Nasreddin Hoca = Ahi Evren ve Ahilik (2)
Prof. Dr. Mikail Bayram’ın bir çok bilimsel çalışması neticesinde, ’Nasreddin Hocamızın, Ahi Teşkilatının kurucusu ‘’Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud’’ ile aynı kişi olduğunu ortaya çıkardığı bir gerçektir.
Bu yazımda, ‘’Ahilik Teşkilatı’’ ve “Baciyan-ı Rum” (Anadolu Bacıları) hakkında kısa da olsa genel amaçlı bilgiler vermek istedim.
Anadolumuz’daki ilk ticari, sosyal ve kültürel değer olan Ahilik Teşkilatı, dünyada önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Ahilik kelime anlamı olarak Arapça; “kardeşim”, Türkçe; “akı” “cömert” “eli açık” anlamındadır.
‘’Ehliyet ve liyakat esas alınarak milletimizin teşkilatçılık kabiliyeti uygulama alanına konulmuştur. Kendi içerisinde ehil olanların seçildiği bir sistem, yeni bir yönetim modeli uygulanmıştır.’’
Günümüzde, devlet yapısı içerisinde maalesef uygulanmayan, ‘’ehliyet ve liyakat’’ sisteminin uygulanır olması, bizleri daha çağdaş bir ülke konumuna getirecektir.
‘’Ahilik Teskilatı, 13. yy’ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma kazandırmıştır.’’
‘’Göçebe Türkmenlerin, İslamlaşma sürecini hızlandırmak, Anadolu’yu Türk yurdu haline getirmek, şehirlerde yaşayan Rum ve Ermeni tacirleriyle rekabet edebilmek amacıyla ve Hz. Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle, Ahi Teşkilatı Anadolu’da kuruldu.’’
‘’Anadolu Selçukluları döneminin en güçlü ve çok yönlü ilim ve fikir adamı olarak karşımıza çıkan Ahi Evren Hace Nasiru’d-din Mahmud, Osmanlı tarihi boyunca Osmanlı esnaf ve sanatkarları arasında Ahi Evren olarak ünlenmiş ve bilinmişken, tabandaki geniş Türk haklar ve Türkmen cümleler arasında ise Nasreddin Hoca olarak şöhret bulmuştur.’’
‘’Ahilik sistemi, insanları ötekileştirmeden bir dayanışma ve kardeşlik modeli ortaya koymuştur.’’
‘’Ahiler; Anadolu’da birliğin, beraberliğin, kardeşliğin mayasını oluşturmuştur.’’
‘’Anadolu Selçukluları zamanında Ahi Teşkilatının kadınlar kolu olan ‘’Anadolu Bacıları’’, Türk kültür ve medeniyetinin, dil ve edebiyatının gelişmesinde Türk sanat ve ticaret ahlakının oluşmasında önemli rol oynamıştır. ‘’
Ahi Evren/Evran; felsefe, tıp, hadis, tefsir, kelam, fıkıh vb. konularda bilimsel çalışmalar yapmış, 20 kadar da telif ve tercüme eseri mevcuttur. Moğollar ve Moğol yanlısı siyasiler adını unutturmak ve eserlerini başkalarına ait olduğunu ispatlamaya çalışmışlardır. Bu yüzden de bir çok eseri maalesef yok edilmiştir.
‘’Ahi Evren; 602 (1205) yılında Kayseri’ye yerleşti ve burada bir deri atölyesi ile Ahi Teşkilatı’nı kurdu. Bu konuda devletin himaye ve desteği ile sanatkarların sanatlarını icra etmeleri için bir sanayi sitesi inşa edilmişti. Derici olan Ahi Evren, bütün sanatkarların lideri olarak bu sanayi sitesinde hizmet vermekteydi. Bu yüzden tarih boyunca dericilerin piri ve 32 çeşit sanatkarlar zümresinin lideri olarak kabul edilmiştir.’’
‘’Ahilik bütün Anadolu’ya yayıldı. Ahi Evren, Fatma hanım ile evlendi. Ahi Evren, Kayseri’de bulunduğu sırada eşi Fatma Hatun vasıtası ile “Baciyan-ı Rum” (Anadolu Bacıları) teşkilatını kurdu.‘’
Ahi Evren, günümüz organize sanayi bölgelerinin temellerini, o tarihlerde atmıştır.
‘’Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud da toplumun mutluluk ve refahı için bütün sanat kollarının yaşatılmasının gerekli olduğunu savunmuştur. Ahi Evren, bütün sanat erbabının belli bir yere toplanmaları ve orada sanatlarını icra etmelerini de öğütlemektedir.’’
‘’Anadolu’da 13. yüzyılda kurulmuş olan Ahilik Teşkilatı, gerçekleştirdiği birçok ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetleriyle Anadolu’nun Türkleşmesine katkı sunmuştur. Örgücülük ve dokumacılık yaparak halı ve kilim üretmişler, bunun haricinde de diğer el sanatlarıyla da meşgul olarak ekonomik, ticari ve kültürel faaliyetlerde bulunmuşlardır.‘’
‘’Ayrıca 1243 yılında Moğollar, Kayseri’yi kuşattıklarında, Bacı Teşkilatına mensup olan kadınların da şehrin savunulmasında önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Fatma Bacının kimsesi olmayan, yoksul kimselere barınma imkanı sunmasının yanında kızlar ile imece usulü bir takım çalışmalar da yapılmıştır. Ayrıca, Ahi zaviyeleri de misafir ağırlama gibi sosyal hizmetler de sunularak Ahilik Teşkilatının da faaliyetlerini besleyen Bacılar, mal ve serveti, yoksul ve muhtaç kimselerin hizmetine sunmayı, yaşam gayesi olarak belirlemişlerdir.‘’
‘’Bilim, sanat ve ahlakın sentezini yapmayı temel felsefe haline getirmiş olan Ahi Evren’ın kurduğu Ahilik Teşkilatı ve bu teşkilatın kadın kolu olan, Ahi Evren’in karısı Fatma Bacı tarafından kurulan Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacılar Teşkilatı) toplumda kadın erkek ayrımı yapmadan alanında usta sanatkarlar yetiştirmiştir ve tıp sanatını icra edenlerin geçtiği mesleki süreçten çok benzer bir şekilde geçmişlerdir. Mesleki ve kültürel faaliyetlerini gerçekleştirirken ahlaki ilkelere bağlı kalmışlardır. Bu sayede Anadolu’nun bir kültür ve sanat merkezi haline de gelmesine ciddi katkılar sağlamışlardır.‘’
‘’Moğollar, Anadolu’yu işgal edip, Selçuklu Devleti, Moğol hakimiyetine girince, iktidar kendisine direnen Ahi Teşkilatı ile beraber Bacı Teşkilatını da dağıtmıştır.’’
Ahi Evren / Nasreddin Hoca’nın kurduğu ‘’Ahi Teşkilatı’’, üretimci vasıfları ile ekonomik, siyasi ve toplumsal bir örgüttür. Esnaf Birliği (Örgüt/Oda) olması sebebiyle de dünyada, tüm esnaf örgütlerinin ilki sayılabilir.
Aynı zamanda, Moğollar’a karşı kahramanca Anadolu topraklarını savunan savaşçı ve direnişçi bir birliktir.
Günümüz esnaf odalarının yöneticileri, gerçek ünvanlarından ve üyelerinden kopuk şekilde mücadele etmektedirler.
Yaşadığımız Covid 19 süreci içinde gördük ki Esnaf Odaları, üyelerine maalesef ekonomik ve sosyal açıdan gerekli desteği verememektedirler.
Üyelerinin dertlerine çare olamadıkları gibi iktidar ile aralarının bozulmaması için, üyelerinin feryatlarını dikkate bile alamamaktadırlar. Halbuki önlerinde ‘’Ahilik Teşkilatı’’ gibi Moğollara karşı ülkesini savunan ve üyelerinin birliğini sağlamaya çalışan köklü bir Ahilik geleneği varken…
Ahilik Teşkilatının; ‘’akıl, bilim, ahlak ve üretim’’ gibi toplumsal dinamikleri de etkileyen kavramların günümüzdeki Esnaf Odalarına örnek teşkil etmesi gerekmektedir.
Güzel ülkemin bir çok yerinde, her yıl ekim ayı içinde ‘’Ahilik Haftası’’ kutlanmaktadır. Bu kutlamaların tüm bölgelere yayılması gerekmektedir.
Aksakallı Nasreddin Hocamızın, bilinmeyen tüm örnek yönleri toplumumuzca yeniden ele alınmalıdır.
‘’Kuvvetli iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak olmasını bil.’’ deyişini, tüm toplumca yeniden değerlendirilmelidir.
Sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
***
Kaynak: Prof. Dr. Mikail Bayram’ın, ‘’Ahi Evren – Mevlana Mücadelesi’’, Bütün Dünya Dergisi – sayı: 2020/09
Çok güzel bilgilendirici bir yazı olmuş.Zevkle okudum arkadaşım. Anadolu bacılarının yaptığı çalışmalar ve o zamanın ufku çok çok önemli. Kalemine sağlık.
Nurten Arkadaşım…. teşekkürler…
Elinize, emeğinize sağlık. Günümüze de ışık tutacak olan harika bilgiler. Ama kıymetini bilene. Çok selamlar, saygılar…
İdris Kardeşim…. teşekkürler…
İki bölümü de çok beğendim. Kalemine sağlık
Mustafa Bey… saygılarımla…
Emeğinize sağlık Tansel Bey, cok güzel. Daha nice aydinlatıcı metinlere…
Feryal Arkadaşım… teşekkür ederim…
Çok aydınlatıcı bir yazı olmuş kalemine sağlık Tansel bey tebrikler
GÜLNUR Arkadaşım… çok çok teşekkürler… selamlar…
Güzel ve örnek alınacak yerleri olan yazınız için teşekkürler. Kaleminize sağlık.
Emin Abim….. teşekkür ederim…
Fatma Bacı gibi kadın eli değmesi gerekiyor.
Moğol istilasına bile bu şekilde direnç olduğuna göre,
Anadolu özüne dönsün dilerim.
Yüreğine kalemine sağlık yazarım,
sayende bu güzel toprakların özünü yeniden görmek harika …
Raji Kardeşim… çok çok teşekkürler…
Yüreğine kalemine sağlık
Atıf Kardeşim…. çok teşekkürler…
Yine Harika bir yazı yazmışsınız. Ahilik teşkilatının önemini vurgularken Türklerde kasımın önemini belirtmenizde bugüne örnek olması gereken bir durum… kaleminize yüreğinize sağlık…
ÇAĞLA Kardeşim… çok teşekkürler…
Teşekkürler hocam, yüreğinize sağlık…
Mehmet Kardeşim…. teşekkürler…
GÜLNUR Arkadaşım… çok çok teşekkürler… selamlar…
Nasreddin hocanın bu yönünü hiç bilmiyordum, sayende bir tarihi gerçekliği öğrendik tesekkur ederim babam
Emre; evet çok haklısın, Toplumumuzun bir çoğu bu tarihi bilgiyi bilmez… ama araştırıp bulmak gerekir…