Köstebek
Vicdanla vicdansızlık, ahlakla ahlaksızlık, adaletle adaletsizlik, inançla inançsızlık doğruların kabul görmediği, her doğrudan yanlışların çıkarıldığı toplumlarda güç odakları mesajlarını taşeronlar aracılığı ile aydınları katlederek vermişlerdir.
Toplumların içindeki bu köstebeklere en güzel örnek; milletçe şahit olduğumuz FETÖ terör örgütüdür.
Necip Hablemitoğlu‘nun FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ ve Gülen hareketinin yapılanmasını, hedeflerini, söylemlerini ve eylemlerini konu alan kitabında her şey açıkça anlatılmıştır. Necip Hablemitoğlu, evinin önünde uğradığı suikast sonucu 18 Aralık 2002 tarihinde katledilmiş ve hala failleri bulunamadığı gibi hazırlık soruşturması İçişleri Bakanlığı’nda on yıla yakın sürmüş davası yeni açılmıştır.
2000’li yılların başında Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu katıldığı TV programlarında Gülen yapılanmasına dikkat çekiyordu ve Gülen hareketini koruyanların boy hedefi haline gelmişti.
Çankaya/ Ankara
Çankaya ilçesi Hatti, Hititler, Frigyalılar Lidyalılar, Pers İmparatorluğu, Makedonya Krallığı, Galatlar, Roma İmparatorluğu, Doğu Roma İmparatorluğu, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Anadolu Selçuklu Devleti, Ahiler ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerini yaşamıştır. Ankara’nın 13 Ekim 1923 tarihinde yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olmasının ardından gelişen Çankaya, 15 Haziran 1936 tarihinde 3012 Nolu Kanun ile ilçe statüsüne erişmiştir.
Çankaya ilçesi tarihinde birçok medeniyete tanıklık ederken Cumhuriyet döneminde 24 Mart 1978 Savcı Doğan Öz, 11 Temmuz 1978 yılında akademisyen yazar Bedrettin Cömert, 27 Mayıs 1980 Eski Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak, 6 Ekim 1990 Prof. Dr. Bahriye Üçok, 24 Ocak 1993 gazeteci yazar Uğur Mumcu, 4 Kasım 1993 Emekli Binbaşı Cem Ersever, 17 Şubat 1993 Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis, 17 Nisan 1993 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 21 Ekim 1999 Eski Kültür Bakanı Akademisyen Yazar Ahmet Taner Kışlalı, 19 Aralık 2016 Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov ve 18 Aralık 2002 Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastlarıyla hep gündeme geldi.
Köstebek
Necip Hablemitoğlu’nun ölümünden bir yıl sonra yayımlanan “KÖSTEBEK” kitabında ”Fethullah GÜLEN ve yapılanmasının halindeki ”ilahi nizam” düzenine giden yol için belirlenen strateji “tedbir ve istihbarat“ ile “maarif ve şirket“ olarak belirlenmiştir. Fethullah örgütünün bu stratejiyi belirlemesindeki temel nedenlerin başında Mustafa Kemal ATATÜRK düşüncesini tüm gücüyle savunan devlet kurumlarının ve aydınlarının tarikat örgütü karşısında güçlü bir cephede Atatürk ilke ve inkılâplarını savunmayı sürdürüyor olmalıdır. Bu kurumların başında Türk Silahlı Kuvvetleri gelmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşı konulamaz gücü karşısında ve diğer cumhuriyet kurum ve aydınlarında güçlü desteğinin var olması nedeniyle Gülen yapılanması gerek stratejiyi belirlerken, gerek örgüt içi yönlendirmelerinde gizliliği ve sessizliği esas almaktadır. Örgüt içi konuşmalarda ‘askeri ruh’tan kendilerini cumhuriyet karşıtı bir ordu gibi tanımlıyorlar. Cumhuriyet kurumlarını “hasım“ olarak nitelenmekten, cumhuriyet ve medeniyet düşman hedeflerini maraton koşusuna benzetmekten çekinmeyen tarikat zihniyeti, dışarıya yaptıkları açıklamada ılımlı bir tavır sergilemekte bu durumda kendi çevrelerine nedenleriyle açıklamaktadırlar. Gülen’in deyimiyle “maraton koşusu“na benzetilen cumhuriyet karşıtı faaliyetlerde temel prensip cumhuriyet kurumlarının (özellikle mülkiyet, adalet ve istihbarat gibi) içine sızmak ve orada yer edinmek yoluyla devleti silahsız şekilde teslim almaktır” tespitleri yapılıyordu.
Necip Hablemitoğlu’nun FETÖ örgütü konusunda devamlı uyarmaya çalıştığı o günün yöneticileri hem kulaklarını, hem gözlerini kapattılar 15 Temmuz 2016 hain FETÖ kalkışmasına kadar.
Aradan tam 18 yıl geçti ve Çankaya’daki köstebekler halen bulunmuş değil. Şimdilerde devlet Ukrayna’da bulunan Eski Özel Kuvvetler Yüzbaşısı Nuri Gökhan Bozkır ismine ulaşmış durumda Hablemitoğlu suikastıyla ilgili olarak… Fakat Bozkır hakkında dış basın ‘Aşırı İslamcı terör örgütlerine silah satıyor’ haberleri yapınca konu sanki gündemden düşmüş gibi oldu.
Bizim aydınlarımız evvel ezeli doğruları dile getirmenin mükâfatını büyük bedeller ödeyerek almışlardır. Kimi katledilmiş, kimi sürgün, kimi mahkûm, kimileri de itibarsızlaştırılmıştır ve yıllar sonra haklı oldukları ortaya çıksa da günümüzde olduğu gibi kimsenin işine gelmemektedir.
Ne demiştik?
Vicdanla vicdansızlık, ahlakla ahlaksızlık, adaletle adaletsizlik, inançla inançsızlık ve her doğrudan yanlışlar çıkardığımız sürece daha çok aydınımızı kaybetmeye devam edeceğiz.
Ölümün 18. yılında ruhun şad, mekânın cennet olsun Necip hoca.