Samson ve Delilah
Eski Ahit’in “Hakimler” bölümünde geçen Antik Filistinli bir kadın ve İbrani bir erkek arasında geçen buruk bir aşk hikayesi. (Tevrat’ta jdg 16:4’den 16:21’e kadar)
Hikayenin arka planında son yüzyılda Filistinlilere sistematik olarak saldıran, katleden Yahudi Krallığının 3000 yıl önce yani İÖ. 12. yüzyıl sonlarında Filistinlilerin esareti hakkında çektikleri acılara yer veriliyor. Az önce buruk bir aşk hikayesi ibaresinden kastım, aşktan ziyade hikayede hırs, ihtiras, zaaf ve intikam bulunmaktadır.
Bahsini geçirdiğim bu hikaye eş zamanlı olarak, 1609-1610 yılları arasında Peter Paul Rubens tarafından Barok tarzıyla yağlıboyaya dökülmüş aynı zamanda 1949 yılında yönetmenliğini Cecil B. Demille’in üstlendiği bir film olarak beyaz perdeye uyarlanmıştır ve yine aynı zamanda Leonard Cohen’in “Hallelujah” şarkısında ve Tom Jones’un ”Delilah” şarkısında da hikayenin izlerini görmekteyiz.
Sanata olan yansımalarından bahsettikten sonra daha fazla merak uyandırmayıp hikayeye geçme zamanının geldiği kanaatindeyim.
Baş kahramanlardan Samson, annesi tarafından Tanrılara adanmış, özel güçlerle bezenmiş İsrailli bir halk kahramanıdır. Ez az Herkül kadar güçlüdür ve gücünü saçlarından almaktadır. Delilah (okunuşuyla Dİlayla) bazı kaynaklara göre kesinliği olmamasıyla beraber hayat kadını olduğu söylenir lakin bunun pek bir ehemmiyeti yoktur çünkü ne olduğuna bakmaksızın Samson, Delilah’a aşık olmuştur. Delilah ise esasen Samson’un gücüne aşık olur ve bu gücün nereden geldiğini öğrenmeyi kafasına koymuştur ve en nihayetinde gücünü saçlarından aldığını öğrenir. Bir gün bu iki sevgilinin birlikteliğinin ardından Delilah, Samson’ın saçlarını kazıtır ve Samson’ı Filistinli askerlere bir damla kanının akmayacağına dair söz alarak teslim eder. Fakat Filistinliler sözlerinde durmayarak Samson’ın gözlerine mil çekerek onu kör ederler ve ardından bir değirmende değirmen taşını çevirmek için prangaya vururlar.
Yazımın başında bahsettiğim, Rubens da hikayenin bu kısmını resmetmiştir.
Tabloya baktığımız zaman Samson, Delilah’ın kucağında uyumaktadır. Delilah’ın üzerindeki kırmızı elbise şehveti vurgulamaktadır. Samson’ın ise kaslı vücudu ve altına doğru uzanan hayvan postu ise gücünün vahşiliğinden bahseder bize. Samson ve Delilah dışında ki diğer bir figür ise Samson’un saçlarını kesen genç adamdır. Samson’ın saçlarını keserken ressam, adamın makası ve saçı tutan ellerini çapraz bir şekilde resmetmiştir. Bu da Delilah ve Samson’un ilişkilerinin aldatmaca olduğunu vurgulamaktadır. Esere ilk baktığımızda 4 kişi karşılamakta bizi ve sonuncu tasvir ise Delilah’ın arkasında duran yaşlı kadın… Yaşlı kadının kim olduğu bilinmese de tahminler (Delilah’ın hayat kadını olduğunu belirten kaynaklara dayanarak) yaşlı kadının, kadın satıcısı olduğu yönündedir. Arka planda Venüs ve Cupid heykelleri bulunur yani aşk Tanrıçası ve onun oğlu. Bu durum da Samson’ın aşkını anlatmaktadır. Kapıda duran Filistinli askerler ise Samson’ın gücünü kaybetmesinin ardından içeri girip onu almak için beklemektedirler.
Hikayeye geri dönecek olursak; prangaya vurulan Samson, Filistinliler tarafından bu durumu halka göstermek için Karnak Tapınağına getirilir. Bu olaya şahit olmak için bütün Filistin halkı tapınakta toplanmıştır. Türlü işkenceler halkın gözü önünde yapıldıktan sonra cüceler tarafından üstüne ağ atılır, yere düşürülür ve işkenceye devam edilir.
Bu eziyete daha fazla dayanamayan Delilah, Samson’un yanına gelir ve pişman olduğunu söyler. Samson’u cücelerin elinden kurtarıp tapınağın ayaklarına getirir. Bu sırada Samson son kez Tanrılardan gücünü geri ister. Samson’un saçları biraz daha uzar ve Tanrılar gücünü tekrar bahşeder. Samson, tapınağın iki sütununu iki eliyle var gücüyle iter ve sütunlar çatırdayarak bütün tapınağın yıkılmasına sebep olur. Filistin halkı, Delilah ve Samson enkazın altında kalarak can verirler.
***
leopold von Sacher masoch’un kürklü venüs romanında bu ikiliden şöyle bahsedilir:
”sevmek, sevilmek, ne mutluluk. ama, erkeği kendine oyuncak yapan, onu köleleştirip ayakları altına alan zorba bir kadının tattıracağı sınırsız mutluluğun yanında, bunun ne değeri var? o kahraman, o dev samson bile, kendisini aldatmış olan dalila’nın ayaklarına kapanmadı mı? dalila onu bir daha bir daha aldatmadı mı? en sonunda onu dalila’nın önüne getirdiler, gözlerini oydular onun… ve, o, son bakış gücüne kadar, yiğitlik ve aşk dolu gözlerini insafsız güzel sevgilisinden ayırmadı.”
***
Tom Jones’un harika şarkısı “Delilah” sözlerine baktığımız zaman Tom Jones bir pop şarkıda bile 3000 yıl geriye giderek tarihi bir derinlik sunuyor. Bu tarihi derinlikte de geçmişini unutmuyor, unutturmuyor. “why why why Delilah” diye tarihi bir figüre atıfta bulunarak bu derinliği toplumuna mal ediyor.
Leonard Cohen’in ”Hallelujah” adlı olağanüstü bestesinde de bu hikayeye değinilmektedir:
Şarkının başında “duydum ki gizli bir akor varmış Davut’un çaldığı ve tanrının hoşuna giden, ama sen aslında müziği hiç umursamıyorsun değil mi?” dizeleri hikayeye bir nevi giriş niteliği taşımakta, Samson anlatılmadan önce İsrailoğullarından böylece bahsedilmektedir. “ona olan inancın güçlüydü, ama yine de kanıta ihtiyacın vardı… ve onu çatıda yıkanırken gördün, güzelliği ve ayışığı seni büyülemişti” kısmında Samson’un Delilah’a aşık oluşu anlatılır ve hemen ardından “ama o seni bir mutfak sandalyesine bağladı, tahtını kırdı, saçlarını kesti ve böylece ve dudaklarından yakarışı aldı” mısrasıyla hikayenin o en vurucu yerine geçilir. Sonra sanırsam ki Samson’un yalnızlığını anlatan şu dizelere geçilir: “belki daha önce buraya geldim bu odayı biliyorum, bu yerde yürüdüm seni tanımadan önce yalnız yaşardım” ardındansa Samson’un acı içindeki sözlerine gelinir: “mermer kemerde bayrağını gördüm aşk, zafer kazanılacak bir yürüyüş değil soğuk ve kırık bir yakarıştır… bana içini açıp, kalbini gösterdiğini, içinde nelerin olup bittiğini gösterdiğin bir zaman vardı, ama onu artık bir daha asla göremeyeceğim, değil mi? ve hatırlıyor musun, ben senin içinde ilerlerken aslında kutsal karanlık da ilerliyordu, aldığımız her nefes bir yakarıştı…” ve Samson’un acısından yakardığı dizeler: “belki de yukarıda bir tanrı vardır, ama benim aşktan tek öğrendiğim, silahını senden önce çeken birini nasıl vuracağın oldu… ve bu, geceleyin duyabileceğiniz bir yakarış değil… bu, ışığı görebilmiş biri de değil… bu sadece sadece tanrı’ya edilmiş soğuk ve kırık bir şükür…”
***
KAYNAKÇA:
https://eksisozluk.com/samson-and-delilah–154568?p=1
Eski Ahit
Kürklü Venüs, Leopold von Sacher
Hangi aşk mutlu bitti diye düşünür olmadık mı ama tarih bu sahnelere hep bir şahit bırakmadı mi. Kalemine sağlık