Önder Gümüş’ten çarpıcı Türk tarımı açıklaması
İYİ Parti Bursa İl İstişare Kurulu üyesi, SONHABER16.COM Köşe Yazarı Önder Gümüş, verdiği konferansta gıda üretiminde tarım ve hayvancılığının önemine dikkat çekti.
İYİ Parti Bursa İl Başkanlığı tarafından Dünya Gıda Günü’nde bir konferans düzenlendi. Ördekli Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa İYİ Parti Bursa İl Başkanı Dr. Yahya Bahadır ve çok sayıda partili katıldı.
İYİ Parti Bursa İl İstişare Kurulu üyesi, SONHABER16.COM Yazarı Önder Gümüş’ün konuşmacı olarak katıldığı konferansta Gümüş, Türkiye’deki tarım ve hayvancılık politikalarını değerlendirdi.
Dünya nüfusu 7.5 milyar olduğuna dikkat çeken Gümüş, bu nüfusun 0.8 milyarı temiz suya erişemediğini ve Dünya Bankası satın alma paritesine göre dünyadaki açlık sınırı kişi başı 1.9, yoksulluk sınırı da 3.1 dolar olarak belirlendiğine göre nüfusun 1.5 milyarı açlık, 3.5 milyarı da yoksulluk sınırının altında yaşadığına dikkat çekti. Konuşmasında tarım ve hayvancılığın önemine dikkat çeken Gümüş, “ 1970’lerden itibaren, ekili dikili tarım alanlarından elde edilen bitkisel gıdanın ve o günün mevcut meralarında yetiştirilen hayvansal gıdanın, ayrıca denizlerdeki ve iç sulardaki su ürünlerinin, dünya nüfusunu besleyip besleyemediği ciddi anlamda bütün çevrelerde tartışılmaya başlandı. Dünyada bu tartışmalar yaşanırken, 1980’lere kadar Türkiye tarımda kendine yetebilen dünyadaki ender ülkelerden biriydi.
Ülkenin farklı bölgelerinde yetiştirilen Antep Fıstığı, Fındık, Tütün, Ayçiçeği, İncir, Pamuk, Zeytin, Narenciye, Buğday-Arpa gibi tahıllar, Mercimek-Nohut gibi baklagiller, ihraç edilen ürünlerin başında geliyordu. Bunlar, Cumhuriyet tarihi boyunca stratejik ürünlerdi ve bu ürünler sayesinde olsa gerek 1986 da Türkiye dünyanın 15. büyük ekonomisi olmuştu. Yapılan tarımdan elde edilen gıdanın dünya nüfusunu beslemekte yetersiz kaldığı ileri sürülerek, önce orman alanları, bataklıklar ve meralar tarıma açılmaya başlandı. Bataklık ve sulak alanların tarıma açılması göçmen kuşlarını, ormanlık alanlar iklimi, meraların tarıma açılması ise hayvancılığı olumsuz etkiledi.
Makineleşmenin getirdiği teknik kolaylıklar sayesinde servet biriktirmeye doymayıp da hızını alamayanlar, dünyanın doğal dengesinin korunmasında en büyük unsur olan yağmur ormanlarını önemli ölçüde yok ettiler. Sanayileşmenin gelişmesiyle birlikte, gerekli önlemler alınmadan fosil yakıtların ve sera gazlarının doğaya salıverilmesi, küresel ısınmaya sebep oldu, kutuplardaki buzullar hızla erimeye başladı.” dedi.
YERLİ TOHUMUN ÖNEMİ
Yerli tohumun önemine de dikkat çeken Gümüş, “Ülkemizdeki çiftçi kuruluşlarının, tarım meslek örgütlerinin itirazlarına rağmen 31 Ekim 2006 da 5553 sayılı “Tohumculuk Kanunu” da çıkarıldı. Bu kanunlarla, tohumlarımızın ıslah ve takas edilmesinin önüne geçildi. Üreticimiz yabancıların patentli ve sertifikalı tohumlarına mahkûm, onların tohumlarını kullanmadığında da devletin tarımsal desteklerinden mahrum edildi. Böylece çiftçimiz kendi tohumunu kullanmayınca, tarımdaki çeşitlilik de hızla azalmaya başladı. Ve devletin bu uygulamaları, çiftçimizin her sene peş peşe zarar etmesine, topraklarını terk edip tarımı yapmaktan vazgeçmesine sebep oldu” dedi.