TÜRKLER FİLİSTİNLİLEŞİYOR MU?

12.12.2019
A+
A-

Tarım arazilerinin uygun büyüklükte olması verimi artırır, küçük parçalara bölünmesi ise düşürür. Atatürk’ün hedefinde, her çiftçi ailesinin yeterli miktarda toprağa sahip olmasını sağlayacak toprak reformunu gerçekleştirmek ve bu büyüklükteki arazinin parçalanmasını önleyecek miras hukukunu getirmek vardı. Ömrü yetmedi. Bunun önemine inananlar çok isteseler de hiçbir hükümet bunları yapmaya yanaşmadı.

Toprak ağalarının 1950’de iktidara gelmesiyle, kırsaldaki küçük toprak sahipleri ucuz işgücü olarak kentlere göçe zorlandı. Gecekondu kavramıyla da o zaman tanıştık. AKP iktidarları döneminde bu göç zirve yaptı. Bunun nedeni, 2002’de sıfırlanan terörün bu dönemde yeniden tırmanma fırsatı bulması, kan davaları vb. toplumsal sorunlar olsa da asıl neden, AKP’nin yanlış tarım politikalarıdır. Bu yanlış politikalar sonucu üretim yapamayan küçük büyük önemli bir çiftçi kesimi, sahibi olduğu 3.6 milyon hektar toprağından el çekip kentlere doluştu.

ARAZİ BANKACILIĞI

Sebep ne olursa olsun çiftçinin topraklarını bırakıp kentlerdeki yoksulluğa mahkûm edilmesi, kendinin değil, hükümetlerin kusurudur. AKP hükümetleri dönemindeki uygulamalarsa, kusurdan öte bilinçli bir tercihe benziyor. Tarım Bakanı’nın açıklamalarına bakılırsa 2020’de “Arazi bankacılığı” geliyor. Yani sahipsiz ve desteksiz bırakıldığı için üretim yapamayan çiftçilerin ekip biçemediği arazilerinin, arazi bankacılığı adına alım satım ve kiralamasının yapılarak üretime açılması!

Türkiye’nin bu derin ekonomik ve siyasi krize girme sebebi, üretim ekonomisi yerine rant ekonomisini uygulamasıdır. İktidar ranta doymuyor. KİT arazileri, ormanlık alanlar, meralar, SİT alanları, kıyılar, hazine arazileri, deprem toplanma alanlarına kadar yetmedi, peşkeş çekme sırası şimdi de gariban çiftçilerin çaresizlikten ekip biçemediği tarlalarına geldi!

ÇİFTÇİ, TARLASINDA İŞÇİ Mİ OLACAK?

Türk çiftçisinin atıl durumdaki arazileri bu bankaların emtiası yapılacaksa, peki bu bankaların sahibi, işletmecisi kim olacak? (Malum, tarım arazilerinin önemli bir kısmı yabancı sermayeli bankaların ipoteğindedir.) Bu bankalar, milletçe kutsal bildiğimiz bu toprakları savaşla elde edemediği için parayı bastırıp almak isteyen yabancılara satabilecek veya Suriyeli sığınmacılara kiralayabilecek mi? Devlet tarım sektöründe emlakçılık mı yapacak? Devletten hakkı olan desteği alamadığından tarlasını süremeyen çiftçi, kentlerde iş bulamadığı için geri dönüp satılan veya kiraya verilen tarlasında işçi olarak mı çalışacak? Üstüne üstlük, her şeyde olduğu gibi bu arazi bankacılığı da iktidarın yandaşlarla ve yabancı ortaklarla aralarında bir rant paylaşımı aracına dönüşmesin?

Allah korusun; böyle bir şey, Türklerin Filistinlileşmesinin yolunu açar. Oysa başarılı bir iktidardan beklenen şey; GSMH’nın en az % 3’ünü tarıma destek olarak ayırmak, çiftçinin kullandığı mazottan vergi almayarak mahdut toprağında üretim yapmasını sağlamak, miras hukukunu Almanya ve İngiltere’deki gibi düzenlemek, gücü yetiyorsa ülke genelinde toprak reformunu gerçekleştirmektir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.