Kovid-19 karantinasında kadınlar erkeklerin 4 katı ücretsiz iş yaptı
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programınca desteklenen bir araştırma, Kovid-19 salgını sürecinde kadınların erkeklerden 4 katı daha fazla ücretsiz emek harcadığını ortaya koydu.
Türkiye’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını koşullarında bakım ekonomisinin durumunu ele alan, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının (UNDP) desteğiyle İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ) ekonomi profesörü İpek İlkkaracan ve Ankara Üniversitesinden Emel Memiş’in KONDA ile yürüttüğü saha araştırmasının sonuçları, karantina koşullarının kadınlar ve erkeklerin ücretsiz iş yükünü artırdığını gösterdi.
Türkiye’nin her bölgesinden 2 bin 407 kişiyle yapılan anket sonucuna göre, okulların kapanması, çocuk, yaşlı ve hasta bakım ihtiyaçlarının artması, piyasadan tedarik edilen tüketim maddeleriyle hizmetlere erişimin kısıtlanması hane içi üretim ve bakım emeğine yönelik daha önce benzeri görülmemiş bir talep artışına yol açtı.
Kadınlar, hem hane içi ücretsiz alanda hem de ücretli çalışma alanında iş saatlerinin artmasıyla bu talep artışına cevap veren temel aktörler oldu.
Erkekler salgın öncesine göre 5 kat daha fazla ev işi yaptı
Kovid-19 salgınına karşı uygulanan evde kalma tedbirleriyle artan iş yükünün büyük kısmını omuzlayan kadınlar, bu süreçte erkeklerin 4 katı daha fazla ücretsiz emek harcadı.
Kadınların ücretli ve ücretsiz alanları kapsayan toplam iş yükleri de erkeklerden daha yüksek düzeyde gerçekleşirken, özellikle iş yerinde çalışmaya devam eden kadınlar için toplam çalışma süresi günde 10 saatin üzerine çıktı.
Araştırma, Kovid-19 salgınıyla birlikte erkeklerin ücretsiz çalışmaya ayırdıkları zamanın da önemli düzeyde arttığını gösterdi.
Salgın nedeniyle evden ücretli çalışmaya geçen erkeklerin hane içi ücretsiz çalışma süresinde, küresel salgın öncesine oranla 5 kat artış meydana geldi.
İş yükündeki artış kadın istihdamını olumsuz etkileyebilir
İTÜ İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İpek İlkkaracan, AA muhabirine, salgın koşullarıyla iş yükündeki artışın sürdürülebilir olmadığını ve bunun kadın istihdamını olumsuz etkileyebileceğini söyledi.
Artan iş yükünün kadınların yaşam kalitesini düşürecek ve ekonomik alandaki eşitsizlikleri derinleştirecek bir unsur olduğunu belirten İlkkaracan, “Bu iş yükü altında kadınlar işten ayrılmayı tercih edebilir, sağlıkları bozulabilir, eşleri tekrar istihdama döndükten sonra ‘Yoruldum’ diyerek işlerini bırakabilir.” dedi.
İlkkaracan, salgın sürecinde evden çalışmaya başlayan erkeklerin ev işlerine katkılarının da ciddi şekilde arttığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“İş ve yaşam dengesini bir arada yürütmeye yönelik birtakım koşullar sağlandığında erkeklerin de aslında ev işi yaptığını, çocuk ve yaşlı baktığını, yemek pişirdiğini, çamaşır veya bulaşık yıkadığını, bunları yapabilme kapasitesinin bulunduğunu yani kültürel blokların çok güçlü olmadığını görüyoruz. Bu bir zihniyet meselesi deniyor ya aslında salgınla gördük ki birçok erkek koşulların getirdiği yorgunlukla bu işleri yapmıyor.”
İş ve yaşam dengesinin sağlanması için düzenleme talebi
İlkkaracan, iş ve yaşam dengesinin sağlanması için iş gücü piyasası ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini dile getirdi.
Kadınların ücretli izinden faydalanma oranlarının da erkeklere göre daha düşük olduğunu vurgulayan İlkkaracan, okulların kapanması ve bakım ihtiyaçlarının artmasıyla istihdamdaki kadınların büyük çoğunluğunun evden çalışmaya başladığını veya ücretsiz izne ayrıldığını, erkeklerin ise ücretli izin aldıklarını ifade etti.
İlkkaracan, çocuk, yaşlı, engelli ve hasta bakım hizmetlerinin kaliteli ve erişilebilir hale gelmesi gerektiğinin altını çizerek, ekonomiyi canlandırmaya yönelik hayata geçirilen paketlerin önemli bir kısmının da sosyal bakım hizmetlerine ayrılması gerektiğini bildirdi.
İpek İlkkarcan, “Sosyal bakım hizmetlerine kamu tarafından yapılacak yatırımlar ciddi bir istihdam yaratma ve ekonomiyi canlandırma kapasitesine sahip.” değerlendirmesinde bulundu.
(AA)