Selenyum
Son zamanlarda hastalarımın en çok merak ettiği konulardan biri oldu Selenyum… Magnezyum hakkındaki yazımda olduğu gibi klasik konuların biraz dışına çıkmaya karar vermemin nedeni bu.
Selenyum, vücudumuzdaki birçok fonksiyonun gerçekleşmesine dolaylı yoldan katkıda bulunduğu için önemlidir.
* Bu fonksiyonlar arasında antioksidan faaliyetler başta gelir. Vücudumuzun doğal savunma sisteminin bir parçası olan ve antioksidan diye adlandırılan maddelerden, hatırlarsanız ilk olarak ”Sağlıklı yaşlanma” isimli yazımda bahsetmiştim. ”Damar sertliği” isimli yazımda da bu konuya biraz değinmiştim. Selenyum, serbest radikaller adı verilen zararlı maddelerinin hücre zarlarına zarar vermesini önlemede görev alır. Böylece kansere, kalp damar hastalıklarına, bazı kronik hastalıklara karşı koruyucu görev yapmış olur.
* Genetik şifrelerimizi taşımakta olan DNA’nın hem yapımında hem de zararlı etkenlerden korunmasında rol alır.
* Çin’de ülke genelinde kalın bağırsak kanseri seyrek görüldüğü halde, toprağı Selenyum bakımından fakir olan bölgelerinde tüm kanser türleriyle birlikte kalın bağırsak kanseri de ülke geneline göre çok daha yüksek bulunmuş. Bu bölgelerde yaşamakta olan insanlara Selenyum verilmesi ile kansere yakalanma oranının azaldığı belirlenmiş. Böyle olunca Selenyum eksikliğinin kanserin genel sebeplerinden biri olabileceği düşünülmüş.
* Kansere karşı koruyucu etkisinin erkeklerde daha belirgin olduğu, örneğin düşük Selenyum düzeyi olanlara Selenyum verilmesi ile prostat kanserine yakalanma ihtimalinin azaldığı gösterilmiş.
* Spermlerin hareket etmeleri için gerekli olduğu belirlenmiş.
* Kandaki tiroid hormonunun aktif tiroid hormonuna dönüşmesinde rol alır. Selenyum eksikliğinde tiriod tembelliği görülebilmesinin sebebi budur.
* Kas metabolizması için gereklidir.
* Sağlıklı bir bağışıklık sistemi için gereklidir.
* Astımda Selenyum, Çinko, A, C, D, E vitaminleri eksikliği olduğunu gösteren çalışmalar vardır.
* Duygu durum bozukluğu ile Selenyum eksikliği arasında bir bağlantı olabileceğine dair çalışmalar dikkat çekicidir.
Hangi besinlerde selenyum bulunur?
Kırmızı et, tavuk, hindi, sardalye, somon, ton balığı, kabuklu deniz ürünleri, ıspanak, kuşkonmaz, mantar, yumurta akı, tahıllar, süt ve süt ürünleri, ay çekirdeği, ceviz, soğan, sarımsak başlıca kaynaklardır. Bazı yörelerde toprak Selenyum bakımından fakirdir. O yörelerde yetişen bitkilerde ve hayvanlarda da Selenyum az olur.
Et ve deniz ürünleri tüketmeyenler, yaşlılar ve sigara içenler, üstelik yaşadıkları bölgenin toprağı da Selenyum yönünden fakirse eksiklik yönünden riskli gruplardır. Bu gruplarda ölçüm yapılmalı, eksiklik gerçekten de varsa selenyum içeren ilaçlar önerilmelidir. Eksikliği gidermek üzere Selenyum verilmesiyle bazı kronik hastalıkları örneğin kanseri önlemek üzere verilmesi arasında kesin bir ayırım yapılmalıdır. Bu tür koruyucu tedaviler için daha çok bilimsel kanıta ihtiyaç vardır.
Selenyum’un rastgele kullanılması uygun değildir. Dikkate alınması gereken bazı hususları belirtmek istiyorum :
Bazı ilaçlarla etkileşime girmektedir. Örneğin pıhtılaşmayı önleyen ilaçların ve sakinleştirici ilaçların etkisini arttırarak ön görülemeyen zararlara yol açabilir. Doğum kontrol ilaçlarının ve kolesterol düşürücü ilaçların etkilerini azaltabilir. Öte yandan çinko ve omega 3 yağ asitleri ise selenyumun etkisini azaltabilir.
Ölçüsüz ve bilinçsiz kullanım sonucu kronik zehirlenmeye de yol açabilir. Kansızlık, sarılık, sindirim sistemi şikâyetleri, karaciğer hasarı görülebilir. Saç dökülmesi, tırnak kırılması, ciltte döküntüler, dişte renk değişikliği ve diş kaybı ile karşılaşılabilir. Bazı hastalarda sinirlilik, reflekslerde artış görülebilir.
Özet olarak belirtmek isterim ki Selenyum çok önemli görevleri olan bir mineraldir. Günlük ihtiyaç çok düşüktür. Eksikliğinde tiroid fonksiyonları bozulabilir. Kaslarda zayıflama olabilir. Kalp kası hastalığı olabilir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu olabilir. Ama bunların hiç biri Selenyum eksikliğine özgü olmayıp pek çok başka hastalıkta da görülebilir. Risk gruplarında ise daha dikkatli olunmalıdır. Selenyum ilaçlarının her durum ve her yaş için yaygın bir biçimde koruyucu olarak kullanılmasının doğru olduğunu kanıtlayan kesin veriler yoktur.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle…