Stalin Mahkemeleri

14.10.2020
A+
A-

*Bu yazı 9 yıl önce yazılmıştır.

Tarih sayfalarını okudukça yüzlerce, binlerce zalime rastlarız. Stalin’in bu zalimler arasında özel bir yeri vardır. Lenin’in Sovyet Devrimi’nin başlangıç yıllarında ölümü, entellektüel liderlerin örgüt içinde zayıflığı ve birbirleriyle rekabeti Stalin’in öne çıkmasını sağlamıştır. Stalin’i rakiplerinden ayıran en önemli özelliği Sovyet işçi ve köylüsüyle aynı dili konuşmasıdır. Sovyet liderlerinin büyük bir kısmı yaşamlarını yurt dışında sürdürürken, Stalin ülkesinde kalmıştır.

Çeka’nın misyonunu tamamlamasıyla yerine iç güvenlik için GPU kurulmuş ve mahkemelerinde binlerce insanı rejim muhalifi olduğu gerekçesiyle idam etmiştir. Stalin, parti tabanında çok sevilen ve 1930’daki kongrede kendisinden fazla oy alan Leningrad örgütü lideri Kirov’u yandaşlarına öldürtür ve olayı muhaliflerine yıkar. Başta Kamanev, Buharin, Zinonyev ve Rikov olmak üzere yüzlerce muhalifini öldürtür.

Parti içindeki muhaliflerini temizlemek Stalin’e yetmez. 1937 de Genelkurmay Başkanı Tuhaçovski ve beş Kızılordu mareşalinden üçünün de aralarında bulunduğu binlerce subay kanlı bir biçimde tasfiye edilir. Ölümünden kısa bir süre önce 1953 yılında çoğunluğu yahudi olan doktorlarının kendisine komplo düzenlediğini iddia eden Stalin, “Doktorlar Komplosu” adıyla bir soruşturma başlatır. Olayın kendilerine sıçramasından korkan Merkez Komitesi L. Beria’ya baskı yapar.

Stalin’in 5 Mart 1953 tarihinde kalp krizinden öldüğü açıklanır.

Yıllar sonra kızı Svetlena, o gün babasına tıbbi müdahalede bulunulmadığını anlatır. Daha sonra İçişleri Bakanlığını yürüten Beria yardımcılarıyla beraber yargılanır ve idam edilir. Kruşçev’in geçmiş olayları soruşturması için kurduğu komisyon, Kirov’un Stalin tarafından düzenlenen bir komployla öldürüldüğünü açıklar.

Stalin tarafından öldürülen binlerce kişiye itibarları iade edilir.

Stalin, zulmünü dönemin kanunlarına ve mahkemelerine dayandırmıştır. Savcılar kendilerine ulaşan ve çoğunluğu isimsiz ihbarlarla harekete geçerler. Söz konusu kişi veya kişiler takibe alınır. Sonrasında sabaha karşı evler basılır ve insanlar son yolculuklarına başlarlar. Tabii önce savcının sorgusu, sualleri var. Sorular “Niye orada öyle konuştun? Niçin ona selam verdin? Neden yazılarında parti önderini yeterince övmedin? Niye sanatında burjuva kültürü öğelerini kullandın?” gibi ipe sapa gelmez şeylerdir.

Suçlu veya suçlular aleyhinde basında yoğun bir kampanya başlatılır. Aleyhte yazılar birbiri ardına çıkar. Yakın dostları “Biz zaten ondan şüpheleniyorduk” gibilerinden demeçler verirler. Bu propaganda basında günlerce sürdürülerek kamuoyunun bilgilenmesi ve “Asın, kurşuna dizin bu hainleri” denmesi sağlanır. Bu propagandaya ek olarak sanıkların suçlarını itiraf etme/ettirme süreci devam eder. Sanıklar çeşitli baskılarla, işkencelerle suçlarını itirafa zorlanırlar. Büyük bir çoğunluğu dayanamaz ve itiraf ederler. Sanıkların aslında bütün suçları büyük önderi yeterince sevmemektir.

Hitler’in mahkemeleri bundan pek farklı değildi. Ari ırk doktrinine inanmayan, Hitler’in faşist düzenine karşı çıkan insanlar düzmece suçlarla yargı yoluyla tasfiye edildiler. Toplama kamplarında öldürülürler. Şükredelim, şimdi sanıklara suçlarını itiraf etmesi için işkence yapılmıyor. Düzmece belgeler ve gizli itirafçılar yeterli oluyor. Bu zalim diktatörlerin yaptığı zulümlere destek veren, onlara yaranmaya çalışan, hukuksal gerekçeler yazan basın ve hukuk adamlarına selam olsun.

***

Yıl 2011, ülkemizde “ERGENEKON” fırtınası estiriliyordu. “Laik Devletler Yıkılırken, Laik Devletler Yıkılınca, Anlayana Tarihten Hikayeler ve Stalin Mahkemeleri” yazılarım yayımlandıktan sonra yazdığım KENT gazetesine MALİYECİLER geldi. Gazete, şu an İYİ Parti il başkanının da içlerinde olduğu birkaç milliyetçi ve Türkçü yazara sayfalarını açmıştı.

Gelen maliyeciler, gazete idaresine, “Siz bu yazarlara para veriyordunuz, stopaj kesmeyip, vergi kaçırdınız” diye ağır bir ceza kestiler. Doğal olarak gazetede bize yazı yazdırmadılar.

Dört-beş yıl sonra çılgın Çeçen dostumun isteğiyle Yeni Marmara’da yazmaya başladım. Sonra, FETÖ’cüler darbe yapmaya kalktılar. Birden Ergenekon davalarının KUMPAS olduğu keşfedildi.

Yaşananlardan ders alındı mı?

Siz cevap verin.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.