Küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısı, yüzde 50’nin altına düştü

12.09.2019
A+
A-

Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak; “47 milyon olan küçükbaş (koyun-keçi) hayvan sayısını 4 yılda 100 milyona çıkaracağız” diyor. KHK ile Merkez Bankası Başkanı yapılan Murat Aksoy da; “Faizde makul olanı yapacağız” diyor. Sözde bunlar, Türkiye ekonomisinin başındaki kişiler.

Şürekâlarından biri, “Yahu sayın bakan, biz iktidara geldiğimizde küçükbaş büyükbaş hayvan varlığımız nüfusumuzun iki katıydı. Her gün üstüne basa basa en az beş çocuk yapın diyerek 17 yılda nüfusu Suriyelilerle birlikte ikiye katladık. Ama asıl ikiye katlamamız gerekenin tarımsal ürünlerimiz ve hayvan varlığımız olduğunu unuttuk. Yanlış politikalarla her ikisini de % 50’nin altına düşürdük. 47 milyon şişirilmiş bir rakam. Memlekette mera bırakmadık. Köylerde insan bırakmadık. Yem bitkileri üretimini teşvik etmedik. Et tüketim talebini karşılamak için hayvan üretimini arttıracağımıza, kesmedik süt ve damızlık hayvanı bırakmadık. O da yetmeyince angus ithal ettik. Bu söylemlerle belki halkımızın keçilerini kaçırtabiliriz, lakin koyunlarımızı nasıl yüz milyona çıkaracağız?” demedi.

Ha keza şürekânın biri de “Sayın başkan, ekonominin kendi kuralları var. Faizle ilgili makul olan her neyse bu kurallar içinde yapılmalıdır. Ekonominin yerleşik kurallarına rağmen, cumhurbaşkanı indir deyince indirmek, çıkart deyince çıkartmak faizle ilgili makul olanı yapmak değildir ki! Bu dediğiniz, ne döviz kurunu regüle eder ne yatırımları teşvik eder ne de enflasyonu düşürür” demedi.

Görülüyor ki ülkeyi yönetenler çok konuşuyor ama düşünmeden konuşuyorlar. Bunlar, ülkemizin gerçekleriyle ilgisi olmayan afakî konuşmalardır. Hâlbuki ekonomi, merkezinde hep insanın olduğu, hesap kitap işi bir bilim dalıdır. Ekonomide ülkenin gerçekleri üzerinden tespitler yapacaksınız ki bunlar sizi doğru çözüme götürebilsin. AKP iktidarı devraldığında, Türkiye dünyanın 16. Büyük ekonomisi idi. Sözde ilk ona sokacaklardı, oysa şimdi 20. sıraya düştü. Ama durum, Türkiye’nin G 20’den de çıkacağı eşiğe doğru savrulduğunu gösteriyor. Bu ve ekonominin bir yıldır pik yaparak küçülüyor olmasından daha önemli makro gösterge olur mu? Buna sebep olanlarsa hala afaki söylemlerle vatandaşı aldatma telaşındalar.

Millet nasılsa tarım ekonomisini bilmiyor. İbrahim peygamber değilsiniz ki gönder dediğinizde gökten istediğiniz kadar koyun zembille indirilsin! Bunun yüz milyona çıkarılmasının bir planı, bir bütçesi, bir çalışma süresi olmalıdır. Ancak yuvarladığınız her söze milletin inanmasını kendisine öğretmişsiniz ki her fırsatta istediğiniz yuvarlak sözleri söyleyebiliyorsunuz. “Aya 4 şeritli yol yapacağız desek de seçmenimiz inanır” diyen de aynı kişiydi.

Edirne’den Hakkâri’ye dağlarıyla, ovalarıyla, stepleriyle ve yerleşim alanlarıyla Anadolu’yu ve Trakya’yı gözlerinizin önüne getiriniz, sonra da soracağımız soruya cevap veriniz lütfen. AKP’nin getirdiği büyükşehir yasasıyla ülkemizin yüzde 95’i kent ve mahalle, yüzde 5’i de kırsal alan statüsündedir. Bu arada soruyu daha iyi anlayabilmeniz için açıklamalı soralım; Bursa’nın dağlık yöresindeki Büyükorhan ilçesine bağlı Kuşlar Köyü vardır. Kuşlardan başka hiçbir canlı uğrayamadığı için bu köyün adı Kuşlar’dır. Büyükşehir yasasıyla, bu köy ile İstanbul’un Kadıköy’ü aynı kategoriye dâhil edilmiş bulunmaktadır. Soru şu: Yasanın, hizmete olan ihtiyaca binaen çıkarıldığına ve Kuşlar köylüleri ile Kadıköylülerin ihtiyaçlarının benzeştiğine ve eşitlendiğine inanıyor musunuz?

Siz de böyle olması gerektiğine ve bunun, tarım ve hayvancılık sektörünü geliştirip büyütecek bir yasa olduğuna inanıyorsanız eğer, 4 yılda bu ülkedeki koyun sayısının 100 milyona ulaşacağına da, Kuşlar Köyünün 4 yıl sonra Kadıköy’e dönüşeceğine de gönül rahatlığı içinde inanabilirsiniz.

Sahiden ülkemizi yönetenleri anlamakta güçlük çekiyoruz. Tarım, sadece bir kişiye ya da bir kesime bırakılamayacak kadar ciddi ve herkesi ilgilendiren ulusal bir meseledir. Tarımın yapılabiliyor olması en azından halkımızın karnının tok olması demektir. Aç insan aklını kullanamaz. Çünkü her ne şekilde olursa olsun açlığını gidermekten gayrı bir düşüncesi olamaz. Dolayısıyla yuvarlak laflarla kandırılmaya, kontrol edilmeye ve yönetilmeye her zaman müsaittir. Ama tok insan, kendisini yönetme iddiasında olanların sözlerini ölçüp tartabilir. Beğenmediğinde ise hiç kimseye eyvallah etmez, nasılsa karnı tok.

İşte, milletin karnı tok olunca, belki kendisini açlığa mahkûm eden AKP’nin kolay kandırılan seçmeni olmaktan da kurtulmuş olur. Onun için hep, ‘tarımın kurtuluşu, Türkiye’nin kurtuluşudur’ diyoruz ya!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.