Lilliput Ülkesinin Cambaz Maliye Bakanı…

30.05.2023
A+
A-

Birçoğumuz küçüklüğümüzde, dünya klasiklerinden bazılarını okumuşuzdur. Bunlar içinde, benim de zevkle okuduğum bazı kitaplar; Robinson Crusoe, Tom Sawyer’in Serüvenleri, Seksen Günde Dünya Gezisi, Gulliver’in Gezileri, Oliver Twist, Ay’a Yolculuk, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Küçük Prens, Pinokyo, Don Kişot’un Serüvenleri, Peter Pan ilk aklıma gelenlerdir.

Günümüzde, bilgisayar ve oyun sektörünün gelişmesi sonucu, daha önceleri bizlerin ilkokulda ödev niyeti ile okuduğumuz bu özel kitapları, yeni nesil gençlik okudu mu bilemiyorum.

 

Pof. Dr. Üstün Dökmen’in, 7 Mayıs 2023 tarihinde, Bursa 20. Kitap Fuarı’ndaki söyleşisinde ve 14 Mayıs 2023 tarihli Cumhuriyet gazetesi ekindeki ‘Gulliver’ler niçin klasik ?’ yazısında, özellikle üstüne basa basa, Gulliver’in Gezileri adlı eserindeki ‘Hazine Bakanından’ bahsetmesi, bana çok ilginç geldi.

Zevkle okuduğum bu eseri Üstün Hocam, neden özel bir bilgi olarak bizlere tekrar sunmak niyetinde oldu, hem de seçim arifesinde…

Bu Hazine Bakanı, çok mu değerliydi?,

Özellikleri ve maharetleri neydi?

Yaklaşık, 300 yıl önce yazılan bu eser, neden bizim siyaset anlayışımız ile paralellik sağlayarak güncel hale geldi?

Bu sorulara cevap verebilmek için, kütüphanemdeki kitaplar arasından bu kitabı tekrar indirip okudum ve hayretler içinde kaldım desem.

Gulliver’in Gezileri adlı kitabını, ‘çocuk klasikleri’ bölümünden çıkarmak gerekir diye düşünüyorum.

Yaşadığımız bu süreçte, siyasal yaşamımızı bu kadar ayrıntılı ve mizahi anlatan bu kitap, çocuk klasiği olamaz, haksızlık yapmış oluruz…

Dostlarıma, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından, 2022 yıl baskılı olanlardan hediye etmek üzere aldım.

 

İrlandalı yazar J. Swift’in, 1726 yılında yayımlanan bu romanı, edebiyat tarihinde ‘hiciv’ türüne örnek teşkil eder.

”Siyasal hiciv niteliğindeki bir eser olarak yazılmış iken yayınlanmasından seksen yıl sonra, Glasgow’daki bir kitabevi tarafından sadeleştirilip resimlerle süslenerek çocuk edebiyatına kazandırılmış ve sadeleştirilmiş bu versiyonu çocuk edebiyatı klasikleri arasına girmiştir. Zamanın toplumsal, siyasal ve dinsel kurumlarına yöneltilmiş çok sert bir eleştiri ve taşlama niteliği içeren yapıt, yazarın tek romanıdır.’’ (Vikipedi)

L. Gulliver adındaki doktorun, deniz kazasından kurtularak sığındığı ‘Lilliput’isimli adada, karşılaştığı ‘küçük insanlar/cüce’insan ve yaratıklarla olan ilişkilerinin öyküsel halidir. Gulliver, onların hesabı ile 1.728 Lilliputlu’nun vücut oranına eşittir.

Bu arada, başka bir sorun hangi güç Gulliver’i doyurup, besleyecektir.

Lilliput ülkesi, küçük insanların mutlu ve huzurlu yaşadığı özel bir yerdir. Bu güzel ülkedeki imparator, çalışkan birisi olup, mekanik sanatlarda özellikle gemi yapımına önem vermektedir.

Küçük insanların boyları, yaklaşık olarak 6 parmak (1 parmak 2.54 cm), at ve öküzlerin 4 – 5 parmak, koyunların 1,50 parmak, kazlar ise birer serçe kadardır.

Lilliputlular, onu (dağ adam) bağlayıp, hapsederler. İlk anlarda iri vücuduyla korku salan Gulliver, zaman geçtikçe imparator ve yöre halkı ile ilişkileri kuvvetlendirdi.

Gulliver, Lilliput’un cüce halkını bir kalemde yok edecek güçte olmasına karşılık, özgür bırakılması karşılığında, düşmanları ile savaşta onlara yardım eder.

Bu eserde benim dikkatimi çeken olay, bakan ve saray yetkililerin göreve geliş şekilleridir.

Lilliputlular, ‘saray hariç’, hangi görev için olursa olsun, yeteneklerden ziyade öncelikle ‘ahlak’ kriteri aramaktadırlar.

Devlet kademelerinde ‘yüksek mevkilere’ gelebilmek ve ‘sarayda’ özel bir saygınlık kazanabilmek için; yerden 12 parmak yükseklikte, ince bir ipin üzerinde ‘sıçrayıp oynamak’, kısacası ip cambazlığını en iyi şekilde yapmak zorunday dı. İpin üzerinde, yere düşmeden en fazla yukarıya sıçrayan mevki sahibi, ‘bakan’ oluyor.

Bakan olmak isterseniz, mutlaka ‘çok zıplamanız’ gerekiyor, ona göre. Benden söylemesi, sizlere ipucu olarak bu bilgiyi veriyorum. Başka ipucu yok…

Bildiğiniz üzere, benim ülkemde, ‘liyakat ve bilim’ ön planda olduğu için, LİLLİPUT ülkesindeki bu tür cambazlıklara çok şaşırıyorum…

LİLLİPUT ülkesinde, tüm yarışmacılardan yani ‘ip cambazlarından’ bir parmak daha yükseğe sıçramakla, adamcağız birdenbire Hazine Bakanı oluveriyor.

Hazine Bakanı Flimnap, ip üzerinde herkesten bir parmak daha yükseğe ‘sıçrayabilmekte’ ve tahta üzerinde arka arkaya birkaç kez de ‘takla’ atabilmektedir.

Bu güzelim ülkede, saray içinde belli mevkilere gelebilmek için de bizlerin hiç alışık olmadığı bir başka gelenek de;

İmparator, elindeki değneği yere düz şekilde tutar. Değneği kaldırması ile birlikte, üstten atlamak, değneği indirince de alttan sürüklenme pozisyonunda geçmek. Bu atlayış ve sürünüş tipi hareketlerden başarı ile çıkanlara ‘mavi ipek’ ödülü verilmekte, ikinciye ‘kırmızı ipek’, üçüncü ise ‘yeşil ipek’ ile ödüllendirilmektedir.

Bu renkli ipekleri bellerine iki kez dolayarak özel insan unvanına kavuşup, sarayda belli mevkilere gelmelerinde öncelik tanımaktalar.

Saray, hep bu özel insanlarla doludur…

Gülmeyin, lütfen…

Benim esas hoşuma giden en önemli olgu; Devlete karşı işlenen her türlü suçun, büyük cezalarla sonuçlandırılmasıdır.

Sanık, şayet suçsuzluğunu ‘adil mahkeme’ huzurunda ispat ettiğinde ona, haksız yere iftira atanlar en kötü şekilde öldürülmekte, malının büyük çoğunluğunu da el konularak, haklı kişiye verilmekte. Çünkü bu kişi, haksız yere iftiraya uğrayıp, hapiste boşu boşuna geçirdiği zamanın intikamını almak zorundadır. Şayet, iftira atanın maddi gücü yetersiz ise, tüm bedeli devlet, yani imparator tarafından ödenmektedir. Ayrıca, suçsuz kişi ödüllendirilip, suçsuzluğu bütün kente duyuruluyor.

Aklıma, nedense Ergenekon ve Balyoz vb. davaları geldi de…

Neyse…

Lilliputlular ülkesinde, esas hoşuma giden olay, değerli Lilliputlular’ın dolandırıcılığı, hırsızlıktan daha büyük suç saymaları ve nankörlüğü de ölüm cezası ile sonuçlandırmalarıdır.

O, kitapta başka bir tespit de; ”Dikkat, uyanıklık, biraz da zeka bir adamın malını mülkünü hırsızlardan korumaya yeter; ama doğruluk, düzenbazlığa karşı kendini hiçbir zaman koruyamaz.” şeklindeki ibaredir.

Günümüzü yansıtsa da, biz doğrucular, hiçbir zaman düzenbazlara yenik düşmeyiz…

Lilliput ülkesindeki makam ve terfi için, her türlü cambazlık deneyimleri, 300 sene önce gayet makul olabilir ama güzel ülkemde torpil yerine, bilim ve liyakat unsuru öncelik teşkil etmek zorundadır.

Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…

YORUMLAR

  1. İdris Sever dedi ki:

    Elbette liyakatin önemli olduğu günler de gelecektir. Selamlar, saygılar…

    1. TANSEL Saylı dedi ki:

      İdris Kardeşim, teşekkürler…