Prof. Aşan: Türkiye parayı Asya’da arayacak
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Aşan, Türkiye’de tasarrufun yetersiz olduğunu savunarak, “Dış tasarruf kullanma ihtiyacımız olacak. Bu noktada Asya bizim için çok kritik. Asya’daki inanılmaz büyüklüğe ulaşmış tasarrufun bir kısmını Türkiye’ye çekebilirsek, dış kaynak konusunda ortaya çıkabilecek problemler bizi daha az etkileyecek” dedi
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, Anadolu Ajansı Finans Masası’nda yaptığı açıklamada, İstanbul’u finansal merkez haline getirmek istediklerini belirterek, “İstanbul Finans Merkezi’ni (İFM) 2022’nin başlarında açmayı hedefliyoruz” dedi.
Aşan, İFM projesiyle ilgili son duruma ilişkin şunları kaydetti: “Bir şehir bu kadar büyüyünce hizmet sektörü kaçınılmaz olarak öne çıkıyor. Hizmet sektörünün en önemli ayağı da finans sektörü. Dünyada finans merkezi olmayı hak eden birkaç şehir varsa bir tanesi İstanbul’dur. İFM, 2009 yılında ete kemiğe bürünen bir proje haline geldi. 2012-2013 yıllarında inşaatlar başladı. Cumhurbaşkanımız defalarca bunun bir gayrimenkul projesi olmadığını vurguladı. Geçmişten bu yana İFM Projesi’nde bir aksaklık olmuş, inşaatlar çok hızlı ilerleyememiş, hedeflenen tarihin gerisindeyiz. Bu görevi o nedenle Finans Ofisi’ne verdi. Temel amaç, bürokratik tarafta bu projeye engel oluşturabilecek unsurlar varsa onları halletmek. Bu projeye hız vermeyi amaçlıyoruz.”
Aşan, haritada Türkiye’nin etrafında 1.500-2.000 kilometre çapında bir daire çizildiğinde içeride bir tane finans merkezi (Dubai) kaldığını belirtti.
İFM bünyesinde hangi kurumların yer alacağı hakkında da bilgi veren Aşan, şöyle devam etti: “Halkbank, Ziraat Bankası ve VakıfBank gibi kamu bankaları oradalar. Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) orada, sigortacılık büyük bir olasılıkla yanına eklenecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) da tamamı mı gelir yoksa operasyon birimleri mi gelir belli değil ama TCMB’nin de orada bir binası olacak” dedi.
Asya’da tasarruf bol
Malezya, İslami sermayede şu anda hacim olarak Londra’yı geçtiğine işaret eden Aşan, “Katar yeni bir finans merkezi yaptı, onlar Türkiye ile iş birliğine yakın gibi duruyor” dedi.
Aşan, Türkiye’nin genç nüfusundan dolayı tasarruf konusunda avantajlı bir ülke olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
“Ülkemizin yaş ortalaması 31.5 civarında. Bu yaşlarda ciddi tasarruf miktarları olmuyor. Bu nedenle biz daha uzun süre iç tasarrufların yetmediği bir yapıyla devam edeceğiz. Dış tasarruf kullanma ihtiyacımız elbette olacak. Dış kaynağın tamamını ya da çok büyük bir kısmını belli yerlerden aldığınızda, oralarda sıkıntı yaşanırsa ciddi etkileri oluyor. Bu noktada Asya bizim için çok kritik, orayla bu tür finansal ilişkileri geliştirmemiz lazım. Asya’daki inanılmaz büyüklüğe ulaşmış tasarrufun bir kısmını Türkiye’ye çekebilir ve orada çeşitlendirme yapabilirsek, dış kaynaklar konusunda ortaya çıkabilecek problemler bizi daha az etkileyecek. Sadece finansal araçların çeşitlendirmesi değil, coğrafya anlamında finansal yelpazenin geliştirilmesi de önemli.”
Çin ile yerli paralarla ticaret olabilir
Gelecek dönemde finansal kaynak açısından ülke çeşitlendirmesi kapsamında çalışmalar yapacaklarından bahseden Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, “Haziran sonu gibi Hong Kong, Japonya ve Şanghay’ı ziyaret edeceğiz. Bu ülkeler çok hazırlar aslında finansal iş birliğe. Özellikle Çin, kendi para birimi cinsinden ticarete çok yatkın. Burada ciddi bir fırsat olabilir onu değerlendirmemiz lazım. Biz de zaten ticarette yerli para vurgusunu yapıyoruz. Başlangıç olursa, Çin’le ticaretimizde yerli para kullanımına da geçebiliriz. Bunlar uzun soluklu işler ama bir yerden de başlamamız lazım. Ana hedefimiz Asya olacak” ifadelerini kullandı.
Aşan, dünyada doğrudan yabancı sermaye hareketliliğinde azalma olduğuna işaret ederek, “Bundan 15-20 sene önce dünyayı artık devletlerin değil uluslararası şirketlerin yöneteceği konuşuluyordu. Ama bugüne geldiğimizde dünyayı devletler yönetiyor ve belli ki çok uzun süre dünyayı devletler yönetecek. Robotiğin maliyetleri çok aşağıya çekmesi, çok daha az iş gücüyle benzer üretimi yapmayı sağlaması, birçok büyük firmanın kendi merkezlerine geri dönmelerine de yol açtı” dedi.
(AA)