NİSPİ TEMSİL! BARO! (Barolar-Akademik Meslek Odalar-TOBB)
Değerli okurlar, Aziz Türk Milleti,
Aslında NİSPİ TEMSİL olarak tasarlanan düzenleme ne olduysa oluverdi ve bir anda ÇOKLU BARO sistemine evrildi.
Son 1-2 aydır dikkatinizi çekmiş olabilir veya son 2 haftadır da sosyal olsun, normal olsun medyadan izlediğiniz kadarı ile BARO ve Akademik Meslek Odalarının yönetim, yönetilme ve seçim konusu ile ilgili yeni bir tasarı ya da çoklu baro yönetimi ile ilgili düzenleme söz konusu ve bir takım eylemler ve karşı savunmalar olmakta kamuoyunda…
Sade vatandaşın konu ile ilgili pek bilgisi olmadığını düşünerek kısaca değinelim:
Anayasa 135. MADDE – H. KAMU KURUMU NİTELİĞİNDEKİ MESLEK KURULUŞLARI
Madde 135 – Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir.
Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına girme mecburiyeti aranmaz.
(Değişik üçüncü fıkra: 23.07.1995 – 4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamazlar.
(Değişik dördüncü fıkra: 23.07.1995 – 4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları ve üst kuruluşları organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremezler.
(Değişik beşinci fıkra: 23.07.1995 – 4121/13 md.) Bu meslek kuruluşları üzerinde Devletin idari ve mali denetimine ilişkin kurallar kanunla düzenlenir.
(Değişik altıncı fıkra: 23.07.1995 – 4121/13 md.) Amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine, kanunun belirlediği merciin veya cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
(Değişik yedinci fıkra: 23.07.1995 – 4121/13 md.) Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, meslek kuruluşlarını veya üst kuruluşlarını faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmi dört saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
TARİHÇE
Türkiye Barolar Birliği’nin kurulması ilk kez Ocak 1934’te İzmir’de düzenlenen Türkiye Avukatlar Kongresi’nde gündeme getirilmiş ve 5 gün süren toplantıya katılan baro temsilcileri, “Türkiye Avukatlar Birliği“nin kurulmasını kararlaştırmışlardır. Ancak, alınan bu karara rağmen, 27 Haziran 1938’de kabul edilerek 1 Aralık 1938’de yürürlüğe giren ve günün koşullarına göre pek çok ileri yeni hüküm içeren 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nda Barolar Birliği’ne yer verilmemiştir. Daha sonraki yıllarda toplanan baro temsilcilerinin, (1957’de Ankara’da ve 1958’de İzmir’de), Türkiye Barolar Birliği’nin kurulmasının gerekliliği konusunda tam bir görüş birliğine vararak bu amaçla başlattıkları ön çalışmalar sonunda, 16 Mayıs 1963’te hazırlığı tamamlanarak 7 Temmuz 1969 tarihinde yürürlüğe giren 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile “Türkiye Barolar Birliği“nin kurulması yasal olarak da kabul edilmiştir.
TMMOB – Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği – Kuruluş ve amaç, TMMOB 7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle değişik 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulmuştur. TMMOB tüzel kişiliğe sahip, Anayasanın 135. Maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Kuruluşunda 10 Odası ve yaklaşık olarak 8.000 üyesi bulunan TMMOB‘nin, 2019 yılı sonu itibari ile oda sayısı 24, üye sayısı ise 579.868 olmuştur. TMMOB çalışmalarını 24 Oda, bu Odalara bağlı 213 şube ve 50 İl/İlçe Koordinasyon Kurulu ile sürdürmektedir. TMMOB‘ye bağlı odalara 108 farklı mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığından mezun olan mühendis, mimar ve şehir plancıları üyedir.
Ayrıca, Türk Tabipler Birliği (TTB), Türk Eczacılar Birliği (TEB), Tür Diş Hekimleri Birliği (TDB), Türk Veterinerler Hekimler Birliği (TVHB), bir de TÜRMOB çatısı altında Yeminli Mali Müşavirler ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası meslek örgütleri ülkemizdeki diğer Akademik Odalardır.
Bu saydıklarımız akademik odalardı.
Bir de; TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), mesela bağlı birimleri arasında BTSO (Bursa Ticaret ve Sanayi Odası) veya DTO (Denizli Ticaret Odası) vb. kuruluşlar bulunmaktadır. Bu birlik içerisinde de Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları yer almaktadır.
Ayrıca bir de TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu) var. Bu konfederasyon içinde Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu, Türkiye Berberler ve Kuaförler Federasyonu, Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu vb. gibi 13 federasyon yer almaktadır. Bu federasyonların Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birlikleri ve Meslek Odaları vardır. Mesela sadece BESOB (Bursa Esnaf Ve Sanatkârlar Odaları Birliği) ve bu birlik içerinde Bursa Minibüsçüler Odası vb gibi 106 Oda ve yaklaşık 98.000 üye işyeri var.
Lakin bu odalar, o odalardan değil tabii ki de!
Yukarıda açıklamaya çalıştığım 3 kuruluş Barolar, Akademik Meslek Örgütleri ve TOBB; Anayasamızın 135. Maddesi kapsamında Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları olarak yer almaktadır. En son paragrafta yazdığım TESK, Federasyon, Birlik ve Odaları ise 07.06.2005 tarihli, 5362 Sayılı Kanun ile faaliyetlerini devam ettirmektedirler.
Bu kadar teknik bilgi ile sizleri fazlaca detaya soktuğumun farkındayım ama konuyu net olarak anlatmak ve işin ciddiyetine dikkat çekmek için bu bilgileri yazmam gerekliydi.
Yazımın başlığında değindiğim Barolar, Akademik Meslek Örgütleri ve TOBB gibi kuruluşlar, Anayasamızın 135. Maddesi kapsamında faaliyetlerini yürütmektedirler. Gündemde sadece Barolar olduğu için şimdilik sadece Baroları konuşuyor ve tartışıyoruz. Lakin Barolar ile ilgili gündeme ve Meclise gelen düzenleme sadece Baroları kapsamayacak ve kısa süre içerisinde 100’e yakın Oda, 1000’e yakın şube ve milyonu geçen üye sayıları ile Akademik Meslek Odaları ile yine aynı rakamlarda TOBB kuruluşuna sirayet edecektir.
Böyle bir durum karşısında neler olacak?
2019 verilerine göre Türkiye’de şu anda 70.507 erkek, 57.184 kadın olmak üzere toplam 127.691 avukat var. Teklife göre; avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde asgari 2 bin avukatın imzasıyla yeni bir baro kurulabilecek. Bu kapsamda, avukat sayısı dikkate alınarak SADECE Ankara, İstanbul ve İzmir’de birden fazla Baro kurulabilecek. Çünkü İstanbul’da 46.052, Ankara’da 17.598, İzmir’de 9.612 avukat mevcut. Antalya’da ise 4.757 avukat ile yaklaşık 250 avukat daha olursa bu üç ilin ardından çoklu Baro kurabilecek 4. il olabilecektir.
Memleketimiz Bursa’da ise hali hazırda 3.757 avukat görev yapmakta ve düzenleme sonrası hiçbir değişiklik olmayacağını söyleyebiliriz. Zira düzenleme ile 5.000 avukat ve üzeri Barolarda bu düzenleme etkin olacak. Bu düzenlemeye göre Bursamız’ın 1.250 avukata daha ihtiyacı var. Tahminimce 3-4 yıl sonra falan anca bu sayıyı yakalar ilimiz.
Gelelim Nispi Temsil meselesine…
2017 TBB seçimi ve 2018’de en son yapılan ve mevcut Baro başkanlarının görevde olduğu seçimlerde;
TBB seçimlerinde; 79 Baronun 504 delegeyle temsil edildiği Genel Kurul’da 486 delege!
-Türkiye Barolar Birliği’nin, 13-14 Mayıs 2017 tarihlerinde gerçekleştirilen 34. Olağan Genel Kurulu’nda, geçerli 420 oyun 419’unu alan Metin Feyzioğlu yeniden TBB’nin başkanı oldu.
-İstanbul Barosu Olağan Genel Kurulu, 20-21 Ekim 2018 Cumartesi-Pazar günü toplandı ve seçim yapıldı. Seçime 10 grup katıldı. 41.462 üyesi bulunan Baronun 26.756 üyesi oy kullandı. Seçimde 8 dönemdir İstanbul Barosu’nu yöneten Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu Başkan Adayı Mehmet Durakoğlu yeniden İstanbul Baro Başkanlığı’na seçildi. Oy dağılımı;
-Ankara Barosu 65. Olağan Genel Kurulu, 20-21 Ekim 2018 tarihlerinde yapıldı ve Ankara Barosu’na kayıtlı yaklaşık 17.000 avukatın, seçime katılan 10.769’u geçerli sayıldı. Demokratik Sol Avukatlar Grubu’ndan R. Erinç Sağkan 7.227, Baroda Birlik ve Milliyetçi Avukatlar Grubu adayı Gencer Özdemir 2.283, Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu’nun adayı Murat Kemal Gündüz 1.256 oy aldı. Böylece Ankara Barosu’nun yeni Başkanı R.Erinç Sağkan oldu.
-İzmir Barosu Olağan Genel Kurulu, İzmir Barosuna kayıtlı yaklaşık 9.000 avukattan 5.986 üye oy kullandı. Yapılan oylamada 5.816 geçerli oyun 1.955’ini alan Çağdaş Avukatlar Grubu adayı Özkan Yücel başkanlığa seçilirken, başkanlığını Mustafa Çetin’in yaptığı Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu 1.720 oyda kaldı.
-Bursa Barosu Olağan Genel Kurulu, 13-14 Ekim 2018 tarihlerinde yapıldı. Akademik Odalar Birliği salonunda yapılan seçimlerde, Bursa Barosu’na kayıtlı 3.224 avukattan 2.727’si oy kullandı. 137 oy geçersiz sayılırken, geçerli 2.590 oyun 1.533’ünü alan Gürkan Altun yeniden başkan seçildi. Diğer aday Şerafettin Yavuz ise 1.043 oy aldı.
–Türkiye’nin dördüncü büyük barosu olan Antalya Barosu’nda Genel Kurulda 3 listenin yarıştığı seçimde, Antalya Barosu’na kayıtlı 3.500 avukattan 2.515 avukat oy kullandı. Seçim sonunda Av. Makbule Tanış 419, Av. Can Ercan 902, Av. Polat Balkan 1.184 oy aldı. Böylelikle Polat Balkan baro başkanlığını kazanmış oldu.
Şimdi, bu sonuçları neden paylaştım?
Değerli okurlar, sadece Barolar özelinde bir değerlendirme yapacak olursak, TBB delege sayıları konusunda temsilde adalet sıkıntısı olduğunu net olarak görebiliriz. İllaki bir düzenleme yapılacak ise bu konuda bir düzenleme yapılabilirdi. Ama siyasi otorite delege sayıları konusundan ziyade, temsilde adaletin Çoklu Baro sistemine geçilerek çözüleceği görüşüne inanarak böyle bir düzenleme yolunu seçti.
Gündeme gelen düzenleme doğrudur – yanlıştır, kabul edilir edilmez bunun yorumunu yapmayacağım lakin kişisel olarak Çoklu Baro fikrine aynen TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ve Baro Başkanları gibi benim de razı olmadığımı bu sayfadan belirtmiş olayım.
Lakin konuyu çok daha farklı bir boyutta irdelemek istiyorum:
11.07.2020 tarihinde ‘’Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’’, Adalet Komisyonu’nda kabulünün ardından, TBMM Genel Kurulu’na sunuldu. Genel Kurul’da görüşülen kanun teklifi kabul edildi.
TBB Başkanı dâhil Baro başkanlarının neredeyse tamamı, tüm muhalefet partisi milletvekilleri, hatta İktidar Partisi AKP içindeki hatırı sayılır oranda hukukçunun dahi karşı olduğu Çoklu Baro düzenlemesi nasıl oldu ve niye Genel Kurul’da kabul edildi?
Bundan sonra ne olacak?
-Düzenlemeyle ilgili, siyasi karar diyebilirsiniz!
-Düzenlemeyle ilgili, siyasi otorite üstünlük kuramadığı Anayasa 135. Madde uyarınca faaliyet gösteren Akademik Meslek Odalarında yaptığı bu düzenleme ile üstünlük kurmak istiyor diyebilirsiniz!
-Düzenlemeyle ilgili, yerinde bir karar ve düzenleme iyi oldu diyebilirsiniz!
-Düzenlemeyle ilgili, hiç iyi olmadı, keşke olmasaydı diyebilirsiniz!
-Düzenlemeyle ilgili, Akademik Odalar zaten siyasi ve marjinallerdi, oh iyi oldu diyebilirsiniz!
-Düzenlemeyle ilgili, Anayasaya aykırı diyebilirsiniz!
-Her konuda her görüş ile ilgili fikir bildiren bir millet olarak bu konuda da çoook şeyler diyebilirsiniz, diyebiliriz!
Ben de diyorum ki; Nispi Temsil olarak yola çıkılan düzenleme ne oldu da, nasıl oldu da, Çoklu Baro konusuna evrildi bu mesele?
‘’Barolar hem siyaset üstüdür, hem de diğer tüm meslek ve akademik meslek odalarının üstünde kuruluşlardır, bizi diğerleri ile karşılaştırmayın, kıyaslamayın!’’ diyen Prof., Doç., düz avukat, hukukçular duyduk, dinledik.
Tüm Baro başkanlarının desteğini alarak TBB Başkanı olan zatı bile tanıyamamış ve ikna edememiş hukukçular gördük.
‘’Baroların bölünmesi halkı güvencesiz bırakacak’’ diyen hukukçular duyduk… Gülmeyeyim diyorum ama…
Tarihi, yaşamsal ve varoluş meseleleri olan kendi sorunlarını dahi yasal ve hukuk içerisinde çözemeyen hukukçular gördük.
Etmeyin ağalar, yapmayın paşalar! Siz bari yapmayın!
Ülkemizdeki tüm TBB dâhil hemen hemen tüm Baroların ve hatta tüm Akademik Meslek Odalarının başkan, yönetim ve çoğunluğa yakın üyelerinin Cumhuriyetçi, Ulusalcı, Atatürk Milliyetçisi bir kısmının Kemalist fikriyata yakın olduğunu, sosyalist düşüncede ve CHP sempatizanlarının da hatırı sayılır oranda temsil hakkı bulduklarının doğru olduğunu, bu ülkede bilmeyen yoktur herhalde. Özellikle yönetim kademelerinde çoğunlukla yukarıda saydığımız fraksiyonların hâkim olduğu da bir gerçektir ve bunda hiçbir sorun yoktur, olamazda tabiî ki. Hatta kendi adıma Atatürk Milliyetçisi, Cumhuriyetçi fikriyata sahip Baro başkanları ve yönetim kademelerinin bu makam ve yönetimlerde olması sevinç kaynağıdır.
Yine ve maalesef ve lakin ki halkın savunma sesi, halkın savunma güvencesi olduğunu iddia eden Barolar ve hukukçu üyeleri, 2018 Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili seçimlerde hangi halkın sesi oldunuz, neye güvence verdiniz?
Ülkemizin yönetim şekli değişirken ne yapıyordunuz?
*Zira %52.6 oy oranına karşı %47.4 oy vermeyen ve mevcut sistemi kabul etmeyen vatandaş ve halk vardı!
*Ben bir tanesini söyleyebilirim mesela, 2018-2019 olsun, daha önceki genel seçimler ve yerel seçimler olsun; siyasi partilerin, iktidarı ile muhalefeti ile aday listesi ve seçilen listelerinde meslek grupları dağılımına bakarsanız en önde gelenlerin kendiniz olduğunu görürsünüz! (27. Dönem MV seçimlerinde 123 avukat MV olarak meclise girdi.)
*Başka; cinsiyet fark etmeksizin çocuk istismarı konusunda adliye koridorlarını tırnak içinde ‘’yasal ve hukuksal çerçevede’’ yangın yerine çeviremiyorsanız!
*Kadına şiddette dahi 55 bin -56 bin kadın avukat, tek ses olup sesinizi duyuramıyorsanız… Tecavüz ve çocuk evliliklerini söylemeyelim bile!
*Başka; İş güvenliği, iş kazları ve işçi ölümlerinde işçilerin haklarını tek elden ve hep birlikte savunamıyorsanız!
*Başka; 39-40 yaşında emekli olmuş ve şu an 65 yaşına gelmiş 18-20 sene aktif çalışmış, emekli olmuş, çalışmadan da 25 yıldır bu devletten halen en düşük 2.800 TL olan memur emekli maaşı alan emekliler varken.
Hali hazırda 39-40 yaşlarında olmasına rağmen 50-55 yaşına kadar aktif prim ödemek zorunda olan, 65 yaşına kadar yaşarsa ancak emekli olabilecek ve an itibarı ile aylık 2.300 TL maaş alabilen ve 4 nüfusu geçindirmeye mahkûm olan asgari ücretlilerin yaşam standartlarına bağlı gelir adaletsizliği için bir savunmanız – sesiniz var mı diye sorsak!
*Hangi halkın savunucusu ve sesisiniz? Kanaatimce parası olanın! Zira meslektaşlarınızın birçoğu şirket ve patronların hukuk birimi temsilcisi. Son dönemlerde de özel olsun, devlet olsun, bankaların tahsil edilemeyen paralarını almak için varlık şirketlerinin savunuculuğunu yapan azımsanmayacak avukat var.
*Bu yazdıklarımın yanlış anlaşılmaya sebep vermemek adına, bireysel olarak avukatların mesleki ve emekleri karşılığı aldıkları ücretlere karşı yazılmış değildir. Konuyu Barolar üzerinden değerlendirin.*
En basitinden şu Çoklu Baro düzenlemesinde dahi ‘’biz siyaset üstü ve diğer akademik meslek odalarından üstünüz” anlayışı ile kendinizi o kadar yalnızlaştırdınız ki!
Sizler hukukçusunuz, daha kendi meslek örgütünüz ile ilgili konuda dahi yasal ve hukuksal çerçevede ülkenin seçilmiş iradesine, Cumhurbaşkanına konuyu anlatamadınız. Bırakın Cumhurbaşkanını, savunucusu ve sesi olduğunuz halka dahi anlatamadınız, duyuramadınız sesinizi! İllerde düzenlediğiniz savunma mitinglerinde halk desteği görmediniz yanınızda, bence görmek istemediniz!
Şimdi bu süreçten sonra, aynı ülke yönetiminde olduğu gibi içselleştirmediğiniz, yanınıza ve fikriyatınıza yakınlaştıramadığınız, belki de hiç birlikte olmak istemediğiniz liberal, muhafazakâr, aşırı dinci, mütedeyyin vs. meslektaş gruplarınıza ya mecburen yönetimlerinizde yer vermek mecburiyetinde kalacaksınız, ya da ayrışma ve bölünmeye, fikriyat mücadelesi yapacağınız avukat grupları oluşturmaya sebep olacaksınız.
Yazılarımı takip eden ve gönderdikleri e-posta ve mesajlar ile ‘‘iyi de sayın yazar; hem nalına, hem mıhına yazıyorsun. İktidar yanlısı davranıyorsun, çok yüklenmedin mi Barolara” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Hayır efendim, nalına mıhına diye bir durum söz konusu değildir. Benim hem okurlarım, hem de arkadaşlarım Atatürk ve Türk Milliyetçisi, Cumhuriyetçi, bayrak ve vatan sevdalısı olduğumu, bir o kadar da Devletçi olduğumu bilirler.
Koca koca Barolar kanun ve yasaların müsaade ettiği ölçüde itiraz etmelerine rağmen, TBMM düzenlemeyi geçiriyorsa ve yürürlüğe girmesini sağlıyorsa ve Barolar üstlerine düşeni yaptıklarını ve TBMM saygılarını arz ediyorlarsa; ben garip bir köşe yazarı olarak ne yapabilirim. Ülkemin ve milletimin Türk ulusunun geleceği, üstünlüğü ve refahı adına ortaya konulan icraatlar bu mihmalde değilse sade bir vatandaş olarak kanunlar ve yasal çerçevede yapabilecek ne varsa yapmaya çalışırım. Aksi bir durumda devletimin kararlarına saygı duyup uymaktan başka bir tercihim olamaz. Devlete karşı gelme terbiyesizliğim yoktur, yetiştirilme ve yetişme tarzımdan ötürü…
Dedim ya; kocaman Baroların yasal ve hukuksal çerçeve dışında itiraz edemediği, hakkını arayamadığı bir konuda ben kimim ki çıkıp an itibarı ile dahi yasal, hukuksal ve kanunsal açıdan hiçbir şaibesi olmayan halkın iradesi ile seçilmiş Devleti yöneten siyasi irade ve İktidara karşı geleyim, dolayısı ile Devletime karşı geleyim?
Yıllarca elitist Cumhuriyetçilerin (CHP’li demiyorum), adını kullanıp alet ederek, Ulu Önder Atatürk’ün maddi ve manevi mirasını bu şekilde tüketenlerin, yaptığı gibi Anadolu kasabalısı tabiri ile uzak tuttukları, ayaklarına gitmedikleri, biraz ağır olsa da; evet evet hor gördükleri, hatta aşağıladıkları, yobaz dedikleri, çarıklı dedikleri o insanlar gün gelip nasıl şu an seçilmiş iktidarda kendini temsil etme imkânı bulduysa, hem de sandık ve seçimle yani demokratik yollarla.
Yıllarca ezile ezile, yenile yenile ezmeyi ve yenmeyi öğrendi çünkü Anadolu insanı.
Barolarda olan ve olacak olan da tam da budur işte.
Kendi meslek örgütleriniz içinde bir ve birlikte olamadığınız, yönetim ve bölüşümde eşitliği ve adaleti sağlayamadığınız için, çağdaş uygarlık ve Atatürk Milliyetçiliğini anlatamadığınız ve samimi çaba harcamadığınız için içinizdeki sessiz çoğunluk iyi ya da kötü olmasına bakmaksızın bu düzenlemeye sahip çıktı, kucakladı ve destek verdi.
Oysa Nispi Temsil konusu gündeme geldiğinde fotoğrafa yukardan bakıp büyük resmi görebilseydiniz; bırakın Barolar özelinde değerlendirilmesini, ülke yönetiminde dahi köklü, adaletli ve gerçek demokratik yepyeni bir yönetime vesile olabilirdiniz.
Bu ne demek?
Yukarıda da bahsettiğim üzere bu düzenleme ilk gündeme geldiğinde Nispi Temsil hakkı istiyoruz diye geldi kamuoyuna. Barolar olarak kısa sürede bir toplantı organize ederek Nispi Temsil konusunu işleyip kabul edilebilir bir tasarı ile sizler bir öneri sunsaydınız, durum bambaşka bir yöne gidebilirdi.
Nasıl mı?
Yukarıda 4 büyük Baro ve Bursamız’ın en son seçim sonuçlarını verdim. Başta İstanbul olmak üzere diğer Barolarda da durum aşağı yukarı aynı. Bu sonuçlar ile yeni düzenleme kapsamında reel baktığımızda sadece İstanbul’da 7-8 yeni, farklı fikirlerde ve siyasi düşüncede Baro kurulabilecek, Ankara’da 3-4, İzmir’de 3-4, Antalya’da 2, Bursamız’da da yakın zamanda 2 farklı Baro kurulabilir.
Oysa Nispi Temsil yöntemi ile seçim sisteminde yapılacak değişiklik ile ayrışmayı düşünen gruplardan oy oranlarına göre makul oranlarda yönetimde temsil yetkisi verebilirdiniz. Birlikte, beraber, sizinle aynı düşünce, fikir ve ideolojide olmayan meslektaşlarınıza karşınızda değil de yanınızdayken Atatürk Milliyetçiliği, Cumhuriyetçiliği, kime ve neye göre olduğu tartışılabilir; Çağdaşlığınızı anlatabilirdiniz, anlatmalıydınız, anlatmalısınız…
Sizin mesleğiniz bu; Değerli Hukukçular, Avukatlar, Barolar!
Anlatacaksınız!
En iyi yaptığınız işi yapacaksınız! Konuşarak! Fikirlerinizi sanatınız ile dövüştürerek yapabilirsiniz.
Halihazırda TBMM’den geçmiş olsa bile TBB Başkanı, tüm Baro başkanları, meslektaşlarınızın %90’ı, iktidar partisi içinde dahi olsa çoğunluk hukukçunun Çoklu Baro fikrine karşı olduğu ortamda konuşun, anlatın ve paylaşın.
Paylaşın ki ülkemizin geleceği, aydınlık yarınlar, Güçlü Türkiye ve içselleştirilmiş demokrasi için kapı açın.
Anayasa 135. Madde gereğince kurulan ve faaliyetlerini devam ettiren Barolar, Akademik Meslek Odaları ve TOBB gibi kamu kurumu niteliğindeki örgütlerde seçim, seçilme ve yönetim sisteminin değişmesi ve Nispi Temsil ile adaleti sağlayabilirseniz. Kanun, yasa ve hukuka uygun olarak yapacağınız toplantı, çalıştay ve münazaralar ile meydana gelecek olan proje, program ve tasarılar ile ülkemizin yönetiminde de çoğulcu katılım ve yönetim anlayışı ile gerçek demokrasiye en yakın yönetim biçimine kavuşmuş olabiliriz.
TBB ve tüm Baro başkanlarına bu vesile ile buradan seslenmiş olalım:
Bu ülkede konuşma, anlatma, anlatılanı anlayabilme adına, insanları ikna edebilme adına, ehliyetli bir meslek olan avukatlık ve bu mesleğin örgütlü temsilcileri olan Barolar olarak, bu kez fotoğrafa yukarıdan bakın. Bu ülkenin seçilmiş iradesine sizler adım atın, anlatın, dinleyin, ikna edin.
Barolar ile ilgili mesele bence kapanmış ve bitmiş değildir. Barolar ve hukukçular bu ülkenin, vatandaşın ve Cumhuriyetin yasalar ve kanunlar önünde hem savunucusu, hem de koruyucusudurlar. Buna inanıyor ve güveniyor olaraktan, bu satırlar ile tarihe bir not düşmüş olalım. Önümüzdeki dönemde Nispi Temsil meselesi gündeme gelebilir.
Sağlıkla, hukuk ve adaletle esen kalın değerli okurlar…
Çarpıcı
Murat YILMAZ Bey, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Müthiş bir yazı olmuş
Bilgilendirici bir yazı elinize sağlık
Sayın Okur, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Detaylı analiz. Elinize sağlık 👏
Hüseyin DEMİRTAŞ Bey, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Ayhan bey nihayet beklememe deydi doğrusu sabırsızlıkla beklediğim yazılarını okumaya başladım okurkende bitmesini istemedim.güncel olaylar ve gündem olaylara bakış açıma uygun güzel bir yazı olmuş tebrik ederim.
Mehmet Ali DURGUT Bey, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Güzel bilgilendirici
Murat Y.Bey, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Her zamanki gibi harika bir yazı
Sayın Okur, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Kaleminize sağlık
Murat Y. Bey, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Oto bir gözlem olmuş. Kaleminize sağlık.
Hukuk Fakültelerinin dekanlarının hukukçu olmadığı ülkemde çoklu baro çok şaşırtıcı değil yazı her zaman olduğu gibi hem nalına hem mıhına emeğinize sağlık
Süleyman Bey, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Şu an ülkenin başında bulunan ve ülkeyi idare etmekte zorlanan hükümet, yazın da belirttiğin çoklu baro düzenlemesi için hangi mevcut barolardan görüş almış mevcut hükümet zaten demokrasi yanlısı değilki ayrıştırmacı bir tutum içersinde, böyle bir yönetimden ne bekliyorsun o saydığın hangi meslek kuruluşları baroların yanında yer aldı, Ayhan kardeşim ülkemiz senin bıraktığın yerde değil bak ülkücüler bile ayrışmış durumda Atatürk ilkeleri yok sayılıyor, cumhuriyet hukuku yerine osmanlı hukuku uygulanmaya çalışılıyor şu an da ülkedeki tüm meslek kuruluşları bana dokunmayan yılan bin yaşasın şekline bürünmüş halk sindirilmiş en ufak tepki yok, şu an bu hükümet istediği herşeyi çok rahatlıkla yapar durumda kimseden çıt çıkmaz o hale geldik, senin yazdıkların doğru şeyler ama demokrasinin uygulandığı baskı rejiminin olmadığı ülkelerde olacak şeyler bu konu daha çok tartışılır. Gözlerinden öperim
Sefa Bey, ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim. Varolun.
Mükemmel bir analiz, kutluyorum.
Soyer KAZANCI Bey, ilgi ve alakanız için teşekkür ederim
Varolun.