Pendik’te, İmamoğlu ve Balyalı coşkusu
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Pendik Belediye Başkan adayı Tarık Balyalı ile birlikte önce seçim otobüsüyle ilçe turu yaptı, sonra halk buluşmasına katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta farklı şehirlerde yaptığı konuşmalarda vatandaşları ‘oyla’ tehdit ettiğini hatırlatan İmamoğlu, “O kadar tutuştular, korktular ki; şimdi ağlamaklı oldu. Duygusallaştı. Ne demiştim size? ‘Sakın ey milletimiz, benim güzel milletim, Atatürk’ün size emaneti olan ne güzel bir emanet değil mi? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. O ülküye, o ideale inanan benim güzel milletim, hep şunu söyledim, hatırlayın: ‘Sakın onun tehditlerinden korkmayın. Sizi tehdit ediyor, çünkü sizden korkuyor’ demiştim, korkuyor. Hatırlıyor musunuz? Dediğim çıktı. ‘Oy yoksa, hizmet yok. Ona göre işlerde sarkma olur’ diyen kişi, dün ne dedi? ‘Lütfen’ diyor, ‘Lütfen değerli milletim, bu benim son seçimim’ diyor. Bak, bak, bak. Hani birkaç hafta önce efelik yapıyordun. Hani millete, ‘Oy verirsen hizmet getiririm, oy vermezsen hizmet getirmem’ diyordun. Tehditten nereye geldik? ‘Lütfen’e geldik, lütfen…. Seni gidi seni. Bu millet bunu yer öyle mi? Yemez” dedi.
“Gazeteciler yazıyor: Son aday bana yetişemeyince, soluğu kesilince ne olmuş biliyor musunuz? Ankara’da seferberlik kararı çıkmış” diyen İmamoğlu, “‘Bütün bakanlar İstanbul’a’ demişler. Hepsi buraya geliyor. 17’si birden İstanbul’a gelecekmiş. Hatta o ‘bir kişi’ de gelmek üzereymiş. Az kalmış. Bugün, yarın gelir. Vallahi ben misafirperverim. Misafiri ağırlamayı bilirim. 2019’da nasıl misafiri milletimizle bile ağırladık, en iyi onlar biliyor. Öyle değil mi? Varsın gelsinler. Tüm kabine, hepsi gelsin. Ama bir şey soracağız. Soralım mı sorularımızı? Türkiye’nin bu devasa sorunlarıyla kim uğraşacak? Madem derdiniz İstanbul, derdiniz Ekrem İmamoğlu, yani bu arkadaşlar İstanbul’a siyaset yapmaya geldiğinde, şimdi soruyorum, hayat pahalılığı azalacak mı? Enflasyon düşecek mi? Emeklinin perişan hali, bu ekonominin ezdiği hali iyileşecek mi? Yüksek kiralar azalacak mı” sorularını yöneltti.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Pendik Belediye Başkan adayı Tarık Balyalı ile birlikte önce seçim otobüsüyle ilçe turu yaptı, sonra halk buluşmasına katıldı. Batı Mahallesi Pendik Sahil Etkinlik Alanı’nı dolduran coşkulu kalabalık, İmamoğlu ve Balyalı’ya sevgi gösterilerinde bulundu. Pendik’in köylerini de metrosunu da unutmadıklarını belirten İmamoğlu, “Belediye tarihinin en çok iş yapan dönemini sizlerle birlikte biz başardık. Devletin resmi rakamları hiç yalan söylemez. Dönersin 25-30 sene öncesine, mesela kim en fazla izin yapmış bakarsın. Hani çok çalışıyor, ediyor, vesaire konuşuluyor… Ama söyleyeyim; birçok isimden çok çok daha az izin kullandım. Size mahcup olmamak için, atom karınca gibi çalıştım. Bakın; özellikle bu rakamları vermeyeceğim, birilerinin başı öne eğilmesin. Zaten bu aralar canı sıkkın. Morali bozuk” diyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göndermede bulundu.
KAYNARCA-PENDİK-TUZLA METRO HATTININ HİKAYESİNİ ANLATTI
“Sizden güçlü bir Pendik sonucu bekliyorum” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Bunu Tarık Balyalı’yla birlikte yapacağız. Hızlıca Kaynarca-Pendik-Tuzla metro hattının birinci etabını 2025 yılının ortalarında toparlayacağız ve hizmete açacağız. Bu hattın ihalesi, biz göreve gelmeden 2,5 sene önce yapılmıştı. Bu gerçekleri bizden dinleyin, soranlara da anlatın; tamam mı? Buranın ihalesi, 2017 yılında, biz göreve gelmeden 2,5 sene önce yapıldı. Hani diyorlar ya, ‘Biz başlattık.’ Sevgili hemşehrilerim, biz göreve geldiğimizde sadece ne vardı biliyor musunuz? Kağıt üstünde bir ihale. ‘Projesi olmayan bir ihale olur mu’ diyeceksiniz. Vallahi onu bile yaptılar. Bakın şantiye bile kurmadılar. Bir çivi bile çakmadılar. Biliyorsunuz; 3 ayımızı çaldılar. Seçimi iptal ettiler. Geç göreve başladık. Ve göreve gelir gelmez, hiç başlanmayan yere biz hızlıca proje çalışmalarını bitirdik, toparladık. Bekleyen ihaleyi alan firmaları ikna ettik. 2020’nin ortalarında burada inşaata başladık. Bir süre sonra ekonomiyi ne hale getirdiler biliyorsunuz” diyen İmamoğlu, “Döviz tepetaklak olunca, maliyetler artınca, hükümet, müteahhitlere ihaleyi fesih hakkı verdi. O dönemde ihaleyi alan o müteahhitler, sözleşmeyi tek taraflı feshetti. Biz ne yaptık? Mecburen yeniden ihaleye çıktık. Bakın; 2020’nin ortasından beri mücadele ediyoruz. Kaynağını bulduk. Projesini yaptık. Ekonomik krize, onların engellemelerine rağmen başlattık. Şimdi 1 sene sonra, o Pendik-Kaynarca- Fevzi Çakmak kısmını, Pendiklilerin hizmetine açıyoruz. Hayırlı ve uğurlu olsun.”
“PENDİK’TEKİ BU BAHSETTİĞİM SÜREÇ, BÜTÜN İSTANBUL’A BİR ÖRNEK”
“Pendik’teki bu bahsettiğim süreç, bütün İstanbul’a aslında bir örnek” diyen İmamoğlu, “Hatırlayın; Sayın Cumhurbaşkanı ne demişti? Para arıyoruz, kaynak bulacağız buraya. Hatta kamudan bile kaynak istedik. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ demişti bana. ‘Bu krediyi bulmak sizin işiniz’ demişti bana. Gittik, onu bile bulduk kardeşim. Bize 1 kuruş bile kredi vermeyen, o devletin kamu kurumlarını bize kapatan anlayışa karşı, biz kaynak da bulduk. Bu şehrin ihmal edilen her işini de tamamladık, tamamlamaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Pendik’te yeni dönemde yapacakları hizmetlerin detaylarını vatandaşlarla paylaşan İmamoğlu, “Bize 5 yıl verin, Tarık Başkanla omuz omuza, Pendik’i bugünkü kaybolmuş kaderinden kurtaracağız. Pendik’i, İstanbul’un doğusunda, İstanbul’un kalbinin en hızlı attığı, insanlarını huzurlu kılan, pırlanta gibi bir yer yapacağız. Hep birlikte yapacağız” diye konuştu.
“BUNLAR NE YAPIYOR BİLİYOR MUSUNUZ?”
“Bunlar, bütün sorunları, bütün çözümleri unuttular” diyen İmamoğlu, “Bunlar ne yapıyor biliyor musunuz? Söyleyeyim. Bunların iktidar anlayışı şöyle; Pendik’te değil, İstanbul’un bütün yerlerindeki çözüm anlayışları söyle: Bir sorun yaşadılar mı -mesela Ekrem’le buluşacaklar değil mi- Ekrem ile bir randevu alsalar mı almasalar mı? Bu kadar basit konuyu bile, diyelim ki buranın belediye başkanı, böyle duruyor, hemen yukarıya bakıyor. Ona sorsa mı sormasa mı? Var ya Ankara. Sorsa mı sormasa mı? Adım atamazlar, adım. Adım atamazlar. Her konuda bir kişiye dönüp bakan, her konuda bir kişinin emrine, buyruğuna, bir kişinin talimatına, bir kişiyi mi Pendik’te seçeceksiniz; yoksa milletin aklına, milletin ortak aklına, sizin evlatlarınıza, yetişmiş mühendislerinize, finansçılarınıza, konular soran bir belediye başkanı mı istiyorsunuz? Özgür belediye başkanı istiyorsanız, Pendikli belediye başkanı istiyorsanızi o burada. Tarık Balyalı kardeşim. Bu kadar net” ifadelerini kullandı.
“ÖYLE AYAĞINA BARET GİYMEKLE OLMUYOR”
“İstanbul’da biliyorsunuz, her parti aday çıkarttı Ekrem İmamoğlu’nun karşısına” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Çıkartsınlar. Biz saygı duyuyoruz. Cumhur İttifakı da AK Parti’yle toplam 4 partinin ortak adayı çıkardı. Bir de ben varım. Rakibime diyorum ki; ‘İstanbul’a yabancı bir aday. Dışarıdan atandı. Atama aday. İthal aday’ diyorum. Bakın; ilçelerin sadece adını değil, hangi yakada olduğunu da bilmiyor. Kötü olan şu: Hadi diyelim öyle görevlendirdin. Yolladın. Ama yolladığın insan çalışkan olacak. Dersiyle ilgili dersine çalışacak. Öyle ayağına baret giymekle olmuyor. Baret kafaya takılır bir kere. Bakın ben dalga geçmiyorum. ‘Acemi aday’ derken, bir tespit yapıyorum. İstanbul’u bilemeyebilirsin. Ama bu ateşten gömleği giymeye karar verdiysen, dersine çalışacaksın. İstanbul, zor bir sınav. Dersine çalışmazsan, bu millet seni sınıfta bırakır, sınıfta. Adayın kondisyonu da yok. Benim koşuma yetmedi. Geride kaldı. Geride kalınca hemen bir yerlerde bir panik başladı; ne yapsak, ne yapsak? Hemen tutuştular.”
“O KADAR TUTUŞTULAR, KORKTULAR Kİ”
“O kadar tutuştular, korktular ki; daha önce, bir hafta boyunca, hatırlayın, Sayın Cumhurbaşkanı milletini tehdit etti. Öyle değil mi? Bir ile gitti. ‘Oy vermezseniz hizmet gelmez’ dedi. Doğru mu? Bir başka ile gitti, ‘Oy vermezseniz doğalgaz yok’ dedi. Doğru mu? Ha bu arada unuttu; orasını zaten 15 yıldır onlar yönetiyordu. Onu da unuttu. Ama bakın, şimdi ağlamaklı oldu. Duygusallaştı. Ne demiştim size? ‘Sakın ey milletimiz, benim güzel milletim, Atatürk’ün size emaneti olan ne güzel bir emanet değil mi? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. O ülküye, o ideale inanan benim güzel milletim, hep şunu söyledim, hatırlayın: ‘Sakın onun tehditlerinden korkmayın. Sizi tehdit ediyor, çünkü sizden korkuyor’ demiştim, korkuyor. Hatırlıyor musunuz? Dediğim çıktı. ‘Oy yoksa, hizmet yok. Ona göre işlerde sarkma olur’ diyen kişi dün ne dedi? ‘Lütfen’ diyor, ‘Lütfen değerli milletim, bu benim son seçimim’ diyor. Bak, bak, bak. Hani birkaç hafta önce efelik yapıyordun. Hani millete, ‘Oy verirsen hizmet getiririm, oy vermezsen hizmet getirmem’ diyordun. Tehditten nereye geldik? ‘Lütfen’e geldik, lütfen…. Seni gidi seni. Bu millet bunu yer öyle mi? Yemez.”
“İŞTE MİLLETİN İRADESİ, ADAMI BÖYLE HİZAYA SOKAR KARDEŞİM”
“Yahu, siz daha yeni cumhurbaşkanı seçilmediniz mi? Ya bu millet daha yeni size, cumhurbaşkanı seçmek için oy vermedi mi? Daha 4 yıl göreviniz yok mu? O seçim 10 ay önce bitti. Ben hatırlatayım: Bu, belediye başkanlığı seçimi, bu İstanbul’un seçimi. Hani acaba rakibimiz kimmiş diye karıştırmaya başladık. Acaba rakibimiz kim? Başka bir yere aday oldu da haberimiz mi yok? Kuralları altüst ediyor biliyorsunuz. Anlamıyoruz. İşte sevgili milletimiz, benim güzel milletim, benim cesur milletim, benim ahlaklı erdemli milletim… İşte milletin iradesi, adamı böyle hizaya sokar kardeşim. Soktu mu? Bu milleti hafife alıp efelenirsen, işte böyle başını öne eğersin. Başlarsın, ‘lütfen’ demeye. Ne dedim, onlar hep böyle bir (Eliyle U dönüşü işareti yaparak) ama biz, tam yol ileri, tam yol ileri. Çünkü biz, milletine had bildiren değil, milletine karşı haddini bilen, Vumhuriyetin evladıyız. Milliyetçi, milletine her zaman hürmette, şefkatte, güzel duyguda, eksik yapmayan, terbiyesi Atatürk terbiyesi olan evlatlarız biz.”
“ANKARA’DA SEFERBERLİK KARARI ÇIKMIŞ”
“Şimdi gazeteciler yazıyor. Son aday, bana yetişemeyince, soluğu kesilince ne olmuş biliyor musunuz? Ankara’da seferberlik kararı çıkmış. ‘Bütün bakanlar İstanbul’a’ demişler. Hepsi buraya geliyor. Galiba az önce de bir tanesine yol vermek zorunda kaldık sahil yolunda. Şaşırdı herhalde, yukarıdaki yoldan gideceğine, buradan geçiyordu. Bir kısmı zaten sahada, bütün semtleri paylaşmışlar. 17’si birden İstanbul’a gelecekmiş. Hatta o ‘bir kişi’ de gelmek üzereymiş. Az kalmış. Bugün, yarın gelir. Vallahi ben misafirperverim. Misafiri ağırlamayı bilirim. 2019’da nasıl misafiri milletimizle bile ağırladık, en iyi onlar biliyor. Öyle değil mi? Varsın gelsinler. Tüm kabine gelsin. Tüm kabine, hepsi gelsin. Ama bir şey soracağız. Soralım mı sorularımızı? Türkiye’nin bu devasa sorunlarıyla kim uğraşacak? Madem derdiniz İstanbul, derdiniz Ekrem İmamoğlu, yani bu arkadaşlar İstanbul’a siyaset yapmaya geldiğinde, şimdi soruyorum, hayat pahalılığı azalacak mı? Enflasyon düşecek mi? Emeklinin perişan hali, bu ekonominin ezdiği hali iyileşecek mi? Yüksek kiralar azalacak mı? Atanamayan öğretmenler atanacak mı? Söz verip, -hatırlayın söz verdiler- kaldıramadıkları o mülakat sistemi kalkacak mı? 3600 ek gösterge çıkacak mı? E kardeşim, sizin işiniz bu. Ne işiniz var İstanbul’da? Gidin, 2023’te bu millet sizi seçti, işinize bakın. İçlerinde itibarlı bakanlar var. İtibarınızı ezdirmeyin. İtibar dediğiniz, kolay birikmez. İtibarınızı yok etmeyin. Onlarca derdi var bu memleketin, gidin onları çözmek için çalışın.”
“BEN BUNLARA 5 YILDIR NASİHAT EDİYORUM”
“Bir musibet, bin nasihatten iyidir. Ben bunlara 5 yıldır nasihat ediyorum. Ne diyorum? Partizanlık yapmayın diyorum; doğru mu? İstanbul’a hizmeti engellemeyin diyorum; doğru mu? Gelin, hep birlikte, kol kola çalışalım diyorum; doğru mu? Tüm makamlar bir kişinin değil. O koltuklar Ekrem İmamoğlu’nun Büyükşehir Belediye Başkanlığı milletin diyorum, senin değilİ doğru mu? Milleti tehdit etmeyin. Bu millete had bildirmeye kalkmayın. Bu millet size haddini bildirir diyorum; doğru mu? E anlamak istemiyorlar. Dilinde tüy bitti. Yine anlamadılar. Ama ne zaman anlayacaklar? 31 Mart günü anlayacaklar. 31 Mart günü, gözlerini açtıklarında, akıllarına ilk İstanbul gelecek. Diyecekler ki; ‘Biz İstanbul’a, arkasına dört de parti koyarak, aday olduk. Ama yetmedi. Kamunun kaynaklarını kullandık. Yetmedi. Adayın yanına 17 bakan yolladık. O da olmadı. ‘O’ da geldi; o da olmadı. Sonra şapkayı önlerine koyacaklar. Derin derin düşürecekler. Ve sizin sayenizde öyle bir demokrasi dersi alacaklar ki, doğruyu bulacaklar, doğruyu. Bakın göreceksiniz; 1 Nisan’dan sonra her şey değişecek. Sizinle milletin seçtiğine, artık kimse engel olamayacak. Buna bir Nisan’da, siz son vereceksiniz. İş birliği yapmak zorunda kalacaklar. Milletin derdine koşacaklar. Bir imza değil, 100 imza atmak zorunda kalacaklar. Onlar da heyecanla, tutkuyla işlerine koşmaya başlayacaklar. Niye biliyor musunuz? Çünkü, 2018’de öbür seçim var. Hemen ona dönüp bakacaklar. Mecburen işlerine dönecekler.”