’de başbakan olarak Konya Selçuk Üniversitesi’nin kuruluş kararının Resmi Gazetede başbakan olarak imzasıyla çıkması. Konyalı buna bir şey demeyecek mi?
Aziz Konyalı, ahde vefa sahibi, Mevlana’nın şehri, maneviyat yuvası ve diyarı Konyalı buna elbet bir şey diyecek. Buna ahde vefasızlık diyecek, Konya’mıza bu denli büyük hizmetleri olan Demirel’e yapılan bu densizlik elbet Konyalının vicdanında muhasebe edilecek, suçluları da Yüce Milletimizin vicdanlarında mahkum olacak.
Hadi kaldırın saydığım baraj ve projeleri de, hizmetlerini de kaldırın. Gap’ı, Dap’ı, Kop’u, Petkim’i, Tüpraş’ı, Aliağa Rafinerisini, Keban’ı, Seydişehir Alüminyum Fabrikasını, İskenderun Demir Çelik Fabrikasını, Seka Kağıt Fabrikasını kaldırın (zaten müze yaptınız), kaldırın üniversiteleri, okulları, hastaneleri, köprüleri, televizyonu, elektriği, elektrifikasyonu, kaldırın bakalım geriye ne kalıyor?.. Geriye kala kala sizin sata sata bitirilemeyen ne kalıyor, enkaz haline gelmiş, fakru zaruret içinde kalmış, haline terk edilmiş milletimiz kalmıştır.
Hem de merkez sağın tartışmasız lideri Demirel’i hiçe sayacaksınız, ismini kaldıracaksınız, yok sayacaksınız ve ne kazanacaksınız? Demirel ne kaybedecek?
Demirel vefalı Konyalının da Büyük Türkiye sevdalılarının da gönlünde kuşaklar boyu, ilelebet yaşayacak. Kendi yardımcı doçentlik, öğretim üyeliği aldığı üniversiteye 40 yaşında rektör olunca 6 ay içinde o üniversiteyi kuran kişinin ismini silen biri ise işte böyle hatırlanacak.
Süleyman Demirel’in hükümetleri zamanında sağlık hizmetleri, yol, su, elektrik, telefon ülkenin her köşesine halkımıza ulaştırılmıştır. Okul, öğretmen, televizyon, ülkenin her köşesine, her köyüne kadar gitmiştir. Velhasıl ülkenin her köşesi ve kişisi, medenî hizmetlerin tümüne kavuşmuş, bunlardan istifade etme olanağına kavuşmuştur.
Adı silinmeye çalışılan, “suyu arayan adam”dır, “suyu getiren adam”dır. Barajlar kralıdır. Dicle ve Fırat’ın üzerine Keban Barajı’nı yapan, Seyhan Barajı’nı, “Bir ömrüm daha olsa bir daha veririm” dediği büyük eseri GAP’ı “Dünyanın incisi” dediği Atatürk Barajı’nı, Birecik Barajı’nı ve Karkamış Barajı’nı yapandır. Barajlarla suyu bulduğu gibi Türkiye’ye elektrik bulan, elektrik sayesinde fabrikaların kurulmasını sağlayandır.
İskenderun ve Ereğli Demir-Çelik fabrikaları, Kırıkkale rafinerisinin yapımı, Kocaeli ve Mersin’deki rafinerin genişletilmesi, İskenderun’dan Batman’a boru hatları, Elbistan Santrali’nin inşası, İzmir Petro-Kimya, Samsun Bakır Fabrikası, Kağıt fabrikaları, gübre fabrikaları onun zamanının eserleridir.
1965’te 54.000 traktörü olan Türkiye’den 1970’de 102.000 traktörlü Türkiye’ye..Yollarla memleketi birbirine bağlayan, Avrupa ile Asya’yı, Boğaz köprüsüyle bağlayandır.
Bolu tüneli, Dağları değil çağları deldiği Urfa Tüneli, İstanbul çevre yolu, 374.000 km. köy yolu ile gidilemeyen yerleri gidilen kılandır. Hayatını bu memleketin kalkınmasına, ülkenin imar ve inşası ile gelecek refah ve mutluluğa adayan Demirel’dir O.
İğneden ipliğe her şeyi satın alan bir ülkeden, kendine yetecek inşa gücü ve sanayi tesisi ile ve eğitim kurumu olan bir ülke olmasını sağladığı milletine hizmet için adanan bir ömür..
“Büyük Türkiye” hamlesinin gayreti yurt topraklarında verilecekti diyen, “Bilgi konacak, demir konacak, çimento konacak ve en önemlisi bu güzel topraklara sevda konacak” dediği bu topraklara hepsini koyan Demirel’dir O.
“Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız, cevabım: Cumhuriyet benim; İslamköy’den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet’tir ve bunu Büyük Atatürk’e borçluyuz.” Diyen kişidir O.
Cumhuriyetin kendisinden sonra ki en güzel eseri saydığı üniversite hamlesinde en büyük katkıyı sağlayan da odur.
1965 seçimleri sonrasında Hükümet kurup ülke yönetimini devraldığında, Türkiye’de, İstanbul, Ankara ve İstanbul Teknik Üniversitesi olmak üzere üç üniversite faaliyette idi. Erzurum’da Atatürk Üniversitesi, Ankara’da Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesi, İzmir’de Ege Üniversitesi, eğitim ve öğretim yapmakta idi, ancak kuruluş safhasında idi.
2000’e gelindiğinde hizmet gören 77 üniversitenin geriye kalan 70’inin kuruluş kararlarında, kuruluş kanunlarında, kurulduktan sonra gelişmelerinde, Başbakan olarak, Siyasi Parti Genel Başkanı olarak, Cumhurbaşkanı olarak, siyasi iktidar olarak katkısı vardır.
Üniversitelerimize, üniversitelerin gelişmesine, yeniden yapılanmasına, hayırseverlerimiz yardımcı olmuşlardır.
Hem vakıf üniversitelerini kuran, hem de Devlet üniversitelerine yardım eden, Kadir Has, Koç, Sabancı, Yaşar ile yakın dostlarını teşvik etmiş yüreklendirmiştir.
Kayseri Erciyes Üniversitesi’nin yapılanmasına büyük katkıda bulunan 30’a yakın hayırsever için tören.
Muğla Sıtkı Koçman, Bolu’da İzzet Baysal, Isparta Şevket Demirel’i; İstanbul Teknik Üniversitesi’nin çeşitli tesislerini 50’ye yakın meslektaşı-dostu, Gaziantep Üniversitesi’ne Sani Konukoğlu Vakfı, Karaelmas Merhum Hacı Kadri Yılmaz, Onsekiz Mart Hüseyin Âkif Terzioğlu Vakfı, Kocaeli Âsım Kocabıyık, dostları idi, elele verdiler.
Bu üniversiteler, gençlerimiz okusun, kendilerine ve memlekete faydalı olsun, bilim yapılsın, teknik öğrenilsin diye kuruldu. Şimdi ise üniversitelerimiz, atanan yönetimleriyle siyasetin oyuncağı haline gelmiş durumda üzülerek ekleyelim. Diplomalı gençlerimiz işsiz, üniversiteli öğrencilerimiz mutsuz ve umutsuz oldu.
Demirel, halkın karşısına “Kavgada, dövüşte fayda yoktur. Gelin Türkiye’yi iyi günlere götürelim. Aş bulalım, ekmek bulalım. Türkiye’yi imar ve inşa edelim. Türkiye’yi kalkındıralım. Çağdaş ülkeler seviyesine getirelim. Ve geleceğe yürüyelim” diye çıkmıştı.
Bugünse kavga dövüş her yerde. Gelecek için sunacak bir şeyi kalmayanlar, intikam alırcasına geçmişe çatar, geçmişte yaşar hale gelmiş. Bugün toplum bölünmüş, birliğimizi ve beraberliğimiz endişe verir hale gelmiş, sebebini soruyoruz? Siyaset dili kaba, siyaset dili öfke dolu ve siyasete güven kaybolmuş..
Vatandaşına “bizim vatandaşımız”, öğrencilerimiz, kadınlarımız, sağlıkçılarımız, çiftçimiz, sanayicimiz, iş adamımız, esnafımız diyen bir anlayışı getirendir Demirel. Bugünse, vatandaşlarına dertlerini, taleplerini iletti diye terörist diyen, hakkında soruşturma açan, gözaltına alan bir anlayış hakim kılınmış.
1975’te ve sonra 1999’da Helsinki anlaşmasıyla Demirel’le başlayan aday üyelikle devam olunan Avrupa yolculuğu. 1990’da Gümrük Birliği’ne üyeliği. Amerika’dan Rusya’ya iyi ve artan ilişkiler. Orta Doğu ve Orta Asya ile gelişen çok iyi ilişkiler ve şahsi dostluklar Onun sayesinde.
Şimdiyse, herkes memlekete düşman edilmiş, dostlar bir bir kaybedilmiş, diplomasideki devlet geleneği hiçe sayılmış ve Türkiye’nin dünya sahnesindeki itibarı adım adım yok edilmiş, bütün ülkelerle ihtilafa düşmüş bir Türkiye’ye gelinmiş.
Her daim siyaset arkadaşlarıyla toplanınca yaptığı teşekkürde vurguladığı çok önemli bir husus vardı: “Kırk yıl boyunca ülkenin bütçesini kullandıkları halde tek bir kör kuruşun hesabı kendilerine sorulamamıştı, bu muhasebeden hep alınlarının akıyla çıkmışlardı. Tek bir damla kanın da kendilerine hesabı sorulacak bir zemine neden olmamışlardı.”
Şimdi soruyorum Süleyman Demirel’i unutturmak isteyenlere. Şükür aynıyız diyebilir misiniz? İsrafa ve betona giden milyonları ne yapacağız evet derseniz?
Geçiş garantili yollara, hasta garantili hastanelere ödenen milyarlar.
2021-2023 arasında bütçemizden çıkması ön görülen 48 milyar lira köprü ve otoyol geçiş garantisi, 60 milyar şehir hastanesi hasta garantisi ve kiralar..
O ismi silinen Demirel olsa mesela 1 milyon 200 bin vatandaşımıza doğrudan istihdam demek olurdu bu para. Onların ekonomiye katacağı hizmet ve tüketimle daha çok girişim, yatırım ve daha da çok istihdam demek olurdu.
Bu salgında aşı demekti, sağlık sisteminin iyileştirilmesi, ihtiyaç duyulan sağlık çalışanlarının istihdamı demekti, öğretmen açığının kapatılması demekti, üniversitelere argeye ayrılan pay demekti.
Kullanılmayan yol yapmak değildir kalkınma. Var olan yolu yıkıp bir daha yapmak, biraz genişletip “yol yaptık” demek değildir.
Çiftçiyi borca batırmak, ödenemeyecek su faturaları yüklemek, sonra da su vermemek değildir kalkınma.
Üretimi bırakıp, memleketi ithalata mahkûm etmek hiç değil.
Büyüme her vatandaşa ulaşırsa, kalkınma memleketin her yerine yayılırsa, hizmet hiçbir fark gözetmeksizin bütün vatandaşlara götürülürse, sadece bazı vatandaşların değil, bütün vatandaşların dertleri, yönetenlerin derdi olursa memlekette refah olur.
Kalkınmadan bahsedenlere tavsiyem; Süleyman Demirel’i unutmasınlar. Çünkü unutturmak isteyenlerin yaptıkları kalkınma değil, biliyoruz.
Demokrasiden bahsedenler Süleyman Demirel’i unutmasınlar. Çünkü unutturmak isteyenlerin hukukun üstünlüğünü, anayasayı ve hatta Meclis’i nasıl hiçe saydığını görüyoruz.
Cumhuriyet tarihimiz boyunca Cumhuriyetin temel ilkelerini değiştirmeyi hedefleyen akımlar varolmuş, bunlar zaman zaman ve yer yer “açık ve yakın tehlike” halini almış, ancak bunların, her zaman üstesinden gelinmiştir. Laiklik, demokrasi ve Cumhuriyet, bir bütünün ayrılmaz parçaları, bu bütün de; din, vicdan ve düşünce özgürlüğünün, insan haklarının ve kadın-erkek eşitliğinin vazgeçilmez önkoşuludur.
Tarihi millet yazmaktadır. Şanlı tarihimizde Mustafa Kemal Atatürk vardır, Süleyman Demirel vardır. Ve onlar yıllarca vardır, çok önemli zamanlarda vardır, çok büyük işlere imza atılırken ve etkisi yıllarca sürecek hizmetler yapılırken vardır.
Bakınız buradaki Çilekeş Anadolu kadınının pozunu anlatmaya sayfalar yetmez. Ferasetine ve cesaretine bakın, asaletine bakın. Sonra da dönüp bakalım bu karardaki basiretsizliğe..
Bir elinde Türk bayrağı, diğer elinde demokrasi ve kalkınmanın bayrağı. Demirel’i ne güzel anlamış Anadolu kadını. Arif olmak, irfan sahibi olmak ayrı meziyettir. Bazısı makam sahibi olur ama bunlara asla sahip olamaz. Bu fotoğraftır Selçuk Üniversitesi Rektörüne cevap; cevabı işte bu Anadolu kadını veriyor.
Bu duygu ve düşüncelerle, 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’i minnetle ve saygıyla anıyor, Konya Selçuk Üniversitesi Yönetimi’nin Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nden Süleyman Demirel’in adını çıkartma kararını kınadığımı, bu karardan dönülmesi için yönetimini, bağlı olduğu kurumları, bu kararı verenlerin o görevde olmalarında sorumluluk payı olan kim varsa bu yanlıştan bir an evvel dönülmesi için sorumluluk almalarını hatırlatıyor ve kamuoyunun vicdanına sunuyorum.
Üniversite yönetiminin bu kararından vazgeçmeli, kültür merkezine Süleyman Demirel adını iade etmelidir.
Ben demokrasiye adanmış bir ömrün yanında faydalı ömrümün 20 senesini geçirmiş biri olarak bunları söylemeyi ömrünü adadığı milletine karşı sorumluluk sayarım. Ve bundan sonra da gittiğim her yerde, yaptığım her konuşmada bir Selçuk Üniversitesi Rektörünün halini senelerce onun peşine düşen millete şikayet etmeye devam edeceğim. Allah’a ve millete sığınarak.”