MHP lideri Bahçeli’den sert ‘terör’ çıkışı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “TBMM teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma, barınma, sığınma ve meydan okuma mekanı değildir; aksine hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan hainidir.” dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, dün TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen 2024 yılı bütçesinin devlete ve millete hayırlı olmasını dileyerek, Meclis’in bütçenin onay ve denetimiyle, hukuki, demokratik ve milli egemenliğe dayalı haklarını doğrudan doğruya kullandığını söyledi.
2024 yılı bütçesinin milletin sosyal ve ekonomik beklentilerini karşılama hususunda ümit verdiğini, Türkiye’nin yüksek hedeflerini sahiplendiğini ve aynen ihtiva ettiğini belirten Bahçeli, MHP olarak memnuniyetle ve gönül huzuruyla 2024 yılı bütçesine “evet” oyu verdiklerini ve arkasında durduklarını kaydetti.
Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu kapsamda 11 Aralık 2023’ten itibaren biteviye devam eden Genel Kurul çalışmalarında göstermiş olduğunuz ilkeli ve insicamlı tutumunuzdan, partimizin ve Cumhur İttifakı’nın duruşuna münasip ve müzahir siyasi tavrınızdan dolayı alayınızı kutluyorum.
14 gün boyunca ahlaki ve milli temele dayalı görüş paylaşan, ülkemizin ve milletimizin özlemlerine bihakkın tercüman olan, sorumlu, samimi ve sağduyulu üslubuna milli hassasiyetlerle derinlik katan, siyasi ve ekonomik müzakerelere zenginlik kazandıran, yalandan, riyadan, çarpıtmadan, iftiradan, asılsız ve akıl yoksunu iddialardan mutlak surette kaçınan, demokratik nezaketini muhafaza ederek destekleyici, yapıcı, katkı sağlayıcı, müdahale ve mücadelesini ya kürsüden ya da oturduğu yerden ispat ve ibrasını yapan, bütçe görüşmelerini intikam ve ihanet seansı veya kısa metrajlı hezeyan gösterisi haline getirmekten titizlikle sakınan, kavga, kargaşa ve kriz çıkarmak için fırsat kollayan çarpık ve çürük siyaset temsilcilerine prim vermeyen, Türk ve Türkiye Yüzyılının ilk bütçesinin, hazırlık safhasından kabul aşamasına varıncaya kadar fevkalade duyarlılık gösteren, bu kapsamda emek ve mesai harcayan Sayın Cumhurbaşkanımız ve Kabinesi başta olmak üzere her milletvekilimize, her bürokratımıza, Gazi Meclisi’mizin her düzeydeki personeline siz değerli arkadaşlarımla birlikte tebrik ve teşekkürlerimi bahusus iletiyorum.”
Bahçeli, Kurtuluş Savaşı’nın dünya tarihinde enflasyonun dizginlenerek başarıldığı belki de tek savaş olduğunu, en buhranlı günlerde karaborsacılarla dişe diş mücadele edildiğini, fırsatçılara, stokçulara, vurgunculara göz açtırılmadığını söyledi.
1923 yılında 1 doların 1,67 lira olduğuna dikkati çeken Bahçeli, Türkiye ekonomisinin 1923’ten 1939’a kadar her yıl ortalama yüzde 8 büyüdüğünü, milli gelirin 20 kat arttığını anımsattı.
Bahçeli, milli mücadele yıllarında bir yanda müstevlilerle diğer yanda sosyal ve ekonomik mahrumiyetlerle kıran kırana mücadele eden milliyetçi kahramanların umutlarını hiçbir zaman kaybetmediklerini, millete güven ve sadakat istikametinden hiçbir şartta ayrılmadıklarını vurguladı.
Devlet Bahçeli, “Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünün ivme, ilham ve iradesiyle, maruz kaldığımız ekonomik sorunların üstesinden kademe kademe geleceğimize, fiyat istikrarının tesisiyle beraber milletimizin hak ettiği refah, huzur ve ekonomik rahatlamaya kısa süre içinde ulaşılacağına canı gönülden inanıyorum. Biz bu haklı mücadelede her türlü fedakarlığı göstermeye mecbur ve mükellefiz.” dedi.
Yarın Mustafa Kemal Paşa ve maiyetinin Ankara’ya gelişinin 104’üncü yıl dönümü olduğun anımsatan Bahçeli, nice zorlukların yenildiğini, vatanın ve milletin istiklali uğruna her çileye meydan okunduğunu belirtti.
Erzurum’dan Sivas’a gitmek için emekli bir binbaşıdan borç alındığını, tavanını örten körüğün yırtık olduğu hurda bir otomobille yola çıkıldığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
“Doymayan kursaklarıyla Türkiye’yi karalayan açgözlü sonradan görmeler, bölünme hayali kurup, kanlı emellerin ve teröristlerin yedek kuvveti haline gelen vatan hainleri, ‘battık, bittik, iflas ettik’ yaygarası koparan münafık odaklar, ‘bizden adam olmaz’ diyen Batı piyonları, batılın uşakları, bir eli yağda bir eli balda ama zehirli dilleri de fitnenin batağında olan, millete tepeden bakan, emekçiyi tanımayan, emeği takmayan, keyfi demokrasi ve tufeyli özgürlük sevdalısı meyhane solcuları, çarkı felek gibi dönen, döndükçe posaları çıkan meydan ve merdane devrimcileri, Boğaz’ın iki yakasına konuşlanmış villalarından, kerpiçli evlerden çıkan kahramanları küçük gören kokuşmuşluğun son sürümleri, dinimizi diyanetimizi istismar eden bir avuç insanlık müsveddesi, biz nereden geldiğimizi, nasıl geldiğimizi, hangi badireleri berhava ettiğimizi şükretmiş bir kalp güzelliği, müsterih olmuş bir vicdan güvenciyle hamd olsun biliyoruz. Peki siz neyi biliyorsunuz, nereye hizmet ediyorsunuz, kim ya da kimlerin nam ve hesabına milli varlığımıza nefret saçıyorsunuz? Yok öyle yağma, hiçbir haine, hiçbir iş birlikçiye, hiçbir kiralık akıl sahibine milli şerefimizi, milli seciyemizi, milli geleceğimizi çiğnettirmeyeceğiz. Kararımız kesin, mücadelemiz bıçkındır.
Herkes dikkat etsin, bugünkü kurşun gibi ağır ortamda yayı gerilmiş ok gibiyiz, kınından çekilmeyi bekleyen keskin bıçak gibiyiz.”
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşlarının Sivas-Ankara yolculuğunda pek çok müşkülata maruz kaldıklarını ifade eden Bahçeli, “Aziz vatan bedava kazanılmadı, bahşiş alınmadı, ikram edilmedi, piyangodan çıkmadı, hibe ve hediye verilmedi. Kan verdik, can verdik, bedel ödedik, aç kaldık, açıkta yattık, ama teslim olmadık, taviz vermedik, boyun eğmedik. Bu vatan toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranların sayesinde vardır, ebediyen bizim kalacaktır. İç ve dış işgal cephesi çok iyi bilsin ki, irademiz milli mücadele iradesidir, heyecanımız 104 yıl önce Dikmen sırtlarında ayağa kalkan Seymenlerin heyecanıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, yarın istiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 87. yılı olduğunu hatırlattı.
“Tarihi hadiselerin benzerlerine bugün de şahit olmuyor muyuz?”
Tarihi bir vakanın telaffuzu ile bugünün şifrelerini çözmenin mümkün olabileceğini belirten Bahçeli, Mustafa Kemal Paşa’nın, Erzurum’da bulunduğu sırada kendisini ziyaret eden ve “Eğer Erzurum Kongresi’ni toplamaktan vazgeçmezseniz, kuvvet kullanarak dağıtılmasına mecbur kalırız.” tehdidinde bulunan İngiliz albaya, “Kongre toplamak için ne hükümetinizden ne de sizden müsaade istemedik ki böyle bir müsaade bahis mevzusu olsun.” yanıtı verdiğini anımsattı.
Sonrasında Mustafa Kemal Paşa’nın ayağa kalkarak İngiliz albaya kapıyı gösterdiğini ve “Mülakatımız bitmiştir” çıkışıyla haddini bildirdiğini aktaran Bahçeli, İngiliz tehdidinden 24 saat sonra Trabzon’da bir cephaneliğin havaya uçtuğunu, 38 kişinin hayatını kaybettiğini, Trabzon’da hasar görmeyen binanın hemen hemen kalmadığını anımsattı.
Bahçeli, şunları söyledi:
“Bu sabotajı İngilizler organize etmiş, Erzurum’un cevabını Trabzon’da vermişlerdi. Hem kongrenin toplanmasının önüne geçmeye çalışmışlar, hem de cephaneliğin Kuvayı Milliye’nin kontrolüne geçmesini engellemeyi amaçlamışlardı. Musul sorunu tartışılırken terörist başı Hınıslı Said’in isyan girişimi boşuna değildi. Terörist Rıza’nın Dersim kalkışması sömürgecilerin Türkiye ve mücavir bölgeler üzerindeki sinsi hesap ve senaryolarından kesinlikle bağımsız değildi. Neden sonuç ilişkisine dayanan, adeta girift bir bilmeceyi andıran, her cihetten birbiriyle ilişkisi bulunan bu tarihi hadiselerin benzerlerine bugün de şahit olmuyor muyuz?
Türkiye’nin artan cazibesine, güçlenen imajına, günden güne büyüyen itibarına, kabuğunu günbegün çatlatmasına, istikrarlı yönetim hayatına gölge düşürmek için en başta terör kartını tedavüle sokmuyorlar mı?
Gazze’de süren soykırıma haklı itirazımız, uluslararası meselelere karşı onurlu itilamız, ABD’den AB’ye kadar milli tezlerimizi başkent Ankara vizyonuna, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine muvafık şekilde ileri sürmemiz küresel hasım çevrelerini ürkütmüyor mu? Rahatsızlık uyandırmıyor mu? Aleyhimize cephe almalarına sebep olmuyor mu? Bu nedenle iç ve dış husumet cephesi kolektif bir eylem planı tertibiyle eli ve vicdanı kana bulanmış kiralık tetikçilerini üzerimize salmaktadır.”
“Bu operasyonda CHP’nin DEM’lenmesi amaçlanmıştır”
Irak’ın kuzeyindeki terör saldırısına değinen Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:
“12 kahraman evladımızın şehit olması, İsrail’den ABD’ye, bazı Orta Doğu ülkelerinden Avrupa ülkelerine kadar müştereken kurulan saldırı ve suikast düzeneğinin harekete geçirilmesinin kahredici sonucudur. Mülevves niyet ve hedeflerin farkındayız. Tetiği çeken PKK’lı teröristtir, ancak silahı temin eden, mermiyi veren, hedefi gösteren, eylem zamanını belirleyen, taktik ve stratejik hedefleri tayin eden güçler de terörü ve terörizmi himaye eden alçaklardır. Türkiye’nin hızını yavaşlatmak, yeni yüzyıl heyecanını azaltmak, milli birlik ve kardeşliğimizi yaralamak için menfur bir operasyon devrededir. Bu operasyonda CHP’nin DEM’lenmesi amaçlanmıştır. Bu operasyonda sözde aydınlar, satılmış gazeteciler, kimliksiz ve vatansız sivil toplum kuruluşları eşgüdüm halinde atın arabaya koşulduğu gibi koşulmuşlardır.
Ne zaman Türkiye başını kaldırsa, bir adım öne çıksa, adından bahsettirse, sözü geçen bir ülke olsa çok geçmeden farklı kaynaklardan doğsa da aynı gayeye hizmet eden musibetlerle karşılaşıyoruz.
Ne zaman küresel zeminde hakkın ve haklının yanında durup zalime ve zulme hayır desek yumuşak karnımızdan darbe alıyoruz. Ne zaman yürümeyi bırakıp koşalım diyoruz, gelin görün ki karanlık oyunlarla, alçak operasyonlarla, hain organizasyonlarla engellenmek, durdurulmak, oyalanmak, daha korkuncu boğulmak isteniyoruz.”
“Estirilen tahrik kampanyası soğukkanlı duruşumuzu gittikçe sarsıyor”
Son günlerdeki tartışmalara bakıldığında hepsinin devletin hükümranlık haklarını tahrip, milletin sinir uçlarını tahriş eden provokasyonlar olduğunu görmenin mümkün olacağını belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her yerden üstümüze geliyorlar. Her iğrenç yolu deniyorlar. Gözümüzün içine baka baka ihanetin fermanını okuyorlar. Göstere göstere terörizme güzelleme yapıyorlar. Dişimizi sıkıyoruz, ‘ya sabır’ diyoruz, herhangi bir çılgınlığa, herhangi bir taşkın müdahaleye tevessül etmeyelim istiyoruz. Ne var ki estirilen tahrik kampanyası sağduyulu ve soğukkanlı duruşumuzu gittikçe sarsıyor. Hınıslı Said isimli bir haine yapılan övgülerden tutun da bütçe görüşmeleri sürecinde Gazi Meclis’in manevi ruhunu ve tarihi dokusunu hırpalayan, milletimizin haysiyet ve onurunu zedeleyen bölücü mesajlara, terör diline kadar duyulmadık, görülmedik, yaşanmadık hiçbir şey kalmamıştır.
Öncelikle ve özellikle şunu ifade etmeliyim ki TBMM teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma, barınma, sığınma ve meydan okuma mekanı değildir, aksine hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan hainidir.”
Bahçeli, Mehmetçiğe kurşun sıkan teröristlere hoşgörüyle ve muhabbetle yaklaşan milletvekillerinin suçlu olduğunu, bu milletvekillerinin tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacağını söyledi.
Terör örgütü lehine gözetleme kulesi işlevi gören, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti veya partilerin Cumhuriyet’i kuran TBMM’de bulunmasının, Hazine yardımı ve maaş almasının rezalet, cinayet ve millete karşı en aşağılayıcı muamele olduğunu ifade eden Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terörist istemiyoruz, düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz, canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz. Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşeratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır. Üçüncü önerim, yeni anayasa sürecinde, Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulunda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir.”
“Bay Zühtü, senin kumandan, senin ipin kimin elindedir?”
Bahçeli, Anayasa Mahkemesinin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası olduğunu, bazı dosyalara yıllardır sıra gelmediğini belirterek, “Mahkum Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali kararı verilmesinin izahını kara cübbeli işbirlikçiler nasıl yapacaktır? Aynı özen, aynı hassasiyet, aynı dikkat neden ve niçin HDP’nin ve devamı partilerin kapatılma davasının ikmalinde gösterilmemektedir?” diye sordu.
Şehitlerin kanlısı ve destekçilerinin milletin arasında dolaştığını dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:
“Hala adaletin ve hukukun onurunu sahiplenmeyecek misiniz? ‘Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz.’ diyen Bay Zühtü, senin kumandan, senin ipin kimin elindedir? Hakkımızı savunmazsak şerefimizden mahrum olacağımızı size hiç kimse öğretmedi mi? Irak’ın kuzeyinin sıfır noktasında tesis edilen; karın, buzun, donun tam ortasında çadırdan ve teneke barakalardan kurulan geçici üslerde görev alan kahramanlarımıza saldırıyorlar, vatanımızı kundaklıyorlar, ülkemizi dinamitliyorlar. Analarının bakmaya kıyamadığı, geceleri üşümesin diye üzerlerini örttüğü gencecik fidanlarımız şehit ediliyor, düşman ülkeler itleri yallamış, üzerimize kışkırtıyor; ey mahkeme üyeleri siz daha ne yapıyorsunuz, daha neyle avunuyorsunuz? Şayet buna adalet diyorsanız, batsın sizin adaletiniz. Şayet buna hukuk diyorsanız, olmaz olsun böyle hukukunuz. DEM’in hukuken defni yapılmadıktan sonra Türkiye’ye huzur gelmeyecektir.”
“TBMM’de terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın “Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağlı da Trabzonlu da huzur bulamayacak.” dediğini anımsatan Bahçeli, çözümün terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımak olduğunu ifade etti.
Adaletin bu sayede yerini bulacağını belirten Bahçeli, “HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de daha fazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir. Ne sahada ne ovada ne şehirde ne belediyede ne dağda ne mağarada ne de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır.” dedi.
“CHP, bu metnin neresini beğenmedi?”
Devlet Bahçeli, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin milletin hissiyatlarını ortaklaşa seslendirmelerinin, dünyaya birlik ve beraberlik mesajı vermelerinin, bundan mülhem hazırlanan metinlere ön şartsız imza atmalarının milli, manevi, ahlaki ve demokratik bir teamül olduğunu söyledi.
Geçmişte bunun pek çok örneğinin de görüldüğünü hatırlatan Bahçeli, Gazi Meclis’te yer alan hiçbir partinin, Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya olduğu bir tehdit veya tehlikeye sessiz ve tepkisiz kalamayacağını, sessiz kalınması halinde bu partilerin muarız cepheye fiilen katılmış olacağını kaydetti.
Hiçbir parti grubunun devasa bir terör sorunu karşısında “ama, ancak, bir bakalım, bir araştıralım, bilgi alalım” bahanelerine sığınma hakkı olmadığını ifade eden Bahçeli, şunları aktardı:
“DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de grubu bulunan 4 siyasi parti hazırlanmış ortak açıklama metnine imza koyarak milletimizin ve devletimizin iradesine ses olmuşlar, terör saldırılarını şiddetle kınamışlardır. CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçin telaşa kapıldı? DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti?”
“CHP yönetimi bizim nazarımızda yok hükmündedir”
CHP’nin, DEM Partinin peşinde yuvarlana yuvarlana köşesini, siyasi kişiliğini, milli mensubiyetini, ahlaki ve tarihi mirasını kaybettiğini dile getiren Devlet Bahçeli, CHP yönetiminin Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına geçtiğini söyledi. Bahçeli, şöyle devam etti:
“Hepsine birden yazıklar olsun diyorum. Özgür Özel zıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeye başlamıştır. Terörist Demirtaş’ı selamlayıp bölücülerin elini eteğini öpen bu gafilin sonunda kafese alınıp bölücülük narkozuyla uyuşturulduğu ortadadır. Gemlenmiş ve DEM’lenmiş CHP yönetimi yüz karasına, utanç kaynağına dönüşmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ortak açıklamasına imza atmayarak PKK’nın safına geçen, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutuhayale uğratan bugünkü CHP, DEM kadar milli güvenlik tehdididir. Görevdeki CHP yönetimi bizim nazarımızda yok hükmündedir.”
“Aklını başına almazsa sokakta bile yürüyemeyecektir”
Bahçeli, terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’den parti gruplarını ve Meclis’i bilgilendirmesini istemenin sorumsuzluk ve şuursuzluk olduğunu belirtti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in memleketi Manisa’da protesto edildiğine dikkati çeken Bahçeli, “Memleketi Manisa’da protesto edilen bu şahıs, eğer aklını başına almazsa sokakta bile yürüyemeyecektir.” dedi.
Devlet Bahçeli, CHP’nin, Meclis Grup Başkanlığı kanalıyla bölücü terör örgütünün ismini anmadan yaptığı açıklamanın da “kepazelik beyanı” olduğunu ifade etti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Tuzla Piyade Okulu’nda yaşananlardan sonra Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e “Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklını başına getireceğiz.” dediğini aktaran Bahçeli, “Üst perdeden ve tehditvari şekilde konuşan özelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de böylesi bir öz güvenle atıp tutmaktadır. Terör örgütüne gıkını çıkarmayan Özgür Özel’in asker düşmanlığı, düşmanlara askerlik özentisinden başka bir şey değildir. Üç kuruşluk aklıyla beş kuruşluk konuşmalar yapan Özel’in gittiği yol yol değildir, siyaseti siyaset değildir, CHP’yi hızara verdiği açıktır, yediği herzelerin boğazına duracağı günler ise çok yakındır.” değerlendirmesinde bulundu.
“Cumhur İttifakı başaracak”
Bahçeli, 31 Mart 2024’te yapılacak yerel seçimde AK Parti ile 30 büyükşehir ve 29 ilde işbirliği yapma kararı aldıklarını, 22 ilde de demokratik yarış halinde olacaklarını söyledi.
Seçimlerin, terörün yedeğinde olanlarla Türkiye’nin yanında duranlar arasında geçeceğini belirten Bahçeli, “Cumhur İttifakı başaracak, işbirlikçi ve ilkesiz siyaseti yerel yönetimlerden söküp atacaktır. İnanıyorum ki 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın gösterdiği muvaffakiyetin aynısı, 31 Mart 2024’te de sahnelenecektir. 2024’ün kazananı gene Türkiye ve Türk milleti olacaktır.” diye konuştu.
Tüm vatandaşların, tüm insanlığın yeni yılını kutlayan Bahçeli, barış, huzur, esenlik ve selamet dileğinde bulundu. Bahçeli, konuşmasını “2024 yılı Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın giriş kapısı, lider ülke Türkiye’nin ilk adımıdır.” sözleriyle tamamladı.
(AA)