OECD: “How’s Life Türkiye?” 2024 “Hayat Nasıl Gidiyor ?’’ (II)
Söz konusu yazımın, birinci bölümünü yayınladığım gün içinde TÜİK, 2024 yılında mutlu olduğunu beyan eden 18 yaş ve üzeri bireylerin ‘yaşam memnuniyeti’ oranının, % 49,6’ya düştüğünü açıklamış.
‘Mutlu’ olduğunu beyan eden 18 ve üzeri yaştaki bireylerin oranı, 2022 yılında % 49,7 iken, 2023 yılında % 52,7 ve 2024 yılı için de % 49,6 olmuş.
***
“Hayat Nasıl Gidiyor ?’’ raporunu üzülerek, açıklamaya devam ediyorum.
Türkiye, en yüksek enflasyona sahip OECD ülkesi olup, OECD ortalamasının 10 katı oranında olması düşündürücüdür.
Sosyal adaletsizlik sıralamasında, maalesef sondan ikinci sıradayız.
İstihdam oranında 41 ülke arasında, sondan 2’inci sıradayız. Ayrıca, çalışanlarımızın % 25’i, ücretli işte uzun saatler çalışmak zorunda olup, OECD ülkeleri arasında 40. sırada olmak ayrı bir sorundur.
Türkiye’de, Tüik’e göre genel işsizlik oranı % 9.6 iken, OECD ülke ortalamaları % 4.9’un, iki katıdır.
Beni gerçekten çok üzen başka bir durum, bizlere istatistiki veriler veren ve yaşamımızı olumsuz yönde etkileyen bazı kurumlar var ki Tüik, Tcmb, İşkur vb. inandırıcı gelmemektedir.
15 -24 Yaş (genç işsizlik) oranı incelendiğinde her 4 gencimizden birisi maalesef (% 23) işsiz olup, bu veri ile OECD ülkeleri (% 11.5) arasında en kötü 3 ülkeden birisiyiz.
Ülkemdeki ev sahipliği oranı % 57 iken, bu oran OECD ülkelerinde % 68.
Türkiye’de, hükümete güven oranı % 30 ile, OECD ortalaması % 45 ile, çok düşük seviyededir.
İnsanlarımızın birbirlerine güvenme oranı bizde % 23 ile, OECD ülkeleri içinde birbirine güvenin en düşük olduğu 5 ülkeden birisiyiz.
Kendini yönetenlere ve birbirine güvenmeyen bir toplumsal yapının, karşılarına çıkabilecek kötü bir durumda kenetlenmesi ve örgütlenmesi çok zordur.
Halbuki bu veri bile ‘’eski Türkiye’yi’’ devamlı eleştirip, suçu kendilerinden başka her yerde arayan siyasilere, sorgulatmak gerekir diye düşünüyorum.
Günümüzde iş kazaları, doğal çevre felaketleri vb. kazaların giderek arttığı bir ortamda, ‘’kendimi güvende hissediyorum’’ diyenlerin oranı % 40 olup, bu oran ile sondan 4’üncü sıradayız.
Vatandaşlarımızın seçimlere katılımı, son seçimlerde % 86 ile, OECD ortalaması olan % 69’un üzerindedir.
Bari, bu veride OECD ülkelerinden daha iyi olmak, beni bir derece mutlu etti, desem.
Türkiye, kamu kuruluşlarındaki yolsuzluklar kriterinde, yaklaşık 30 olan puanıyla OECD üyesi ülkeler arasında, en kötü dördüncü ülkedir.
Güzel Ülkem, OECD ülkeleri arasında çok acıdır ki, yoksulluk oranı en yüksek 5 ülkeden birisidir. Resmi verilerimiz der ki, her 5 aileden birisi yoksulluk sınırının çok altında bir gelire sahiptir.
***
OECD Rapor sonuçları, ne yazık ki, güzel Ülkemdeki kötü yönetimin bir sonucu olarak halkın, ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan pek de iyi durumda olmadığını, kısacası hayatlarından memnun olmadıklarını ortaya koymaktadır.
Vatandaşlarımızın, yaşam kalitesini artırmak, onlara sağlıklı ve huzurlu günler yaratmak için, sosyal ve toplumsal tüm önlemleri almak zorundayız.
OECD ülkeleri konuya ‘’insan odaklı/endeksli’’ bakış tarzı ile baktığından, bizlerin de bu süreçte bu tarz bir yönteme acilen geçmemiz gerekmektedir.
***
Güzel Ülkem vatandaşları bunu hak etmiyor ! Ülkemizi çok daha iyi yönetmek, hak ettiği seviyeye taşımak zorundayız.
Yukarıdaki verilerin çoğunda, maalesef hep diplerdeyiz. Sebep ?
Yaşam kalitemizin düştüğü, insanların devlet/kurumlar dahil birbirlerine bile güvenmediği, ekonomik tüm verilerin olumsuz yönde rekorlar kırdığı, yasama, yürütme ve yargı erklerinin, kısacası ‘’Kuvvetler Ayrılığı’’ gücünden maalesef ‘’Kuvvetler Birliği’ne’’ geçilmesi, gençlerin ve kariyerli insanların kurtuluşu yurt dışında aradığı, algı yöntemi ile basın/medya kuruluşlarında gündem dışı konularla insanlarımızın dikkati ve enerjilerinin başka yönlere yöneltildiği bir gerçektir.
***
Bu rapora ait veriler, tv ekranlarında neden hiç gündeme gelip, tartışılmaz !!!
Televizyon ekranlarında ki, saçma sapan aile ve toplumsal olaylara aykırı, insanları ve aileyi küçük düşürücü yayınlar gündemde iken, çocuklarımızın okula ‘’aç’’ gitmelerinin maalesef hiç mi bir kıymeti ve önemi yok…
Toplumsal dinamikler açısından geldiğimiz nokta düşündürücüdür, hep birlikte nerede hata yaptık diye düşünmemiz gerekir.
Devamlı önümüze konulan, ‘’Eski Türkiye’’ kandırmacası ile yukarıdaki verilere dayanan sorunlarımızı dikkate almamak, ‘’Yeni Türkiye’’ için onarılmaz olumsuz sonuçlar yaratacaktır.
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…