Saadet Partisi adayının iki oğlu da işten çıkarıldı
Saadet Partisinin İBB adayı Gökçınar seçim sürecinde iki oğlunun da gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldığını söyledi. Gökçınar, Borsa İstanbul’da çalışan oğlunun işten çıkarılmasının ardından, İGDAŞ’ta çalışan oğlunun da işten çıkarıldığını söyledi.
Saadet Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necdet Gökçınar, seçim sürecinde iki oğlunun da işlerine son verildiğini açıkladı.
Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Necdet Gökçınar, Milli Gazete’ye konuştu.
YSK’nın kararından sonra başlayan mağduriyet tartışmalarına da değinen Gökçınar, iki oğlunun da seçim sürecinde işsiz kaldığını kaydetti.
Necdet Gökçınar şu ifadeleri kullandı:
“Bir kere mağduriyet seçim kriterlerinden biri değildir. Öyle olsaydı en çok mağdur edilen benim. Mağduriyet yarıştıracak değilim, sadece zihin açmak için söylüyorum. Ben Saadet Partisi İstanbul büyükşehir belediye başkanı adayı olduğum için benim oğlumun işine son verildi. 3 yıldır Borsa İstanbul’da çalışıyordu, performansı da oldukça iyi olmasına rağmen askerden döndükten sonra işten çıkarıldı. 5 milyon işsiz gencimizin olduğu ülkemizde ben oğlumun işsiz kalmasını gündem yapacak değilim. Yalnız olayın basında farklı şekillerde yer alması dolayısıyla olayın doğru anlaşılması için bazı açıklamalar yapma gereği duyduk. Biz bunu konuşurken İGDAŞ’ın dosyalarını takip eden avukat olan diğer oğlumun kurumla yaptığı sözleşme, hiçbir gerekçe gösterilmeden İGDAŞ tarafından iptal edildi. Bunu ilk defa size söylüyorum. Benim aziz hemşerilerim beni yanlış anlamasın, ben asla mağduriyet yapmıyorum. Kafalarınızdaki boşlukları doldurmak için, sandığa giderken nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğunuzu bilin diye söylüyorum. Ben sadece böyle bir üslubun İstanbul’da yaşanıyor olmasından üzüntü duyuyorum.”
“SEÇİMİN İPTALİ HUKUKSUZ BİR KARAR”
Gökçınar, YSK’nın İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi kararını şöyle değerlendirdi:
“İstanbul’da seçimin iptal edilmesi kararı tamamen hukuksuz bir karar. Karar hukuka sığmadığı gibi akla, mantığa ve geleneğe de sığmıyor. Siz böyle bir şeye 250 sayfa değil, 500 sayfa da yazsanız bunu gerekçelendiremezsiniz. Çünkü karar aziz milletimizin vicdanında bu yer bulmadı, tepkiyle karşılandı. Bu karar, bugün YSK’yı böyle bir karar verdiği için tebrik eden Cumhurbaşkanı’nın partisindeki insanların ve AKP’ye oy verenlerin vicdanlarında dahi bir çentik açmıştır. Bizim insanımız feraset sahibidir, böyle haksızlıklara prim vermez.
Saadet Partisi olarak bizim bir özelliğimiz var, ortada haksızlık, kanunsuzluk var mı ona bakarız. Biz Milli Görüşçüler, efendim burada adaletsizlik var ama bize ne, mağdur olan bizden değil diyemeyiz. Partinin adını adalet koyarak adaletli olunmaz. Adalet, uygulanabilecek bir şeydir. Sonuç olarak YSK’nın bu kararı haksız bir karardır. Hatta bu kararı, ilerde çocuklarımız yakın tarihimizi okurken acı bir tebessümle simsiyah bir sayfa olarak okuyacağı bir karar olarak değerlendiriyorum.”
(Yeniçağ)