Siyasette yangın var!

22.01.2021
A+
A-

Siyasiler ve gazetecilere yönelik saldırıların ardından başlayan tartışmalar, siyaset arenasını yangın yerine döndürdü.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a evinin önünde saldıranların ikisi tutuklanıp cezaevine gönderilirken, şahısların geçmiş bağlantıları ve savcılığa verdikleri ifadeler basına yansıyınca kıyamet koptu sosyal medyada.

Ankaralı Gazeteci Alican Uludağ’ın haberine göre, Selçuk Özdağ’a saldıranlardan ikisinin ismi Abdurrahman Gülseren ve Gülahmet Türk.

Abdurrahman Gülseren hakkında daha önceden IŞİD propagandası yapmaktan dava açılmış. Ayrıca t24.com.tr haber sitesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik “Erdoğan günümüzün 3. Abdülhamid’i… 2. Abdülhamid’i biz indirdik, üçüncüsünü de biz indireceğiz inşallah” sözlerinin yer aldığı bir videoda yayınlanıyor.

İfadelerinde suçlamaları kabul etmeyen zanlılar, Özdağ’dan şikâyetçi olacaklarını söylemişler. Fakat saldırı anında bir evden çekilen video ortaya çıkınca tutuklanmadan kurtulamadılar.

Saldırılar sonrasında başta MHP ve Gelecek Partileri arasında başlayan söz düellosu öyle hal aldı ki her açıklama tansiyonu yükseltmeyi geçip yangına benzin dökme konumuna geldi.

Soruşturmayı yürüten savcının bazı ülkücüler tarafından sosyal medya üzerinden tehdit vari paylaşımları ise muhalefet partilerinin neredeyse tamamını harekete geçirdi. TV programlarında ve özel paylaşım sayfalarında MHP lideri ve yöneticileri hedef alındı.

Lider düzeyinde tartışma Bahçeli’nin Davutoğlu’na, “Serok Ahmet”,  Davutoğlu’nun ise Bahçeli’ye yönelik  “Normalleşmeli” söylemleri arasında yapılan açıklamalarla siyaset yangınını daha fazla körüklüyor.

CHP lideri, “Unutulmamalıdır ki, demokrasi ve düşünce özgürlüğünü hedef alan saldırılara sessiz kalanlar, saldırıya da ortak olur!” açıklamasında bulunurken; İYİ Parti lideri, “Bu tür saldırganların yaptığı yanına kâr kalıyor Türkiye’de. Benim evim basıldı saldırganların tümü beraat etti. Sayın Selçuk Özdağ konusunda bunların yaşanmamasını temenni ediyorum” dedi.

MHP lideri Bahçeli sosyal medya üzerinden, “Bir yanda 20 Ocak 2021’de ABD Başkan değişimi, diğer yanda Serok Ahmet’i sivriltme çabaları, Karar Gazetesi’nde köşe tutmuş sahte gazetecilerin kışkırtmaları, bunlara ek olarak malum siyasetçi ve gazetecilere saldırılar birbirine eklemlenmiş kuşkulu gündem konularıdır. Nerede gazeteci kılıklı bir marjinal örgüt sevdalısı varsa, nerede terör ve bölücü meraklısı bir soytarı görülüyorsa hepsi bir olmuş, bir araya gelmiş MHP’ye çamur atıyor. Ne gam ne tasa, biz bunların alayına yeteriz, topunun tezgâhını inançla bozarız. MHP; sokağı bilir, hasmı bilir, haini bilir, tuzak ve tertipleri bilir ve tanır. Ancak Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i tarafı olmadığı saldırılarla ilişkilendirmeye ve yargılamaya cüret etmek terörizmin lügatinden beslenenlerin harcıdır” paylaşımında bulunarak Gelecek Partisi’ni hedefine aldı.

Siyasette yaşanan sert tartışmalarda AK Parti hiç yer almadı. Fakat AK Partili yöneticiler başta Genel Başkan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Selçuk Özdağ’ı arayıp ‘Geçmiş Olsun’ dileklerinde bulundular ama resmi açıklama yapmadılar.

Muhalefet tartışmaları gündemden düşürmüyor lakin mutfak ve pazardaki yangın yine ilk gündemleri.

Siyasetin bir başka yangın yeri ise hükümetin kendi içinde, İçişleri Bakanı Soylu ve Adalet Bakanı Gül arasında aleni yaşanıyor.

İçişleri Bakanı Soylu’nun annesinin hastanede olması sebebiyle AK Parti Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun ‘Geçmiş Olsun’ temennisiyle Soylu ve annesinin fotoğrafını paylaşmasının ardından bir şahsın hakaret mesajı yazması, ardından gözaltına alınıp serbest bırakılması iki bakanı karşı karşıya getirdi.

İçişleri Bakanı Soylu tepkisini, “45 gündür anam hastanede. Annemle fotomun altına küfreden alçak mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest. Ne yapmalıyım. Bakan olsam ne yazar. Millet, devlet işleriyle boğuşurken anasının namusuna sahip çıkamamak ne ifade eder. Tweetimle yeniden alınırsa da provokasyon sayacağım” paylaşımıyla dile getirirken; Adalet Bakanı Gül ise, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Burada kanunlar işler, kurallar işler, usuller işler ve işlemeye de devam eder. Bu işleyişi beğenmeyen gider itiraz hakkını kullanır ama yargıya kimse parmak sallayamaz. Adalet Bakanından da bu işleyişe müdahale etmesini bekleyemez. Adalet Bakanının hakim, savcı cübbesi yoktur, görevim süresince o cübbeyi giymedim ve hiç kimse kusura bakmasın asla da giymeyeceğim. Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir” diyerek sert bir cevap verdi.

AK Parti içindeki bu tartışmaya şimdilik çok az sayıda yönetici dâhil olurken, desteğin Adalet Bakanına olduğu görülüyor. Daha önce de ismi tartışılan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül; söylemleriyle, Cumhurbaşkanı’nın araya girmesine rağmen geri adım atmamıştı. Bakalım iki bakan arasında restleşme nasıl sonuçlanacak.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.