Türk Telekom Yöneticisi Doany: Türkiye pazarı fırsatlarla dolu

22.08.2018
A+
A-

Türk Telekom Üst Yöneticisi Paul Doany, “Genel olarak yatırımcının kur riski var ama bu, tüm gelişmekte olan pazarlarda yaşanan bir risk. Tamamen güvende olmak diye bir şey yok. Her yer aşağı yukarı aynı. Bir şeyi geliştirip, büyütmek istiyorsanız daha çok uzun vadeli planlar yapılır. Türkiye pazarı gerçekten fırsatlarla dolu. Çünkü bu süre zarfında şirketi gerçekten büyütebilirsiniz” dedi.

“CEO Söyleşileri” kapsamında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Doany, son günlerde piyasalarda yaşanan gelişmelere ve Türkiye’de yatırımların geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kararların çok daha hızlı alınabilmesi adına yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin çok faydalı olduğunu aktaran Doany, “Böyle bir dönemde pek çok ülke karar verme konusunda sıkıntı yaşıyor. Örneğin Almanya’da zor durumla karşı karşıya kalındığında güçlü bir lider var fakat yönetişim yeterlilikleri yok. Merkel başarısını kanıtlamış, güçlü bir lider ama koalisyon hükümeti olduğu için bir takım kararları alamıyor. Sistem bir nevi felç oluyor, ilerlemiyor işler. Sistemin kendini doğal olarak düzelttiği bir uygulama her zaman daha iyidir” diye konuştu.

Doany, Türkiye’nin gelecek 5 yılda büyümeyi devam ettireceğine inandığını ancak daha yumuşak inişlerin olduğu bir sistemi yönetebilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Büyümek çok önemli ama büyürken ülkenin daha çok fonlamaya da ihtiyacı oluyor, böylece büyümenin de bir maliyeti oluyor. Sağlıklı ve uzun vadeli finansmanı çekebilmek önemli. Piyasada önemli ölçüde büyüme potansiyeli hala var. Ülkenin demografisi yatırım için çok sağlıklı. Genç nüfus var, yeni ekonomi için gereken faaliyetlere yer var ve Türkiye’de pazar çok büyük. Vergi teşvik sistemi ve yasalar yeni işlerin kurulabilmesi için oldukça destekleyici. Daha değişik yatırımcıların da ülkeye gireceğini düşünüyoruz. Mesela, Çinli Alibaba’nın Trendyol’la yaptığı anlaşma çok önemli, üstelik hedefleri yalnızca Türkiye de değil. Burayı merkez yapıp çevre ülkelere de yayılabilmek.”

“Türkiye; AB, Orta Doğu ve Asya pazarlarında başarılı oldu”

Paul Doany, gelecek 5 yılın tüm dünyada zor bir dönem olacağını düşündüğünü aktararak, ABD’nin ticaretle ilgili attığı adımların bütün müttefiklerini hayal kırıklığına uğrattığını ifade etti.

“Küresel ticarette bir belirsizlik var.” diyen Doany, küresel ticaretin Dünya Ticaret Örgütü’nün altında belirli kurallarla yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

Doany, ABD’nin birtakım keyfi değişiklikler yaptığını ve en yakın müttefiklerini bile üzdüğünü kaydederek, “ABD; Kanada’yı, İngiltere’yi, AB’yi mutsuz etti. Bir takım bölgesel ve ikili iş birliklerinin daha revaçta olacağını düşünüyorum. Tabi bunlar ABD yönetiminde bir takım değişiklikler olmadığı koşullarda… 2 senaryoya da hazırlıklı olmak gerekiyor. Türkiye de bence kendini buna adapte ediyor” diye konuştu.

Türkiye’nin lokasyonuyla oldukça cazip bir ülke olduğuna işaret eden Doany, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada sanayi alanına yatırım yapmış bütün şirketler başarılı olmuştur. Pek çok ülke araç üretimlerini başka ülkelerde yaptığı için pişmandır. Çoğu Türkiye’de yapmayı tercih ediyor. İmtiyaz modeli de çok önemli. Hem yabancı hem yerel şirketleri çekmiş bir durum. Türkiye, kamu projelerinin geliştirilmesi için özel sermayenin parasını kullanmış. Bu inanılmaz bir şey. Çünkü kamu projeleriniz olmaksızın ekonomiyi geliştirmeniz mümkün değil. Mesela temel altyapı. Türkiye, bunu yaparken devlet bütçesine en az yük binecek şekilde bir formül bulmuş durumda.

Hem yerelde şirketler açılmış hem de yabancı şirketler buraya yatırım yapmış ve istihdam oluşmuş. Türkiye’nin AB pazarına erişimi var. Bu alanda da gayet başarılı çalışılmış. AB üyeliğine giden yol önemli ama üyeliği almak çok da kilit değil. AB pazarı önemli bir pazar. Türkiye, burada da Orta Doğu ve Asya pazarlarında da başarılı oldu. Şimdi de Afrika’ya açılıyor. Çin de hedefine Afrika’yı koymuş durumda. Çin’in bizim lokasyonumuzu stratejik bulmasının bir sebebi de o bence. Coğrafi olarak Türkiye ile Suudi Arabistan’ı aldığınızda 2030 yılına gelindiğinde dünyanın 5. en büyük ekonomisi bu lokasyon olacak.”

“Enerji alanında jeotermale yatırım yaptık”

Türk Telekom Üst Yöneticisi Doany, yabancı yatırımcılara Türkiye’ye bir an önce yatırım yapmaları tavsiyesinde bulunarak, “Çünkü şimdi iyi bir zaman, fiyatlar da çok iyi” dedi.

Şahsi olarak teknoloji ve yenilenebilir enerji alanında yatırımları bulunduğuna dikkati çeken Doany, şu bilgileri verdi:

“Bireysel olarak yatırımlarıma, IT internet alanında başladım. Türk Telekom’da CEO olduğum ilk dönemde 4 tane şirket almıştık. Dördüncüsü oyun şirketiydi. Ben ayrıldıktan sonra oyun şirketi çok iyi devam etmedi. Şirket dağıldı, çalışanları 5 ayrı şirket kurdu, ben de onlara bireysel olarak yatırımcı oldum. Fotoğraf depolama ve yönetimi ile ilgili yazılım yapan ve mobil ödeme teknolojisine odaklanan birkaç şirkete yatırım yaptım. Enerji alanında ise jeotermale yatırım yaptım. Toplamda 18 kadar şirkete yatırım yapmış oldum.”

Doany, Türkiye’nin yabancı yatırımcı için avantajlarına değinerek, “Bu kadar genç nüfusa sahip ülke kolay bulunmuyor. Türkiye’de vergi teşvik sistemi olması bir başka avantaj. Varlığı elinizde tutarsanız sermayenin getirisinin vergisi çok düşük” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin, spekülatif tarzda yatırımcıları azaltmaya çalıştığının altını çizen Doany, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Spekülatif tarzda yatırımcıyı cezalandırmadan, ama iyi yatırımcıyı da ödüllendirmenin yolunu buldu. Zaten daha az değer önerdiğiniz zaman yatırım yapmaz. Ülkeyi yönetenler son 30 yılda yurt dışından kaynak getirmenin yollarını aradı. Risk tarafı ise kur oranları. Aslında bu tüm dünyanın ortak sorunu. Bu kısmın yönetimi yatırımcının üzerinde. Yatırımcı, portföyünü nasıl yöneteceğini bilmeli. Sıfır kur riski olan ülkeye yatırım yapıyorsanız, bu pazarlar gelişmiştir, yeni bir şey çıkartamazsınız, yaşlı nüfus vardır.

Genel olarak yatırımcının kur riski var ama bu tüm gelişmekte olan pazarlarda yaşanan bir risk. Tamamen güvende olmak diye bir şey yok. Her yer aşağı yukarı aynı. Bir şeyi geliştirip, büyütmek istiyorsanız daha çok uzun vadeli planlar yapılır. Türkiye pazarı gerçekten fırsatlarla dolu. Çünkü bu süre zarfında şirketi gerçekten büyütebilirsiniz. Gelişmiş pazarda da bunu yapabilirsiniz. O yüzden genelde yatırımcılar biraz gelişmiş piyasalara, biraz da gelişmekte olan pazarlara yatırım yaparlar. Türkiye de bu yatırımlardan alacağı payı almak için çalışmalı. Daha çok sıcak para yerine ekonomiye yatırım yapıp, belli bir dönem sonra dönüşümünü alabilmeli. Yasalar ve teşvikler burada çok pozitif. Dünya daha rekabetçi hale geliyor.”

“Yarışabilirsiniz, rekabet edebilirsiniz ama cezalandıramazsınız”

Paul Doany, yabancı yatırımı çekebilmek için Türkiye’nin bütün doğru şeyleri yaptığına dikkati çekerek, şunları dile getirdi:

“Daha fazla şirketin borsaya kote edilmiş olması önemli. Teknoloji şirketlerinin buraya yatırım yapması için çekebilmeli çünkü teknoloji değişiyor. Yapay zeka gibi gelişmekte olan teknolojiler alanından yatırımcı çekmek gerekiyor. Bunlarla ilgili çalışan Türk şirketleri de var ama Çin bu alanda çok gelişmiş. Onları bu alanda ülkeye çekmek önemli. Buradaki yerel yeteneğin gücüne de inanıyorum. Sadece odaklanmaları gerekiyor. Türk start-up’ları da çok şanslı. Çok büyük bir pazar var. Türkiye’deki start-up’ların birçok pazara erişimi var. Bu tarz yeteneklere yatırım ve para geliyor. Burada yetenekli biriyseniz çok şanslısınız çünkü pazar sizi hemen yakalayabilir. Mesela bu fikrinizle gelişmiş bir ülkedeyseniz ya da küçük bir ülkedeyseniz çok zor. Hükümet bu gücünden dolayı teşvikleri devreye sokuyor ve yatırımları çekmeye çalışıyor.”

Uluslararası bütün piyasalarda şu anda sıkıntılar olduğunu dile getiren Doany, “Ticaretle ilgili çıkan çatışmalardan dolayı dünya siyasetinin de kafası karışıyor. Bu küresel ticaret olaylarıyla bütün dünya Donald Trump’ın ne yapmaya çalıştığını görecek. Dünya eski haline geri dönemez. Yeni bir dünya düzeni çıkacak. Bu da ikili adaletli ticari ilişkilerin yaşanacağı bir düzen olacak” yorumunu yaptı.

Doany, herhangi bir ülkenin başka bir ülkeyle ilgili hükümde bulunabileceğine inanmadığının altını çizerek, şunları kaydetti:

“Hiç kimsenin diğerine zorbalık yapamayacağı bir dünya düzeni olması gerekiyor. Kimse kimseyi cezalandıramaz. Yarışabilirsiniz, rekabet edebilirsiniz ama cezalandıramazsınız. Kimse bir diğerini yargılayamaz. Eğer yargılamak istiyorsanız bağımsız bir mahkemeye gitmek gerekir. Kendi yasanızı yabancı bir ülkeye karşı kullanamazsınız. Bu yaşananlar, bunu yapanlara önemli bir ders niteliği taşıyacak. Dünyanın çok dikkatli hareket etmesi gerekiyor çünkü ticaret çok kırılgan. ABD’deki ticaretin Kanada ve Meksika’ya ihtiyacı var. AB’nin avro ile çok ciddi başı dertte. İngilizler AB’den çıkıyor. Zor bir dönemden geçeceğiz ama bunun ardından dünya daha iyi bir yer haline gelecek.”

(AA)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.