Sağlığımızın kırgın melekleri…
Selam tüm okuyuculara, bilime ve bilim adına, insanlık adına vefakarca çalışan tüm sağlık çalışanlarına….
***
11 Mart’tan beri mücadele edilen salgın nedeniyle canını dişine takarak en ön saflarda kendini siper eden sağlık çalışanlarımızın sadece ülkemizde değil, dünyada da takdir gördüğünü hepimiz gururla izledik.
Atatürk’ün, “beni Türk hekimlerine emanet edin” sözünün hakkını hakkıyla yerine getirdiler. Günlerce uyumadan koşturdular. Öyle ki taktıkları maske ve siperler derilerini morartıncaya kadar yüzlerindeydi… Adım atmaya mecalleri kalmayana kadar yüzlerce binlerce hastayı hayata döndürmek için çabaladılar. Kimi zaman on dakika bir sandalyenin üstünde, kimi zaman dolu bir sedyenin altında iki dakika uyumaya çalıştılar. Evlerine günlerce gidemediler. Aileleriyle fırsat buldukça telefonda ancak konuşarak hasret gidermeye çalıştılar. Yeri geldi onlar da bu virüsü kapıp günlerce iyileştirmeye çalıştıkları hastalarla beraber tedaviye alındılar, yeri geldi yenik düşüp görev şehidi oldular.
Takdir ettik bu özverilerini, günlerce alkışladık.
Sonra?
Hiç…
Alkışladık işte!
Seçtiğimiz vekillere oturdukları yerden milyonlar verilirken, onlar da rahat koltuklarından alkışlıyordu. Birçok birimde bir türlü çözülemeyen emek-maaş eşitsizliğini, en çok yaşayanların başını çekti sağlık çalışanları… Ve bu durum pandemi döneminden çok önce başlayan ancak bu dönemde emeğin tavan yapıp karşılığının tabanda kalmasıyla iyice gün yüzüne çıktı. Size birçok tanıdığım doktordan duyduğum sır gibi sakladıkları bir söylemi de aktarmak isterim; ‘Maaşlarımızı sorduklarında çoğu zaman ya geçiştirerek yanıt vermiyoruz ya da aldığımızın çok üstünde bir meblağ söylüyoruz.’ ‘Neden’ diye sorduğumda; ‘Çünkü ya inanmıyorlar ya da aldığımız bunca eğitimi ve mesleğimizi küçümsemeye başlıyorlar, ‘yazık boşuna okumuşsunuz; limon satsaydınız daha iyi kazanırdınız’ diyorlar. Mesleki saygınlığımız ve emeğimiz maalesef aldığımız maaşın altında eziliyor.
Evet tam da tüm bu anlattıklarımız sebebiyle; Türk Sağlık-Sen Bursa Şubesi bir basın açıklaması yaptı.
Türk Sağlık-Sen Bursa Şube Başkanı Sabit Karabayır’ın yaptığı açıklamanın satırbaşları şöyle:
“Tüm zorluklara rağmen olağanüstü bir çalışma azmi, kendi hayatlarını hiçe sayarak gösterdikleri fedakarlık, ailelerinden aylarca uzak kalarak yaptıkları hizmetle tarihe geçtiler.
Binlerce arkadaşımız virüse yakalandı, hayatını kaybederek şehit olanlar oldu.
Bugün bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, hasta olan tüm arkadaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Kıymetli Basın Mensupları;
Salgının ortaya çıktığı ilk günden beri süreç çok kritik olduğu için biz de oldukça hassas davrandık. Sağlık hizmetlerinin sıkıntıya girmemesi, sağlık çalışanlarının sağlığının korunması adına uyarılarda ve önerilerde bulunduk.
İlerleyen süreçte sağlık çalışanlarının alkışlandıklarını, milletin ve devletin her kademesinden sağlık çalışanlarına teşekkür edilip takdir edildiklerini hep beraber gördük.
Her ne kadar alkışlar ve teşekkürler güzel ise de asıl meselenin sağlık çalışanlarının sorunlarını bitirmekten geçtiğini belirterek temel meselelere çözüm istedik.
Çalışanların emeğinin karşılığını ödeyecek bir değer olmadığını ama alın terlerinin de heba edilmemesini ısrarla dile getirdik.
Ne yazık ki 6 aylık bu süreçte 3 ay süren adı tavandan ama kendi yavandan olan bir ek ödeme ile sorunların geçiştirilmesi, bırakın yarınımızı güvence altına almayı, günü kurtarma değil ancak saati kurtarmak adına yapılan bu işle tüm sorunlar çözülmüş gibi bir hava oluşturuldu.
Her yanı adaletsizliği nedeniyle dökülen ek ödeme sanki ikinci bir maaş gibi gösterildi.
Dünyaya övgüyle bahsettiğimiz filyasyon çalışmasında aktif görev alan aile hekimliği çalışanlarına bir kuruş bile ödeme yapılmayarak adeta emekleri yok sayıldı. Diş hekimlerimiz, ağız diş sağlığı çalışanlarımız mağdur edildi.
Halbuki sağlık çalışanlarının beklediği gerçek anlamda ve adaletli bir şekilde ücretlerinde artış yapılmasıydı.
Biz bu konuda taban aylığa artış yapılması talebimizi gündeme getirmemize rağmen ücretlerde bir iyileştirme olmadı.
Buradan bir kez daha yüksek sesle haykırıyoruz;
Ek Ödeme değil, Tek Ödeme istiyoruz.
Onu da maaş zammı olarak talep ediyoruz. Ancak böylelikle gerçek anlamda bir iyileştirmeden söz etmek mümkündür.
Bunun dışında;
3600 Ek Gösterge sözü bir an önce hayata geçmelidir.
Salgın nedeniyle hayatını kaybeden arkadaşlarımızın şehit sayılarak geride bıraktıkları ailelerinin mağdur olmaması talebimiz için adım atılmamıştır.
Tüm çalışanlara kadro verilerek kesintisiz süren sağlık hizmetlerinde sözleşmeli, vekil ebe hemşire, kamu dışı sağlık personeli gibi istihdam modellerinin terk edilmesi isteğimize olumlu bir yanıt verilmemiştir.
Döner sermaye sisteminin adil bir şekilde düzenlenmesi gibi konularda maalesef gelişme kaydedilmemiştir.
Yıprananın kim olduğunu gördüğümüz şu günlerde makul bir yıpranma payı isteğimiz bile görmezden gelinmiştir.
Kıymetli Basın Mensupları;
Salgının arttığı bugünlerde sağlık çalışanları yine fedakarca görevlerinin başındalar ama mutsuz ve umutsuzlar.
Kırgın, kızgın ve yorgunlar. Fedakarlıklarının karşılığında kendilerine yapılanları görüyorlar. Hakları verilmediği gibi hak etmedikleri bir muamele ile karşı karşıya kalıyorlar.
Çalışanlar kronikleşen sorunlarının çözülmesi yerine yavandan ek ödemenin tekrar gündeme getirilmesi karşısında öfkeliler. Ek ödeme yerine maaşa zam şeklinde tek ödeme bekliyorlar.
Dünyanın çeşitli ülkeleri sağlık çalışanlarının bu süreçte ücretlerini artırırken salgınla mücadelede destan yazan Türk sağlık çalışanlarına yapılanlar reva mıdır?
Bizim beklentimiz salgının seyrini artırarak devam ettiği şu günlerde kahraman sağlık çalışanlarının taleplerinin yerine getirilmesidir.
Virüsle mücadele eden kahramanların başka sorunlarla boğuşmaları sona ermelidir.
Maaşlara acilen zam yapılmalı, ücretler iyileştirilmelidir. Bu iyileştirme sağlık kurum ve kuruluşlarında görevli tüm çalışanları kapsamalı, herhangi bir ayrıma gidilmemelidir.
Döner sermaye sorununa sosyal taraflarla görüşülerek makul bir düzeyde çözüm üretilmelidir.
Süresiz sözleşmelilere, 3+1 süreli sözleşmelilere, vekil ebe hemşireler ile kamu dışı aile sağlığı çalışanlarına kadro verilmeli 4/A dışındaki tüm istihdam modelleri kamuda terk edilmelidir.
Salgınla mücadeledeki fedakarlıkları, virüse yakalanan sağlık çalışanlarının sayısı göz önüne alındığında makul bir yıpranma payının hayata geçmesi zorunluluktur. Mevcut yıpranma payı düzenlemesi çalışanlar lehine acilen revize edilmelidir.
Salgınla mücadele sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanları başta olmak üzere görev esnasında hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanları yasal olarak şehit kabul edilmelidir.
Bu çağrımız karşılıksız kalmamalı, yöneticiler sağlık çalışanları için üzerlerine düşeni yapmalıdırlar.
Aile hekimliğinde görev yapan çalışanlara mutlaka ilave bir ücret ödemesi yapılmalı ve unutulmuşlukları sonlandırılmalıdır. Aynı şekilde Adli Tıp çalışanlarına da salgın nedeniyle bir ilave ödeme yapılmalıdır. Çünkü birçok Adli Tıp Müdürlüğü Grup başkanlıkları pandemi kuruluşu ilan edilmişlerdir.
Sağlık çalışanları için dile getirdiğimiz taleplerimizin tamamı üniversite hastanelerinde fedakarca görev yapan arkadaşlarımız için de geçerlidir. Bu konuda YÖK ve rektörlükler üstlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidirler. Kendi kuruluşlarında ne çalışanları mağdur edecek uygulamalara imza atmalı, ne de çalışanların herhangi bir ayrımcılığa uğramalarına müsaade etmelidirler.
Değerli Basın Mensupları;
Bugün burada yaptığımız basın açıklamasıyla sağlık çalışanlarının sorunlarını ve taleplerini tekrar gündeme getirerek çözüm istedik.
Bugün baktığımızda hastanelerden aile hekimliklerine, sözleşmelilerden hizmetlilerimize, doktorumuzdan sağlık memuruna her çalışanın ortak sorunları mevcut olduğu gibi hayata geçmesi zaruri talepleri de vardır.
Gayretimiz ve mücadelemiz bunların gerçekleşmesi içindir.
Umut ediyoruz ki sağlık çalışanlarının sorunlarına ve taleplerine bakış açısı değişir.
Meseleler kulak arkası, sümen altı edilmez, çalışanın aleyhine değil lehine olan düzenlemeler hayata geçer.
Bu temennilerle koronavirüsle mücadelede Türkiye’nin dört bir yanında şifa dağıtan, çalışma hayatındaki tüm zorluklara ve yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen özverili bir şekilde hizmet eden tüm kahraman sağlık çalışanlarına kolaylıklar diliyorum.
Vatandaşlarımıza da bir çağrıda bulunmak istiyorum;
Sağlık çalışanlarının yüklerinin hafifletilmesi için Covid-19 tedbirlerine yani maske-mesafe ve temizlik kuralına uyarak destek olun.”
Vakaların günden güne arttığı, hastanelerin yoğunlaştığı, ikinci dalganın her an olma olasılığının beklendiği şu günlerde kendilerini siper etmekten çekinmeyen, güçlerinin son damlasına kadar çabalayan sağlık çalışanlarımıza alkışlarımızla beraber hak ettikleri haklarının verilmesi, kırgınlıklarının düzeltilip sorunlarının çözümlenmesinin önümüzdeki uzun süreçte motivasyonlarının yükseltilmesi için elzem olduğu aşikar…
Siz ne dersiniz?
Her satırına kayılıyorum . Ayrıca covid’den ölen sağlık personellerine şehit statüsü verilmeli. Millet düğünde halay çekecek, sahilleri kafeteryaları dolduracak ya onlar???
Kesinlikle öyle olmalı. canlarını dişlerine takarak, hiç durmadan nöbetlerde koşturarak görevleri başlarında vefat etmişlerdir. Şehitlik statüsünüde sonuna kadar hak etmişlerdir. Bu bir vefa borcudur…