Kılıçla hutbe geleneği ne anlama geliyor?
İslam Tarihçisi Prof. Dr. Ziya Kazıcı, “Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Ayasofya’da ilk cuma hutbesine kılıçla çıktı. Burada verilen mesaj; Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin yeniden camiye çevrildiğinin bir ifadesi ve fethe bir mesajdır.” dedi.
Tarihçiler, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi açılışında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın hutbeyi okumak için minbere kılıçla çıkmasını değerlendirdi.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve İslam Tarihçisi Prof. Dr. Ziya Kazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kılıçla hutbeye çıkma geleneğinin kesin tarihinin bilinmediğini söyledi.
Bir rivayete göre Hz. Ömer’in bu geleneği uyguladığını belirten Kazıcı, “Müslüman devletler, bir şehri savaşla fethettikten sonra oranın en büyük yerlerinde kılıçla hutbe okuturdu. Kılıçla hutbe geleneği oranın savaşla fethedildiği anlamına geliyor.” dedi.
Osmanlıda da kılıçla hutbeye çıkma geleneği vardı
Kazıcı, Osmanlı döneminde de padişahların tahta çıkma törenlerini cuma günü yaptığını ve padişahların ilk hutbeyi kılıçla okuduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Bu, bütün hükümdarlara da ait bir gelenektir. Dini manada herhangi bir özelliği yok ama gelenek olarak bir hatırlatma manasında böyle bir uygulama söz konusudur. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da Ayasofya’da ilk cuma hutbesine kılıçla çıktı. Burada verilen mesaj; Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin yeniden camiye çevrildiğinin bir ifadesi ve fethe bir mesajdır. Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmüş olması sadece Türkiye için değil, bütün bir İslam dünyası için önemli bir gelişmedir.”
“Ayasofya savaşarak alındığı için kılıç hakkıdır”
Tarihçi-Yazar Ahmet Anapalı ise İslam hukukunda savaşta bir yerin anlaşarak teslim alınması durumunda o yerin, camiye dönüştürülmediğini söyledi.
Savaşarak alınan yerlere ise devletin zimmetli emaneti muamelesi yapıldığını belirten Anapalı, “Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u savaşarak aldığı için dilediği bir yeri ‘bu benim kılıç hakkım’ diyerek ganimetinden sayıp kendi malı yapabilir. Fatih Sultan Mehmet Ayasofya için ganimet olarak ‘kılıç hakkım’ demiştir.” diye konuştu.
Anapalı, İstanbul fethedilirken Karagümrük’ten Beyazıt’a kadar savaş yapıldığını anlatarak, şöyle devam etti:
“Osmanlı Devleti, bu yerleri savaşarak, sokak sokak aldı. Bu yüzden Karagümrük ve Beyazıt tarafındaki bütün kliseleri camiye çevirdi. Mevcut Balat’taki kliseler ise Osmanlı zamanında yapılan kliselerdir. Kocamustafapaşa’dan Kumkapı’ya kadar olan yerlerde onlarca klise var. Bunların hiçbiri camiye dönüştürülmedi. Çünkü bu bölgeler savaşmadan teslim oldu ve anahtarını verdiler. Bu bölgede bulunan kliselere el koyamazsın hukuki olarak. Ayasofya savaşarak alındığı için kılıç hakkıdır. Bu nedenle cuma hutbesine kılıçla çıkılır.”
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin 86 yıl sonra açılışındaki cuma namazında hutbeye kılıçla çıktığını dile getiren Anapalı, “Diyanet İşleri Başkanı, Fatih Sultan Mehmet Han’ın kılıç hakkı bir camide hutbe verdiği için İslam hukukuna ve Osmanlı adetlerine uygun olarak kılıç kullandı ve kılıçla hutbeye çıkarak adet ile töreyi devam ettirdi. Ali Erbaş’ın kılıçla hutbeye çıkması ‘burayı ben kılıcımla aldım’ deyip, orayı fethederken kullanılan silah ve gücü gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
(AA)