Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti yayımlandı
TCMB Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti’nde, “Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edilecektir” ifadeleri kullanıldı.
Para Politikası Kurulu’nun 21 Temmuz’da düzenlenen toplantısına ilişkin yayımlanan özette, tüketici fiyatlarının haziranda yüzde 4,95 arttığı ve yıllık enflasyonun yüzde 78,62’ye yükseldiği hatırlatıldı.
Bu dönemde, tüketici yıllık enflasyonundaki artışın alt gruplar geneline yayılırken bu gelişmeye en belirgin katkının enerji grubundan geldiği aktarılan özette, “Enerji enflasyonu Türk lirası cinsinden uluslararası enerji fiyatlarındaki görünüme bağlı olarak akaryakıt, doğal gaz ve elektrik kalemleri belirleyiciliğinde yükselmiştir. Hizmet grubunda yıllık enflasyon tüm alt gruplarda artış kaydetmiştir. Gıda grubunda yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada sebze fiyatlarında görülen düzeltmenin devam etmesiyle gerilerken, işlenmiş gıdada yükselişini sürdürmüştür.
Temel mal grubunda yıllık enflasyon dayanıklı tüketim malları dışındaki alt gruplarda düşüş kaydetmiştir. Uluslararası ve yurt içi enerji fiyatlarındaki artışlar ile tedarik zincirinde süregelen aksamalar neticesinde üretici fiyatlarındaki yükseliş sürmüştür. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin mevsimsellikten arındırılmış aylık değişiminde yavaşlama izlenirken, göstergelerin yıllık enflasyonları artmıştır.” değerlendirmesi yer aldı.
Özette, gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının haziranda yüzde 2,09, grup yıllık enflasyonunun yüzde 93,93 olduğu ifade edildi.
Enerji fiyatlarının haziranda yüzde 16,16 yükseldiği, yıllık enflasyonun ise yüzde 151,33 seviyesine ulaştığı kaydedilen özette, fiyat artışları genele yayılmakla birlikte bu gelişmede akaryakıt ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerin öne çıktığı belirtildi.
Özette, uluslararası enerji ve tarımsal emtia fiyatlarının yansımalarının hizmet enflasyonu üzerinde etkili olmaya devam ettiği ifade edilerek, kira grubunda mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerin aylık artışların hızlandığına işaret ettiği kaydedildi.
Piyasa Katılımcıları Anketi temmuz ayı sonuçlarına göre cari yıl sonu enflasyon beklentisinin 5,35 puanlık artışla yüzde 69,94, gelecek on iki aya ilişkin enflasyon beklentisi 2,32 puan artışla yüzde 40,23 seviyesine yükseldiği belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Etkisi artarak sürmekte olan jeopolitik riskler olumsuz yönde etkisini sürdürmeye devam etmiş, dünyada iktisadi faaliyetin daha da zayıflamasına sebep olmuştur. Önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü güncellenmeye devam etmekte ve resesyon ihtimali artmaktadır. Küresel gıda güvenliğindeki ticaret yasakları ile artan belirsizlikler, emtia fiyatlarındaki yüksek ve oynak seyir ile temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının sürmesi uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır.
Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar.
Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin çeşitlenerek arttığı gözlenmektedir.”
“Yükselen finansal belirsizliklere bağlı olarak küresel ölçekte güçlenen ABD doları ülkelerin para birimleri üzerinde baskı oluşturmaktadır.” yorumuna yer verilen özette şunlara vurgu yapıldı:
” Temmuz ayında gelişmekte olan ülkelerin para birimleri ABD dolarına karşı belirgin oranda değer kaybederken Türk lirası nispeten olumlu yönde ayrışmıştır. Liralaşma stratejisi kapsamında atılan politika adımlarının da etkisiyle Türkiye’nin Türk lirası cinsi devlet tahvili getirileri de bu dönemde başta uzun vadede olmak üzere benzer ekonomilere göre daha olumlu bir performans sergilemiştir.
Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında küresel risk iştahına paralel olarak temmuz ayında hem borçlanma senetlerinden hem de hisse senedi piyasalarından çıkışlar devam etmektedir. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır.”
Özette, enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarının etkili olmaya devam ettiğine dikkat çekildi.
Jeopolitik gelişmeler neticesinde, uluslararası ve yurt içi enerji fiyatlarında ulaşılan yüksek seviyeler ve tedarik zincirlerinde süregelen aksaklıkların üretici fiyatlarını etkilemeye devam ettiği ifade edilen özette, ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, yıllık enflasyonun tüm alt gruplarda yükseldiği, özellikle enerji enflasyonundaki artışın belirgin olduğu vurgulandı.
Özette, yılın başındaki güçlü büyümenin dış talebin de olumlu etkisiyle ikinci çeyrekte de sürdüğü aktarılarak, “Sanayi üretimi mayıs ayında mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak bir önceki aya göre yüzde 0,5 yükselirken yıllık bazda artışı yüzde 13,3 gerçekleşmiştir. Böylelikle üretim mayıs ayı itibarıyla bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,5 oranında artış kaydetmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Çeyreklik bazda ihracatçı sektörlerin sanayi üretimi artışının diğer sektörlere kıyasla daha güçlü gerçekleştiği kaydedilen özette, sanayi ciro endekslerinin de yurt dışı talebin sanayi üretimini desteklemeye devam ettiği belirtildi.
Özette, imalat sanayi firmalarının gelecek on iki aylık döneme ilişkin yatırım eğilimlerinin yüksek seyrettiği ifade edilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Firmaların kayıtlı iç ve dış piyasa siparişleri ile geleceğe yönelik sipariş beklentilerine bakıldığında yılın ikinci çeyreğinde dış talebin destekleyici seyrini sürdürdüğü görülmüştür. Öte yandan, kartla yapılan harcamalar ikinci çeyrek genelinde yükselişini sürdürmekle birlikte çeyrek sonuna doğru iç talepte yavaşlama eğilimine işaret etmiştir.
İşgücü piyasasındaki gelişmeler iktisadi faaliyetle uyumlu güçlü bir görünüm sergilemektedir. Salgın sonrası toparlanma sürecinde istihdam kazanımları, özellikle sanayi ve hizmetler sektörlerinde, benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir. Nitekim, mayıs ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak toplam istihdam bir önceki aya göre yüzde 1,2 oranında (yaklaşık 358 bin kişi) artmıştır. İş gücüne katılım oranının 0,4 puan artması mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranındaki düşüşü sınırlamıştır.
Sonuç olarak, işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,3 puan azalarak yüzde 10,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, istihdamdaki artış eğiliminin sınırlı bir oranda ivme kaybetmekle birlikte korunduğuna işaret etmektedir.”
Son dönemde enerji ithalatındaki yüksek seyrin cari işlemler dengesini etkilemeye devam ettiği kaydedilerek, “Cari İşlemler Dengesi (CİD) Mayıs 2022’de 6,5 milyar dolar açık verirken, yıllıklandırılmış cari açık 3,2 milyar dolar artışla 29,4 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Mayıs ayında cari işlemler açığının yüksek gerçekleşmesinde ayın ilk haftasındaki Ramazan Bayramı nedeniyle ilgili haftada öngörülen ihracatın öne çekilmesi etkili olmuştur.” yorumuna yer verildi.
“Gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam ediliyor”
Özette, para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği kaydedildi.
Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edileceği aktarılan özette, şunlara vurgu yapıldı:
“İvmesini kaybettiği gözlenmekle birlikte, kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, güçlendirdiği makroihtiyati politika setini kararlılıkla uygulayarak gerekmesi durumunda ilave tedbirleri uygulamaya alacaktır. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.
Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Bu süreçte, politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, para takası (swap) miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır.
Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir. Uzun vadeli sabit getirili ve Türk lirası varlıklara talebin yükselerek getiri eğrisinin parasal aktarımın etkinliği yönündeki seyri yakından izlenmektedir. Kurul, kredilerin büyüme hızıyla birlikte, hedefli alanlarda verimlilik kazanımları sağlayan kredilerin finansman maliyetlerinin de aktarımın korunmasını sağlayacak şekilde gelişimini gözetecektir.”
Özette, Türk lirası likiditesi ve dağılımında yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon üzerindeki etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkileri analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirlerinin oluşturulmaya devam edildiği kaydedildi.
TCMB’nin, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği belirtilen özette, “Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.” ifadeleri yer aldı.
Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği aktarılırken kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceği bildirildi.
(AA)