Obezite, menopoz sonrası meme kanseri riskini artırıyor
Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik, obezitenin özellikle menopoz sonrasında görülen meme kanserleri için önemli bir risk faktörü olduğunu belirterek, ülkemizdeki kadınların yaklaşık 4’te 1’inde görülen obezitenin kontrol altına alınmasının çok büyük bir önem taşıdığını vurguladı.
Çok sayıda çalışmada obezitenin diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, kalp-damar hastalıkları, kas-iskelet sistemi ve kanser gibi birçok yaşamı tehdit edici kronik hastalığa yol açtığının belirlendiğini vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik, obezite ve metobolik cerrahi konusunda şu bilgileri verdi:
“Dünya Sağlık Örgütü, obeziteyi ‘insanlarda beden kitle indeksinin 30 kg/m2 üzerinde olması’ şeklinde tanımlıyor. Birçok epidemik çalışma obezitenin son 30 yılda tüm dünyada hızla arttığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü 2016 verileri, 18 yaş ve üstü 1,9 milyar yetişkinin şişman, bu sayı içerisinde 650 milyon kişinin ise obez olduğunu göstermişti. Bu raporda, kadınların yüzde 39,2’si obez, yüzde 69,3’ü şişman ve obez grubunda sınıflandırıldı. Türkiye İstatistik Kurumunun Sağlık Verileri Araştırmasına göre ülkemizde obezite, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 20’sinde görülmekte, cinsiyet ayırımı incelendiğinde 2016 yılında erkeklerin yüzde 15,2’sinin, kadınların ise yüzde 23,9’unun obez olduğu görülmektedir.”
Obez kadınlarda meme kanserinin kötü seyretme riski daha yüksek
Obezitenin kadınlarda menopoz sonrası dönemde görülen meme kanseri için bir risk faktörü olduğunu vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik, menopoz sonrası beden kitle indeksinde görülen her 5kg/m2’lik artışın meme kanseri riskinde 12 kat artışa yol açtığını belirterek şöyle devam etti: “Bu durum özellikle de östrojen reseptörü pozitif ve triple negatif meme kanseri alt tipleri için geçerlidir. Bunun yanında obez meme kanseri olan kadınlarda hastalığın normal kilolu meme kanseri olan kadınlara göre daha kötü seyirli olduğu bulunmuştur. Obez kadınlarda hastalığın normal kilolu kadınlara göre tekrarlama veya hastalığa bağlı ölüm riskinin yüzde 30 daha fazla olduğu gösterilmiştir. Obezite ve meme kanseri arasındaki bu ilişki halen tam olarak anlaşılamamıştır. Obezitenin neden olduğu lokal ve sistemik etkilere bağlı olarak; vücuttaki adipokin (yağ hücreleri) düzeylerinin, dolaşımdaki steroid hormonların ve lokal östrojen sinyallerinin değişmesi, metabolik sendrom, insülin direnci ve yağ inflamasyonu meme kanseri oluşumunda suçlanmaktadır.”
Obezite tedavi sürecini de olumsuz etkiliyor
Obezitenin meme kanseri olan hastaların tedavi sürecinde de birçok olumsuz etkisi olduğunu vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik şunları söyledi: “Örneğin meme kanseri nedeniyle ameliyat edilen hastalarda yara yeri problemleri (enfeksiyon, yara yerinde seroma oluşumunun) daha fazla görülmekte, yine aynı şekilde gerek kemoterapi gerekse de radyoterapi alması gereken hastalarda obeziteye bağlı, hayatı tehdit eden olumsuz durumlar ortaya çıkabilmektedir.
Türkiye’deki genç meme kanseri vakalarının sayısı ABD’nin iki katı
Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik son yapılan araştırmaların, Türkiye’de genç yaşta görülen meme kanseri hastası sayısının ABD’nin iki katı olduğunu ortaya koyduğunu belirtti ve şu uyarılarda bulundu: “Genç kızlarda uzun vadede kilo kontrolünün sağlanamaması ve yaşam biçimi ile yeme alışkanlıklarının değiştirilememesi durumu, ileri yaşlarda obezite, meme kanseri dahil pek çok sağlık sorununa yol açabiliyor. Bunun için kadınların mutlaka kilo kontrolünü sağlamaları gerekiyor.”
Obezite cerrahisi kanser oluşma riskini azaltıyor
Obezite cerrahisi sonrasında vücuttaki azalan yağ kitlesine bağlı olarak glikoz dengesinin sağlandığını, insülin direncinin ve inflamasyona sebep olan belirteçlerin azaldığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik, bu işlem neticesinde meme kanseri oluşma riskinin de azaldığını belirtti.