Takıntılarınız hayatınızı zorlaştırmasın!
(10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü)
“Takıntılı düşünceler alt edilemez ve günlük yaşamımızı etkileyecek, günlük etkinliklerimizi kısıtlayacak düzeye gelirse takıntı-zorlantı hastalığı (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) adı verilen bir ruhsal hastalık akla gelmelidir” diyen İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sercan, açıkladı.
Uzaklaştırılamayan düşünceler kaygıya dönüşür!
Obsesif-kompulsif bozuklukta (OKB) takıntı; kişinin isteği dışında zihne gelen ve uzaklaştırılamayan mantık dışı düşünce, dürtüler ve temel bozukluklardır. Bu takıntılar, uzaklaştırılamadığı için kaygı ve sıkıntıya yol açar. Takıntıların yol açtığı kaygı ve sıkıntıyı azaltmak için ya da ortadan kaldırmak için yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlere de zorlantı adı verilir. OKB’nin her 100 kişiden 2-3’ünde görüldüğü saptanmıştır. Genellikle; ergenlik döneminde ve 20-30’lu yaşlarda başlamasına karşın, okul öncesi çağdaki çocuklar dahil herhangi bir yaşta görülebilir. Erkeklerde daha erken yaşlarda başlamasına karşın genel olarak kadınlarda daha sık görülmektedir.
Ülkemizde en yaygın 2 takıntı: Temizlik ve kontrol!
Takıntı ve zorlantılar, toplumdan topluma, kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Ülkemizde ve tüm dünya
toplumlarında en sık görülen takıntı ve zorlantılar arasında; titizlik hastalığı (kirlilik takıntısı ve temizlik zorlantısı) ve kontrol hastalığı (güvenlik takıntısı ve kontrol zorlantısı) yer alır. Zihne gelen olumsuz düşünce ya da sözcükleri önleyememe, olumsuz bir sözü ağzından kaçıracağından kaygılanma, zihne gelen cinsel içerikli düşüncelerden kurtulma isteği, çevresindeki kişilere istemeden zarar vereceğinden kaygılanma, dinsel inancına aykırı düşüncelerin zihnine gelmesi biçiminde takıntılar daha seyrek görülür. OKB, her şeyin simetrik ya da belli bir sayısal düzen içinde olması gerektiği biçiminde bir takıntı, bunu sağlama yönünde davranış değişikliği, önemsenen bir nesneye dokunma, sayı sayma, biriktirme, saklama ya da batıl inançlar biçiminde de olabilir.
Her takıntılı düşünce ya da davranış OKB midir?
Bu örnekleri okuduğunuzda ya da işittiğinizde “temiz ve düzenli olmanın; estetik bir ortamda yaşama istemenin, güvenlik amacı ile kapıları, pencereleri kontrol etmenin ne zararı var, bunlar hastalık mı sayılmalı” biçiminde düşünebilirsiniz. Elbette bu davranışları günlük yaşamımızda yapıyor olmak hastalık sayılmaz. Tıbbi açıdan bu şekildeki düşünce ve davranışların hastalık sayılabilmesi için kişinin günlük işlevlerini etkileyecek, kısıtlayacak, bozacak kadar şiddetli ve yoğun olmalıdır. Örneğin, bir ev kadını her gün ve günün her saatinde temizlik ve çamaşır yıkamakla zaman geçiriyor ve bu davranışları nedeni ile de çocukların sağlık ve eğitimine zaman ayıramıyorsa bunun da sağlıklı bir durum olmadığı anlaşılabilir.
Nedenleri nelerdir?
OKB’nin nedenleri arasında, genetik geçiş olasılığı üzerinde durulmaktadır. Beyin biyokimyasında serotonin adlı ileticinin işlevlerindeki aksamanın Obsesif-kompulsif bozukluk oluşumunda etkili olduğu görülmektedir. Çocukluk çağı ruhsal travmalarının bazı kişilerde OKB oluşumunu etkilediği gözlenmektedir. Kişilik yapısı olarak titiz, kuralcı, ayrıntıcı, mükemmeliyetçi özelliklere sahip olan kişiler obsesif-kompulsif bozukluğa yatkın kişiler olarak değerlendirilmektedir.
Nasıl tedavi edilir?
Serotonin sitemindeki aksamaları düzelten ilaçlar OKB üzerinde etkilidir. İlaç etkisi genellikle, 2-3 haftada ortaya çıkar. İlaç kullanımı en az 2 yıl sürdürülmelidir. İlaç dışı tedaviler arasında en çok etkili olanı “Bilişsel Davranışçı Tedavi”dir. Bu uygulamada davranışçı yöntemler kullanılır. Burada hedef rahatsızlık veren düşüncenin oluşturduğu kaygıyı söndürmek ve alışma durumunun oluşmasını sağlamaktır. Bu şekilde yapılan tedaviye alıştırma tedavileri adı verilir. Öte yandan uygulanan bilişsel tedavide ise amaç, rahatsız edici düşüncelerin oluşturduğu sorumluluk algısını azaltmaktır. Bilişsel ve davranışçı terapiler, hem hastalığın tedavisinde hem de özelikle nükslerin önlenmesinde çok önemli bir yer tutmakta, tedavide bazen tek başlarına bazen de ilaç tedavileri ile birlikte kullanılabilmektedirler. Bilişsel davranışçı tedaviler, tedavi seçenekleri arasında en önemli yeri tutmaktadır.
Takıntı hastalığının kendinizde olduğunu düşünüyorsanız ne yapmalısınız?
Kişinin kendindeki bazı düşünce ve davranışların bir ruhsal hastalığın belirtileri olabileceğine karar vermesi çoğu kez güçtür. Obsesif-kompulsif bozukluğun sizde olabileceğinden kuşku duyuyorsanız, bir psikiyatri uzmanına başvurarak profesyonel yardım talep edebilirsiniz.