PEPE
“Tek kişilik bir hücrede 10 senemi geçirdim. Yeteri kadar vaktim oldu. Bir kitabın kapağını açmadan 7 yıl geçirdim. Bu bana düşünmek için zaman verdi. Keşfettiğim şey şudur ki; ya hiç kimseye yük olmadan az ile yetinip mutlu olursun, çünkü mutluluk içindedir. Ya da hiçbir yere varamazsın!
Yoksulluğu savunmuyorum. Sadeliği savunuyorum.
Ancak sürekli büyümek isteyen tüketici bir toplum icat ettik. “Büyüme olmazsa bu üzücüdür” dedik. Gereksiz ihtiyaçlarla bir israf dağı icat ettik. Sürekli almalısın ve atmalısın…
Boşa harcadığımız ve çöpe attığımız hayatlarımız aslında. Bir şey satın aldığımda ya da siz bir şey satın aldığınızda, karşılığında para vermiyorsunuz. Verdiğimiz aslında vaktimizdir. O parayı kazanmak için harcadığımız vakit…
Aradaki fark ise, yaşamı satın alamazsınız!
Çünkü yaşam akıp gider…
Hayatı boşa geçirmek ve bu nedenle özgürlüğünü kaybetmek korkunç bir şeydir!”
Yolunu kaybetmiş bir hayata yön verebilecek bu sözlerin sahibi Jose Alberto Mujica Cordano. Sosyalist bir siyasetçi. Güney Amerika’nın küçük ama güzel bir ülkesi olan Uruguay’da 2010-2015 yılları arasında devlet başkanlığı yapmıştır. Lakabı ise PEPE.
Pepe, “Para öteki dünyaya götürülemeyeceğine göre paylaşmam gerek” diyordu. Görev süresi boyunca aylık 12.000.- dolar maaşının %90’ını hayır kurumlarına bağışladı. Görev süresi boyunca da, yoksulluğu neredeyse bitirdi. Eğitime ağırlık verdi. Akılcı politikalar izledi ve bütün bunları Uruguay sokaklarında özgürce gezerek yaptı.
Pepe’nin hayatı paylaştığı yoldaş bir eşi, bir evi, küçük bir tarlası, kendi tamir ettiği traktörü ve tek korumam dediği köpeği var. Bir de tutkusu. Yani meşhur mavi renkli tosbağa arabası. Makam aracı olarak da onu kullandı.
Yaşama, insana, doğaya ve paylaşmaya dair eşsiz fikirleri ve tespitleri olan Pepe, bizi yakından ilgilendiren bir konu hakkında çok net tespitler ortaya koyuyor;
“Ben bir cumhuriyetçiyim ama bunun kusurlu yanı ne biliyor musunuz? Başkanlık monarşiye benzeme eğiliminde.
Kırmızı halılar, şatafat vs…
Cumhuriyet farklı bir şey olmalı.
Çünkü çoğunluk tarafından seçiliyorsan, çoğunluk gibi yaşamayı denemen gerekir.
Azınlık gibi değil…”
***
Gerçekten de tarih, çoğunluk tarafından seçilip, azınlık gibi yaşayan “siyasiler mezarlığıdır.” Ülkemizde de, itibardan tasarruf olmaz gibi bir “sahte algıya” dayanılarak israf kültürü son sürat devam ettiriliyor.
Siyasetçinin Pepe gibisi bize denk düşer mi bilemeyiz. Ancak Pepe gibilerine ulaşma şansımızı artırmak için yapabileceğimiz şeyler var!
Mesela, siyasetin ekonomik cazibesini yok etmek.
Nasıl mı?
– Siyasi partilere hazine yardımının tamamen kesilmesi,
– Milletvekili dokunulmazlığının tamamen kaldırılması,
– Milletvekili adaylarının yerel delege oyları ile seçilmesi,
– Milletvekilliği emekli maaşının düşürülmesi,
– Siyasilerin ve onlarla ekonomik bağlantılı kişilerin her saniye izlenmesi konusunda gerekli ve etkili önlemlerin alınması,
– Gözü yetim hakkına ilişen siyasinin o anda derdest edilmesi ve yargılanması gibi önemli tedbirler kanunlaşmalıdır.
***
Alınacak bu önlemlerle birlikte millete hizmet etmenin ekonomik cazibesi öldürülmelidir. Bu sayede, gerçek memleket sevdalıları siyaset sahnesinde boy gösterebilmelidir.
Zaten bu uygulamalardan sonra göreceksiniz, ortalığı dolduran çoğu siyasi çil yavrusu gibi dağılacaklar.
Neden?
Çünkü kuyunun başına oturamayacaklar.
Evet…
– Yüzüğüyle gelip şimdi gemi yüzdürenlere,
– Aile boyu maaş ile sefa sürenlere,
– Dağın başındaki onlarca dönüm tarım arazilerini, konut alanına çevirenlere,
– Futbolcunun transfer ücretini dahi fakirin faturasından ödeyenlere,
– Bakara-Makara-Kukaracılara,
– Bilmem kaç kadınla, bilmem kaç milyonluk arabalara binip iflas edeceği an, işi devlete verip parayı bir güzel indirenlere,
– Olmayan konserlere servet ödeyenlere,
– 5 kişilik ailenin kurduğu 5 şirkete farklı şirketlermiş gibi ihale verenlere,
– Ve daha sayamadığımız on binlercesine verilecek en güzel mesaj şudur;
KALK O KUYUNUN BAŞINDAN, ARTIK MİLLET OTURACAK!
Mükemmel yorumlamışsın inşallah çok geç olmadan millette görecektir ve rant düşünmeden insanlık için savaşan bir başkan gelir umarım.