Ne söylemiş atalar?
Ne söylemiş atalar, nur içinde yatalar;
Eşeğini dövemeyen, semerini döver…
Böyledir atasözleri.
Bazan doksana giden toptur, kalecilerin çaresizlikle seyrettiği,
Bazan nakavt ile biten boks maçındaki son yumruk…
Siz, “tez-antitez-sentez” ile uğraşırken o bir çırpıda özetler olanı biteni.
Toplumun en cahilinden en eğitimlisine kadar her seviyeye hitap eden bir açıklıkta koyar orta yere en karmaşık olayları.
Eşeğini dövemeyen, semerini döver…
Hiç aklınıza gelir miydi, bir eşek ile bir semerden yola çıkan bu felsefi yaklaşımın, MHP’li bir kısım zat-ı muhteremin, AKP’nin haftalık propaganda bültenine göstermiş olduğu sözde tepkiyi en iyi izah eden değerlendirme olabileceği?
Evet, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yıl dönümünde, Hiyanet İşleri Başkanlığı’nın cami mimberlerinden okuttuğu haftalık propaganda bülteninden bahsediyorum.
Ne demiş MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt Twitter hesabından;
“30 Ağustos Zaferi, M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının şanlı başarısıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı,Cuma hutbelerinde bu zaferin komutanından tek söz etmemiş. Diyanet! Siz bu zafer olmasaydı yoktunuz. Atatürk size ne yaptı? Zafer bizim, yalanlar sizin. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk” demiş.
Ne demiş Bilge(!) liderin danışmanı Yıldıray Çiçek, Türkgün gazetesinde 2 Eylül 2019 tarihli, “Atatürk’ü sevmiyorsan, onun kurduğu kurumda ne işin var?” başlıklı yazısında;
“Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Büyük Zafer’in 97. yılında milletimize bu zaferi armağan eden İstiklal Harbimizin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Büyük Millet Meclisimizin saygıdeğer üyelerini ve kahraman ordumuzun tüm askerlerini rahmetle, minnetle yâd ediyorum” diyorsa, Türk devletinin her kurumu bu çizgiye uymalıdır. Bu çizgi sürekli yaşatılmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu olması gereken çizgiye uymayanlara da haddini bildirmelidir.” demiş…
Bu beyefendiler başka bir ülkede yaşıyorlar sanki…
Sanki, 18 yıllık AKP iktidarında Atatürk düşmanlığı ile ilk defa karşılaşıyoruz…
Sanki, Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Cumhur İttifakı görüşmelerinden hemen önce, adeta muhatabına meydan okurcasına, tescilli Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanı fesli haini hasta yatağında ziyaret ettiğinden haberleri yok…
Sanki, Hiyanet İşleri Başkanı Sayın Cumhurbaşkanı’nın imzası ile değil de Yunan Cumhurbaşkanı’nın imzası ile atanmış bir bürokrat.
Sanki, Atatürk düşmanı Ali Erbaş, Sayın Erdoğan’ın bilgisi dışında bir açıklama yapabilme yetki ve cesaretine sahip birisi…
Sanki, duvarlardan indirilen resimleri, dağlardan silinen sözleri, vinçler ile sökülen heykelleri Türkiye’de değil de Yunanistan’da idi…
Beyler aklımızla dalga geçmeyin…
Yüreğiniz yetiyorsa bu eleştirilerinizi Sayın Erdoğan’a yöneltin.
Ya da susun…
Dahil olduğunuz o bir kare fotoğrafın onurunu(!) yaşayın..
Saray saltanatının keyfini sürün…