Meral Akşener Bursa’da: Kongrelerde adaylar o salondan el ele çıkacak
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, taziye ziyareti için Bursa’ya geldi.
Akşener, İYİ Parti Bursa İl Başkanlığını ziyaret etti. Akşener’den gündeme ilişkin flaş açıklamalar geldi. İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, Osmangazi ve Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Sedat Hiçdurmaz’ın kalp krizi sonucu yaşamını yitirmesinin ardından taziye ziyareti amacıyla Bursa’ya geldi.
İYİ Parti Bursa İl Başkanlığını ziyaret eden Akşener’in açıklamaları şöyle:
“Sedat’ın ailesine başsağlığı için geldim. Bu siyasi bir ziyaret değil. Sabah belli oldu geleceğim. Bu ziyaretin başka bir anlamı yoktur.”
‘BENİ İLGİLENDİRMİYOR KARDEŞİM DİYECEĞİM’
“Türkiye’de liyakatsizlik had safhada, vasatlık, yandaş kayırma had safhada, rant aktarımı had safhada. Yeni bir karar aldım. A Partisi ile B Partisi arasındaki tartışmalara girmeme kararı. A Partisi Sayın Erdoğan oluyor genelde, B Partisi Sayın Kılıçdaroğlu. İkisi arasındaki tartışma bana soruluyor, ‘Beni ne ilgilendiriyor kardeşim’ deme kararı aldım.”
‘İLÇE İLÇE GEZECEĞİM’
“Türkiye’de ilk defa bir genel başkan ilçe ilçe gezecek. Haziran ayı sonuna kadar en az 18 alan ekim başına kadar da Türkiye’nin en az dörtte üçünü ilçe ilçe gezeceğim.”
“Sandık korununca hile ortadan kalkar. Hilenin ortadan kalkması neticesinde aleni bir şey yaptı iktidar. Milli iradeyi gasp etti. 6 Mayıs’ta mazbata iptal oldu mazbata. 23 Haziran’daki 800 binden fazla farkın bütün siyasi görüşlerden tüm İstanbullulara ait olduğunu söylüyoruz. Türkiye’de seçmen son derece sabırlı. Esnaf, emekli, EYT’li herkes sabırlı. 3600 ek gösterge sözünden cayılmasına rağmen o devlet memurları sabırlı. Ama insanımızı sabretmediği bir tek şey var: Oyunun gasp edilmesi. Bize İstanbullu’nun verdiği mesaj bu. Ben isterdim ki bu mesaja en çok AK PARTİ ve Sayın Erdoğan çalışsın. AK PARTİ iktidara yolsuzluk, yoksullukla, yasaklarla mücadeleye diyerek geldi. Hepsini yaptılar. Şu an hepsine sahip iktidar. Değişecek, nasıl değişecek, demokrasiyle değişecek, sandıkla değişecek.”
İŞBİRLİĞİ PROJESİNİN SAHİBİ İYİ PARTİ’DİR
“Yerel seçimde iş birliği bizim projemiz. Biz teklif ettik CHP’ye. Arkadaşlarımıza da ‘Partimiz mi Türkiye mi’ dedik. Türkiye dediler. Bazen dişimizi sıktık, bazen gözümüzü kapattık. Ana hedef İstanbul’un, İzmir’in, Ankara’nın, Bursa çok önemliydi benim gözümde. Sayın Erdoğan’ın siyasi olarak şehirlere nasıl baktığını iyi bilirim. Balıkesir, Denizli çok önemliydi. İstanbul’a kişisel olarak çok çalıştım. Bursa’ya kişisel olarak çok çalıştım. 9 ilçeye tek tek gittim. Mustafa Bozbey az bir oyla kaybetti. Sonuçları konusunda ben fazla yorum yapamam, CHP’yi ilgilendiren bir konu. 24 Haziran sonuçlarından kişisel olarak en büyük dersi çıkaran benim, sonuçlar üzerinde en çok çalışan da İYİ Parti’dir. Nefes alamayan bir seçmen kitlesi var, korku duvarından dolayı. Ayrımcılıktan bıkmış. Sayın Erdoğan’a kulak çekmeye hazır bir seçmen kitlesi var. Bunun içinde AK Partili seçmen de var. Bu insanların demokraside söz sahibi olabiliriz fikrini hüküm cümlesine çevirmemiz gerekiyor. Bu projenin sahibi İYİ Parti’dir. Büyükşehirlerde seçmenin başarabileceğini seçmenle paylaşarak gösterdik. İmamoğlu’nun 31 Mart sonuçlarıyla ilgili 298 bin CHP’ye oy veren seçmen sandığa gitmemiş. 325 bin civarında AK Parti’ye oyu veren seçmen sandığa gitmemiş.
İYİ PARTİ’DE KONGRE SÜRECİ
“Canı isteyen arkadaşımızın üye olabileceği, seçilenin de seçilemeyenin de bizim arkadaşımız olacağı bir siyasi atmosferi canlandıracağız. Bu Bursa’ya özel bir durum değil, Türkiye geneline şamil edilmiş bir prensip kararıdır. Üye benim için çok önemli. Bizzat tek tek takip ediyorum. En çok üye kaydeden ilçe başkanlıkları benim için çok muteberdir. Üye ne kadar fazlaysa aidiyet o kadar artar. 399 üyeniz varsa hepsi delegedir. 2 bin varsa demokrasi işler, 3 bin varsa demokrasi iki kere işler. Adaylıkla ilgili en küçük sınırlama yoktur. Tek şartım o salondan el ele çıkacaklar. Bütün siyasi partilere bu anlamda örnek olmaya çalışıyoruz.”
“Bir taziye evinden geliyorum. Evin annesine sordum. Doğalgaz faturası 400-450 lira. Yakmıyorum diyor. Elektrik gelmiş 83 lira, su gelmiş 34 lira. Ne kadar emekli maaşı alıyorsun dedim, bin 560 lira. İstanbul’daysa doğalgazı ikiyle çarpın. Bin 560 lira emekli maaşı alan kadını düşünün. Faturalardan sonra elinde kalan ancak 600 lira-800 lira. Pazar gitti, 50 liraya sebze alırken şimdi alamıyorum diyor. 200 liraya marketten çıkmak mümkün değil. Antalya’da bana sesimiz ol demişlerdi, İzmir’de sesimiz ol ve kurtar bizi. Ne yapmamı istiyorsunuz dedim, Meclis’te siz konuşmanızın içine koyun, arkadaşlarınız da önergeleriyle gündeme getirsin. Çünkü kimse bizim derdimizi konuşmuyor. Saray’daki beyefendi sizin konuşmalarınızı duyar dinler ki o bizi görmüyor duymuyor. Belki o zaman halimizi anlar. Yapmaya çalıştığımız şey budur. ”
“EYT’lileri Türkiye gündemine, sözlerinden cayanların yüzlerine ayna tutup Türkiye gündemine kamuoyuna mal eden partiyiz. Bu işin peşinde olmaya devam edeceğiz. Onlar yapmıyorsa da biz yapacağız.’’
“Gerçek gündem aldığın maaş, ödediğin kira. İşsiz kalma korkusu. Geleceğe bakarsak İYİ Parti’nin önerisi şudur: Hukuk yok, demokrasi yok, adalet yok, ekonomi damatta. Adam kullanılmamış bir beynin, pırıl pırıl bir beyne sahibi olduğu için ekonomi bu halde. Adam bir baltaya sap olamamış insanlar üst düzey yönetici konumunda. Türkiye’nin devlet hafızası arşive gitti. Kızılay’ın geldiği noktaya bakın. Utanmadan çıkıp, ağızlarını çarpıta çarpıta gülüp ‘Vergi kaçırmak değil, vergiden kaçınmak’ diyorlar. Ayıp be ayıp! Orduyla başladı, yargıyla devam etti, şimdi bize ait, bizim ortak noktamız olan Kızılay gibi kurumlara geldi sıra. Bütün bunların sonucunda biz Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yerine her şartta çalışıp, sizlerin onayıyla güçlendirilmiş parlamenter sistemin taşlarını döşüyoruz.”
PARLAMENTER SİSTEM
“Biz güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisini ortaya koymadan önce hiçbir anket şirketi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni sorgulayan bir soru sormuyordu. Bugün en son verilen anket sonuçlarına göre %54-64 arasında vatandaş iyileştirmiş, güçlendirilmiş bir parlamenter sistemi istiyor. Yüzde 35’lik bir kesim ise ‘eh’ diyor. Buradan hareketle AK Parti’nin oyu yüzde 35 civarında. Bu ne demek? İstenirse, milletimizle konuşulursa oluyor demek. Şu an ani bir seçim olsa Cumhur İttifakı, ölümüne bu ucube sistemi savunuyor. Şu an yeni kurulmuş ve kurulacak siyasi partiler de dahil olmak üzere bizim tek şartımız var işbirliği için; o da geliştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sözünün imzalı senet gibi verilmesidir.”
“Bugüne kadar değerlerimiz üzerinden bir kutuplaştırma siyaseti izlendi Türkiye’de. Toplumun bütün kesimlerinin karşı karşıya getirildiği bir 18 yıl yaşadık. İktidar olduklarında Erdoğan’ın ilk konuşması “Ben doktorlara iğne yaptırmıyorum, hemşirelere yaptırıyorum” idi. “Doktor efendi olmaktan çıkacak, milletimiz efendi olacak” dedi, doktor ne zaman efendi oldu? Bugün sağlık çalışanlarının tümü ya dayak yiyorlar, ya sakat bırakılıyorlar, ya öldürülüyorlar. Her türlü şiddete maruz kalıyorlar. Daha sonra dedi ki “Biz çok istiyoruz, velilerimiz bu rektörleri sarssın.” Akademinin içinin boşaltıldığı ve öğrenci ile hocasının, üniversite yöneticisi ile velinin karşı karşıya geldiği bir sistem ortaya çıktı. En son İsmet İnönü’nün camileri ahır yaptığına kadar gelindi.”
BU DÜZEN DEĞİŞECEK
“Bundan tam 73 yıl önce Demokrat Parti’nin kurucusu, sizin de hemşeriniz olan Celal Bayar, dönemin Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye bu iki görevi bir arada yürütemeyeceğini, aksi takdirde sine-i millete döneceklerini söylüyor. Bayar’ın bu çağrısı üzerine İnönü, cumhurbaşkanı olarak görevine devam ediyor ve CHP’yi bırakıyor. Peki 73 yıl sonra neredeyiz biz? AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı aynı şahıs.”
“Bugün Erdoğan’ı eleştirdiğinizde ertelemesiz iki yıl ceza, Atatürk’e ve annesine ise sövmek serbest, bir de sarayda ağırlanırsınız. Bu düzen değişecek.”
“Orta karar bir ailenin kızıyım, daha varlıklı bir ailenin geliniyim. Ne eşimin ailesinin ne de benim ailemin bizim yardımımıza ihtiyacı olmadı. 25 yıldır aktif politika yapıyorum, 5 dönem de milletvekili maaşı aldım. Benim şahsi ofisime, mal varlığıma bakın. Ailelerimizden bize veraset usulü kalanların dışında ömür boyu çalışmış bir karı-kocanın edinebildiği kadar mal varlığımız var. Şimdi kimlerin nerelerde, hangi evlerde ikamet ettiğine bakın, şahsi ofislerinin nasıl olduğuna bakın, o yüzde 50 farkın nerelere gittiğini anlayın. Balık baştan kokar.”
(enbursa.com)