İYİ Partili Türkkan: ‘AKP ikinci çözüm süreci için suç ortağı arıyor’
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, AKP’nin ikinci çözüm süreci için oldukça istekli olduğunu belirterek, HDP dışında bir suç ortağı aradıklarını söyledi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, AKP’nin ikinci bir çözüm süreci başlatmayı amaçladığını ancak kendisine HDP dışında bir suç ortağı aradığına dikkat çekti. Türkkan, AKP’nin bu konuda hedefinde terörist başı Öcalan’ın olduğunu belirtti.
Oda TV’den Nurzen Aruman’ın sorularını yanıtlayan Türkkan, devletin işsizlik için hiçbir adım atmadığına dikkat çekerek, yargı bağımsızlığından söz etmenin mümkün olmadığının altını çizdi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“DEVLET İŞSİZLİK İÇİN HİÇBİR ADIM ATMADI”
“İşsizlik Türkiye’nin en önemli problemi. İşsizlik sayesinde Türkiye’de vergi de toplanamıyor. Bütçe açığı da artıyor, sadece vatandaşın tenceresinin kaynamaması dışında. Devletin yönetiminde de bütçe açığını ciddi anlamda ortaya çıkarıyor işsizlik, çünkü Türkiye’de toplanan vergilerin yüzde yetmişten fazlası dolaylı vergilerden toplanıyor. İşsizlik çoğaldığı sürece insanların harcamaları azalıyor, harcamalar azalınca da devletin topladığı vergi azalıyor. Dolayısıyla bütçe açığı ciddi anlamda artıyor.
Devletin işsizlikle ilgili yapmış olduğu hiçbir doğru adım yok şu ana kadar. İşsizliği izale edecek 2 tane konu var, üretime yönelmek, bu sadece sanayi üretimi değil, tarım üretimi yerinde istihdamı çözmenin birinci ayağı tarım üretimidir.
Tarımda sübvansiyon ciddi anlamda artırılmalı. Ekilen biçilen arazilerden elde edilen ürüne ciddi anlamda devlet sübvansiyon uygulamalı ki insanlar ektiği biçtiği tarladan aldığı üründen o yılı geçirsinler o yıl yaşayabilsinler, o yıl doyabilsinler. Ama insanlar ektiğiyle biçtiğinin karşılığında bırakın para kazanmayı harcadığı mazotun attığı gübrenin, verdiği işçiliğin karşılığını bile alamıyorsa, ekmemeye başlayacak. Dolayısıyla hem sosyal bir problem olan kente göçü hızlandıracak hem de yerinde istihdamı sağlayamayacaksınız. Tarımda ciddi anlamda bir reforma ihtiyacımız var, tarım ürünlerinden elde edilecek gelir, ülkenin kalkınmasında en önemli kaynak olacaktır. Daha önce bunu dünyada yapan bir Brezilya var, oradan örnek alınabilir.
Türkiye tarım işçisine tarımla uğraşan vatandaşına ciddi anlamda sübvansiyon vermeli. O sübvansiyonlarla tarım sektörünü ayakta tutmalı, aksi halde Türkiye’de sadece sanayi üretimiyle de işsizliği yok edemezsiniz.”
“YARGININ BAĞIMSIZ OLDUĞUNU SÖYLEMEK MÜMKÜN DEĞİL”
“AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ve arkadaşları yargı alanındaki düzenlemeleri içeren teklifi TBMM Başkanlığı’na vermeden önce bize getirdiklerinde görüşlerimizi onlara ilettik. Önce şunu söylemeliyim. Yargı paketi demokrasi adına önemli bir adım. Ancak değerlendirmelerimiz ve içerikteki eleştirilerimiz devam ediyor.Düzenlediğim basın toplantısında da söyledim ve tekrar ediyorum. Yasalarda bazı kavramların özenle seçilmesi gerekiyor. Getirilen yargı paketinde de bunu gördük. Hukuk terimlerinin doğru kullanılması gerekiyor. Bir örnek vereyim; Pasaport Kanunu’nda yapılması öngörülen değişiklikte, “terör örgütleri üyeliği veya iltisakı” ifadesine yer yerilmiş. “Burada kullanılan iltisak kelimesi ceza hukuku terminolojisinde yok. Üstelik muğlak bir sözcük. İlk bu kelimeyi ne zaman duymuştuk. 15 Temmuz darbe girişimden sonra. Hukuk terminolojisinde olmayan sözcüklerin, düzenlemelerde yer alması teknik açıdan da doğru değil..Yine aynı düzenleme için bir itirazımız daha var: “terör örgütü üyeliği veya iltisakı bulunanların soruşturma ve kovuşturma evreleri neticesinde lehine hüküm verilmesi halinde pasaportlarının iadesi için İçişleri Bakanlığınca araştırma yapılması gerekliliği” öngörülmüş. Hukuken suçsuzluğu kesinleşmiş kişiler nezdinde İçişleri Bakanlığınca böyle bir araştırma yapılması hukuka olan güveni sarsmaz mı? Tabii bunlar TBMM de hatırlatılacaktır. İdare,yargının üzerinde olamaz.
Hâkim ve Savcılar Kanunu’nda da öngörülen değişiklikleri gözden geçirince şunu belirtmemiz gerekiyor. İYİ Parti olarak bizim için asıl sorun, Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapısındadır. Adalet reformu dedikleri reformun tamamı değişse, HSK’nın yapısında değişikliğe gidilmediği sürece Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir.
Bir başka eleştiri, yasal mevzuatımızda olan bazı düzenlemelerin yargı paketinde tekrar edildiğini de görüyoruz. .Bir örnek vereyim: Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılması öngörülen değişiklikte “haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” deniliyor.. Oysa bu yeni bir düzenleme değil. Çünkü Türk Ceza Kanunu’nun 301 ve 218. maddelerinde zaten var.. Yani, var olanın tekrarı.
301.maddenin 4.fıkrası aynen şunu diyor: “eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.” Daha net ifade olabilir mi? Kanun koyucu mevcut yasanın 218.maddesinde şöyle diyor: “… ancak haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.” Burada sorun uygulamalarda. Burada sorun yargılamalar sürecinde. Paket TBMM de ayrıntılı ele alınacaktır.Ben bir iki örnek vermek istedim. Biraz önce söylediğim gibi yargı paketi demokrasi adına önemli bir adım. Ancak önemli olan iktidarın muhalefet partilerine kulak vermesi, eleştirilerini dinlemesi. Ben yaptım oldu dememesi.”
“AKP ÇÖZÜM SÜRECİ İÇİN SUÇ ORTAĞI ARIYOR”
“Bu konuda ben her an Türkiye’de yeni bir çözüm süreci bekliyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sütre gerisinde bir çözüm süreci aradığını düşünüyorum ama burada çözüm sürecinde iş birliği yapacağı suç ortağını arıyor bence. HDP’yi değil de kendi gözüne İmralı’daki bebek katilini kestirmiş gibi görüyorum.
Milletin menfaatine demokrasiyi yok edecek, hukuku rafa kaldıracak, herhangi bir uygulama olursa bunun tamamen karşısındayız. Milletimizin menfaatine, demokrasimizin evrensel değerlerine uygun herhangi bir faaliyet olursa bunu destekleriz, bundan da desteklediğimizi söylemekten bir kompleks duymayız.
Yeni bir anayasa yapma kararlılığımızı sürdüreceğiz. Ama bunun için esas önceliğimiz cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen bu sistemden bir an önce geri dönüp güçlendirilmiş bir parlamenter sistem talebimiz devam ediyor. Parlamenter sistemin hangi özellikleriyle güçlendirilebilir derseniz parlamenter sistemin bütün dünyadaki tanımı belli. Bütün dünyada örnekleri de var. Amerika’yı yeniden keşfetmeye de gerek yok bu konuda.”
(Yeniçağ)