Projelerin Arkasındakiler – Ajan Provokatörler
Kimler bu Ajan Provokatörler…
Hayatın içine büyük bir maharetle sızan, sen ben onu yani toplumu bir durum hakkında belli bir tavır ve karşıtlık içerisine sokmak ve dolayısı ile kısasa kısas olacak davranış ve eylemlere yöneltmek için çalışan kişilerdir, kışkırtıp kaçanlardır. Türkiye’deki faaliyetleri artık bilmediğimiz bir gerçeklik değil ancak bu konuyu ileriki bir yazımda “Beşinci Kol” (ing. “fifth column“) faaliyetlerinin bir alt başlığı olarak ele almanın daha doğru olacağını düşündüm.
Ajanları profesyonel istihbarat memurları (CIA, MI6, MOSSAD…) ve yabancı bir devlet tarafından şantaj, mahkumiyet ve/veya parayla ikna edilen casuslar olarak sınıflandırabiliriz. İngilizler ise siyasi ajan, ticari ajan ve konsolosluk ajanı olarak sınıflandırma yapmışlar.
Kim bu ajanlar peki?
Diplomatlardan tutun da bir ülkenin kralına dek uzanabilen insan havuzu, abartılı gelebilen ancak yaşanmış olaylar zincirinin aktörleri. Enteresan profillerle karşılaşabiliyor insan, gerilim filmi izler gibi okuyorsunuz gerçekleri. Bilimdışı komplo teorisyenlerinin iştah kabarttığı konuların başında geliyor tüm bunlar.
Birkaçını sizlerle paylaşmak istedim.
Bir Kral…
Bir kralın ülkesini satışına tanık olabiliyorsunuz mesela, yani devletin en üst mertebesi dahi bir Ajan Provokatör olabiliyormuş. “Yok olmaz öyle şey “ diyenleriniz hayli fazla duyar gibiyim. Bakın nasıl olmuş…
Ürdün Kralı Hüseyin bin Ladin Talal’in, CIA personelinin ülkesinde serbestçe dolaşması imtiyazı ve CIA ‘e önemli istihbarat sağlaması karşılığında CIA‘den 1957-1977 yılları arasında her yıl yaklaşık 1 milyon dolar ve bunun yanında kadın arkadaş ihtiyacı da dahil olmak üzere ödeme aldığı bilgisinin kayıtlarda yerini alması gibi…
Bir politik & bilimsel deney…
CIA’in Teknik Servis personel şefi olan Sidney Gottlieb‘in Fidel Castro’ya karşı kullanılacak zehirlerin geliştirilmesine yardım ettiğini, yine CIA’in Mısır Devlet Başkanı Nasır suikasti için Kent sigarasının içerisine enjekte edilecek bir gıda zehiri ürettiği (ancak bu plandan vazgeçildi) bilgisine ulaşıyoruz. Gottlieb bir biyokimyacı ve CIA LSD Deney Programı Başkanı ve habersiz birçok deneğe LSD vermekle de suçlanmıştır. Olaylar o denli merak uyandırıcı ki insan biraz daha kurcalamaktan kendini alamıyor.
1950-1960 arasında (CIA) altında görev alan Bilimsel İstihbarat Birimi (SID), “zihin kontrolü” ve insanların davranışsal mühendisliği üzerine birçok deney yapmış ve bu deneylerin genel adı MK-Ultra Projesi olarak bilinmektedir. Amerika’da patlak veren Watergate skandalı sırasında MK-Ultra’ya ait tüm belgelerin yok edilmesi emredilmiş ve 20.000 belge haricinde kalan hepsi yok edilmiştir. Bu yüzden MK-Ultra’nın tüm detaylarını bilmek imkansızdır. Proje kapsamında sayısız yasadışı deney yapılmış ve suç işlenmiş, 1967’de iyice yavaşlatılmış ve 1973’te tamamen durdurulmuştur.
Sidney Gottlieb‘e geri dönersek, Kasım 1953’de ABD ordusu sivil bilim adamı Dr. Olson ve hatta CIA’in bahsi geçen MK-Ultra Projesi üzerinde çalışan birkaç adamına LSD vermiştir. CIA için biyolojik savaş araştırması yapan Dr. Olson, bir süre sonra depresyona girecek ve kişilik değişimleri sıkıntılarına maruz kalacak ve ilerleyen günlerde bir otelin onuncu katından atlayarak intihar edecektir. Deney içinde deney… Ürkütücü öyle değil mi?
Söylentilere göre Gottlieb, 1973’de uyuşturucu testi planıyla ilgili 150 dosyayı imha etti ve 1952-1965 yılları arasında 20 ila 50 kişinin farkında olmadan zihin kontrol ilaç deneylerine deneklik ettiğini de itiraf etmiştir.
Bir eşcinsel …
Donald Durt Maclean eşcinsel eğilimli, güçlü bir anti-Amerikan ve anti-sömürgeci tavır geliştirmiş Sovyetler için çalışan bir İngiliz casusu. Sovyetler için çalışmaya “Teddy” olarak bilinen Theodore Maly tarafından kabul edildi. Uzun vadeli bir strateji olarak sol ile tüm siyasi bağlarını kesip Diplomatik Hizmet’e girmesi telkin edildi. Ve takiben Dışişleri Bakanlığı, Milletler Cemiyeti ve Batı Bölümü’nde görevler aldı.
Zaman zaman eşcinsel eğilimlerine yenik düşse de Paris’te tanışıp evlendiği Melinda’yı seviyordu.
Donald Durt Maclean‘ın itaat etmesi için çıplak bir erkeğin kollarında çekilmiş fotoğrafları şantaj malzemesi olarak kullanıldı.
İzleyen yıllarda ABD‘ye İngiliz elçisinin baş sekreteri olarak gidecek, atom bombası yapmak için başlatılan Manhattan Projesi’nden haberi olacaktı. Washington’da iken Kuzey Atlantik Antlaşması’nın ayrıntıları hakkında bilgi topladı. İşte kuşkusuz Sovyetler’e ilettiği bilgiler Sovyet dış politikasının şekillenmesine yardım etti.
1948 ‘de Mısır’a gönderildi ve Kahire yüksek mahkeme danışmanlığı görevine getirildi ancak Batı standartlarından uzak olması ve İsrail-Arap çatışmalarından duyduğu rahatsızlık nedeniyle mutlu olamadı. Sürekli alkol aldı, morali giderek kötüleşti. Batılılar ise Moskova ile iletişimde olan bir Sovyet ajanından haberdar olmuşlardı artık.
Londra’ya geri çağrılarak psikiyatriste gitmeye başladı. Dışişleri Bakanlığı’na geri döndü ve kariyerine devam etti. Önemli bir göreve getirilmesinden hemen sonra ortadan kaybolmuş olması İngilizler için büyük sıkıntı doğurdu.
Ve bu karakterler gibi niceleri günümüzde sahnedeler…
Siyasi, ticari alanda olduğu gibi sosyal çevremizde sosyal hayatımıza giren zombi ajan provokatörleri de es geçmeyelim, her türlüsüne karşı toplum olarak zihnimiz açık olmalıdır.
Aman dikkat; devir kötü, çarşı pazarı karıştıranlardan uzak duralım.
Sağlıcakla kalın…