Türkiye ekonomisinin gidişatı…

28.01.2019
A+
A-

Politika öyle bir iştir ki, dünyanın her yerinde bu mesleğe artık şüpheyle bakılıyor. Özellikle 18 – 30 yaş grubundaki kişiler tarafından, politikacıların birer palavracı oldukları düşünülüyor ve öyle algılanıyor. Bununla birlikte, siyasilerin başarısızlıklarının acısını sürekli hedef gösterdikleri kitleler veya meslek gruplarından çıkarma eyleminde olmaları da artık bilinen bir gerçek.

Buradan yola çıkarak, bugün Türkiye’deki siyası iktidar, ekonomik dar boğazdan çıkış yolu olarak birkaç manav, tüccar ve marketçinin üzerine giderek ülke ekonomisini düzeltme peşinde. Fakat bu meslek erbabı işletmelerin bir ülke ekonomisini batıracak güçte olmadığını bizim bildiğimiz gibi, bu hamleleri yapanlar da biliyor veya bilmeliler.

Olmaz demeyin!

Biraz geriye gidelim şimdi. 1993’ün 5 Nisan gününü hatırlayalım: Daha sonra 2000 yılının yaz aylarını… O dönemlerde borsa yükselmiş, bankaların kredi derecelendirme kuruluşları tarafından kredi notları artırılmış, Türkiye’nin kredi notu yükseltilmiştir.

Neticesinde, borsa yükseldikçe yükselmiş, döviz düşme eğilimine girmiş, hükümetler havaya girdikçe girmiş, hatta borçlanmayı bile düşünmüşlerdir.

Bu yükselişin sonucu olarak; yabancı yatırımcılar ve yabancılara maşalık yapan yerli iş adamları, bir anda bu düşük fiyatlardan dövizi piyasadan çekmiş ve Türkiye ekonomisini Türk halkının kucağına bırakıp kaçmışlardır.

Ve böylelikle, Türkiye ekonomisinin fişini çekerek 2001 Şubat faciasını yaşatmışlardır bu ülkeye.

Bu yazıda, bunları hatırlatmak istedim. Çünkü gidişat o yöne doğru hızla gidiyor.

Şöyle ki; bir baraj düşünün, suları dolmak üzere ve acilen kapaklarının açılması gerek. Kapaklarını açmak yerine duvarları yükseltmek ne derece yersiz bir davranışsa, maalesef bugün bizim politikacılar da aynı bu hatayı ekonomide yapmaktadırlar.

Haa, belki bir şey olmaz, bunu bilemeyiz, her şey güllük güllistanlık da olabilir, ama nasıl olacak?

Gidişatın olumlu yönde seyir etmesinin ancak dış güçlerin beklentilerinin karşılanması ile mümkün olacağı kanaatindeyim.

Şöyle ki;

Yunanistan’la sorunları çözerseniz,

Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile ilişkileri yeniden kurarsanız,

bunun yanında terörle mücadele yasasını Avrupa Birliği’nin istediği gibi değiştirirseniz,

Fırat’ın doğusunda kurulması planlanan birden fazla devletçiğin kurulmasına izin verir, bugünün teröristlerine o devletçiklerin meşru güvenlik gücü muamelesi yaparsanız,

ve en önemlisi Esed ile yeniden ilişki kurup aynı masaya oturursanız,

işte tam da o zaman, Türkiye’deki bütün işler düzelebilir ve yaşamakta olduğumuz ekonomik ve politik sıkıntılar düzlüğe çıkabilir.

Küresel güçler tarafından tam da bu adımlar hedeflenmişken, sayın politikacılarımız; siz yanlış adımlarınızla işi buraya getirmeyin, bu duruma fırsat vermeyin. Aksi takdirde bu hataların ceremesini sonunda Türk milleti olarak biz çekeceğiz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.