Tıp Bayramı’nda beklentiler boş çıktı: Ek gösterge seçim sonrasına…

Tıp Bayramı’nda beklentiler boş çıktı: Ek gösterge seçim sonrasına…
14.03.2019
A+
A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık çalışanlarıyla ilgili ek gösterge düzenlemesinin seçimden sonra yapılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bilkent Şehir Hastanesi açılış töreninde konuştu.

İşte Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:

Bugün resmi açılışını yapmak üzre bir araya geldiğimiz Ankara Bilkent Şehir Hastanemizin şehrimize, ülkemize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Hastanemizde görev yapan tüm personelimize başarılar diliyorum.

Bugün 14 Mart Tıp Bayramı…

Bu vesileyle tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramlarını da tebrik ediyorum. Canımızı emanet ettiğimiz sağlık çalışanlarımızı, yılın bir günü değil her gün baş tacı etsek yeridir. Her meslek önemlidir. Ama sağlık konusu herhalde bu listenin en tepesinde yer alır. Buna rağmen sağlık çalışanlarımıza yönelik saldırıların asla affedilir, hafife alınır bir tarafı yoktur. Saldıranlar, aslında doğrudan kendi canlarına, kendi canları kadar kıymet verdikleri yakınlarına saldırdıklarının farkında değiller.

Polislerimiz ve öğretmenlerimizle birlikte hemşirelerimizin de ek gösterge meselesini çözeceğimizi burada tekrar ifade etmek istiyorum. İnşallah seçimden sonra ele alacağımız konulardan biri de budur. Sağlık hizmetinde emeği katkısı olan herkese bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Kanuni’nin o meşhur beyitini burada bilmeyen yoktur. “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Bu anlayışla hükümete gelir gelmez ilk yaptığımız işlerden biri sağlık sistemimizi baştan sona değiştirmek olmuştur. Ve hareketimizi dört temel direk üzerinde inşa edeceğimizi söyledik. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Ve bunun üzerinde ülkemizi yükseltmeye çalıştık. Eski Türkiye’de içimizi en çok acıtan konulardan biri sağlık sistemimizin eksikleri, yanlışları yüzünden ortaya çıkan vahim görüntülerdi. Yaşı 35-40’ın üzerinde olan her vatandaş bunu yaşamıştır, tecrübe etmişti.

Vatandaşımız sağlam bile olsa hastalığı tavan yapıyordu. Acillerin durumu çok daha fenaydı. Kendisine çıkartılan faturayı ödeyemediği için hastanede rehin kalan; daha ileri gidiyorum ölüsü dahi rehin alınan veya arka kapılardan kaçmak zorunda bırakılan insanlarımız vardı. Ambulans denilen araçlar sadece dört teker ve kaportadan oluşan minibüslerdi. Bunu ben yaşadım. Ben de böyle bir minibüste dört arkadaşımla beraber Bolu’dan Düzce’ye getirildim. Orada bile bize serum takacak hemşire bile yoktu. Parası olan yurt dışına gidiyordu. Olmayan çilesini burada dolduruyordu. Hastanelerimizi binalarından teçhizata kadar her şeyiyle modernleştirdik. 1156 hastanenin büyük bölümünü de yeniden yaparak toplamda 1282 yeni hastane inşa ettik. Birinci basamak sağlık kuruluşlarımızın sayısı 15 bin 920’yi buldu.

Sağlık çalışanlarımızın sayısını 550 bin ilave ile 1 milyon 17 bine yükselttik. Doktor ve hemşire sayısından, MR tomografi diyaliz gibi araç gereçlere kadar çok büyük artışlara imza attık. Uçağıyla helikopteriyle motoruyla paletlisiyle en modern cihazlarla donatılmış 5 bin ambulansa ulaştık. Türkiye; dikkat edin 1 milyon 250 binin üzerinde vatandaşımıza evde sağlık hizmeti verebilen bir ülke haline gelmiştir. Dünyada bunun bir benzeri yok. Eskiden bizim vatandaşlarımız, yurt dışına sağlık hizmeti almaya gidiyordu. Şimdiyse yurt dışından ülkemize sayıları milyona vuranlar geliyor. Biz bunlarla da yetinmedik. Yepyeni bir hizmet için kolları sıvadık. Bunun adına da gerçekten idealim olan; acaba ne gün diyebileceğim bu Şehir Hastanelerini gündeme getirdim. Şehir Hastaneleri, şahsımın sağlık sisteminin zirvesi olarak gördüğüm bir hayaliydi.

Hatırlayın; emekli sandığı, SSK, bunun dışında bakanlıklarımızın her birinin hastaneleri vardı. Dedik ki, bunların hepsini bütünleştireceğiz. Asıl reform burası. Tabi olmaz dediler, sendikalar hayır bunlar bizim dediler. Dedik ki yok olacak. Bunlar sizin değil, bunlar milletin, devletin… SSK hastanelerinin halini az önce gördünüz. Biz bunları yaşamak istemiyoruz. Milletimize bunları yaşatmak istemiyoruz. Ve nihayet 2013 yılında şehir hastanelerimizle ilgili imza törenini gerçekleştirerek inşa sürecine geçtik. Burada ekipmanlar, ekipler daha buraya tamamen taşınmış değil. Şu anda yüzde 50 civarında herhalde. Hepsi de buraya taşındığı zaman o zaman burası çok daha hareketli hale gelir. Bugüne kadar Yozgat, Mersin, Isparta, Adana, Elazığ, Manisa Şehir Hastanelerini kamu-özel ortaklığı formülüyle hizmete almıştık.

Ankara Bilkent Şehir Hastanesi ile birlikte 12 bin 100 yatak, 1999 yoğun bakım yatağı ve 410 ameliyathane sayısına ulaştık. Temelini ilk attığımız şehir hastanelerimizden birisi işte burasıydı. Başbakanlığım döneminde katıldığım istisnai temel atma törenlerinden birini burada gerçekleştirmiştik. O zaman burası bomboş bir araziydi. Hemen yanı başımızdaki Bilkent Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi artık ihtiyaca cevap veremez hale gelmişti. Şimdi gördüğümüzde Rabbimize hamd ediyoruz. Şehir hastanelerimiz yüzde 90’ları bulan doluluk ve memnuniyet oranıyla milletimiz tarafından kucaklanmış, benimsenmiştir.

Bu hastanelerimizin bir başka önemli özelliği de çağımızın en yaygın hastalığı haline gelen kanser tedavisinde açtığı çığırdır. Bu da çok önemli. Kanser tedavileri bu hastanelerimizde, en ileri yöntemlerle hem de en uygun maliyetle gerçekleştiriliyor. Yine bu hastanelerimizi işletme modeliyle diğerlerinden ayıran bir özellik de teknolojisini sürekli güncel tutacak olmasıdır. Sadece bunlarla da kalmayacağız. Biliyorsunuz şu anda içinde bulunduğumuz bölge, ODTÜ, Bilkent, Hacettepe, TOBB üniversitelerimiz yanında, tekno kentleriyle, ARGE merkezleriyle ülkemizin önemli teknoloji merkezlerinden biridir. Sağlık sektörü teknolojinin en yoğun kullanıldığı alanların başında geliyor.

Bu bölgede, inşallah 600 dönümlük bir Sağlık Vadisi ve Yaşam Bilimleri Teknoloji Geliştirme Bölgesi’ni de inşallah kuracağız. Biz gerekli olan araç gereci de 600 dönümlük bölgede inşa edeceğimiz yerlerde üretmeye başlayacağız. Burada kendi kendimize yeter hale geleceğiz. Bu saydığım üniversitelerimizde beyinler var, hocalarımız var. Yurt dışında olan hocalarımız var. Onları da tekrar ülkemize davet edeceğiz. Ve burada bu işin üretimini bizzat yapar hale geleceğiz. Amacımız sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik bir cazibe merkezi oluşturmaktır. Burada tesis edeceğimiz bölgede, elektronikten makineye, biyomedikal mühendislikten genetiğe kadar tüm bilim dalları birlikte çalışma yapabilecektir. Bu projemizin bir diğer katkısı da yetişmiş insan gücümüzü ülkemizde tutmakla kalmayıp dışardan beyin göçüne teşvik edecek olmasıdır.

Sağlık bakanlığımıza bu önemli görevi veriyor, bir an önce hayata geçirmelerini bekliyorum. İlaç ve tıbbi teknoloji alanında da ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarmalı ve büyük bir ihracatçı ülke haline gelmeliyiz.

(Kaynak: ciddigazete.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.